Güncelleme Tarihi:
Bir ay kadar önce, sanki gelecekten haber verme yetileri varmış gibi bir takım insanlar, âlimane tavırlar ile 21 Ocakta neler neler olacak dediler. Hiçbir şey olmadı. Şimdilerde onlardan çıt çıkmıyor. Alışılmıştan farklı bir konumda bir ay tutulması oldu. Gökyüzü haritaları zaten bunun böyle olacağını söylüyordu. Olan buydu. O oyun bitti, aynı gösteri şimdi başka türlü tekrarlanıyor. Şimdi de TV ekranlarında 2011’de neler olacak, onları anlatıyorlar. Bir sürü ipe sapa gelmez iddia ortaya atıyorlar. İnsanları bıraktılar, ülkelerin falına bakmaya başladılar. Bunlarda 21 Ocakta bir şeyler olacak diyenler gibi, sadece imaj yaratma peşinde koşanlardır.
Nedir bu burç hikâyesi, astrolojiyi bir bilim gibi gösterme çabası. Şimdi gezegenlerin ve güneşin hareketleri süresince yer küreye en etkili olacağı konumda bulunurken yeni doğan bir çocuğa etkisini, palavra atarak değil matematik, geometri ve fizik kullanarak hesap edeceğim.
Babil bilginleri M.Ö 1600 yıllarında yıldızları ve gezegen hareketlerini günü gününe kayıt altına alan ilk gökbilimcilerdir. Bunlar arasında Venüs’ün konumunu veren tabletler ünlüdürler. M.Ö 800 yıllarında Babil bilimi, yalnız Venüs’ün değil Jüpiter ve Mars’ında konumlarını gün ve gün tespit edebilmişlerdir. Gezegenlerin periyotlarını bu günkü değerlere çok yakın şekilde hesap etmeyi başarmışlardır. Mezopotamya’da astronomi veya daha genel anlamda evren anlayışı, aynı dönemin diğer toplumlarından farklı olarak, dinsel motifler içermeyen matematiksel ve geometrik bir bilgi şeklinde ortaya çıkar. Evreni anlamada Mezopotamya insanının inanç yerine aklını kullanması Yunan düşüncesini de etkilemiştir. Mezopotamya ve eski Yunan’da, insan aklına karanlık ortaçağ Avrupa’sından daha çok değer verilmiştir.
Fiziksel olayları ve gökcisimlerinin hareketlerini açıklamada matematik ve geometrinin ustaca kullanılışı, bu dönemdeki Mezopotamya’nın entelektüel kalitesini gösterir. Bilim bu toplumda geleceğin matematik ve geometri kullanılarak tahmin edilmesi olarak algılanmıştır. Gök cisimlerinin hareketlerini gözleyen Mezopotamya kâhinleri, gezegenlerin nerede ne zaman bulunacaklarını bilebilmişlerdir. Yani Mezopotamya bir ön determinizm süreci yaşamıştır. Bu gün işgal altında bu topraklarda yaşayan soylu Mezopotamya torunlarının çaresizliği insana hüzün vermektedir. Tanrının bu topraklara verdiği zenginliği, İslamiyet’in geçmiş aklı ile çelişen anlamsız inanç batağında iflas ettiren bu akılsız torunlara; Farabi, İbni Sina, El Kindi, Razi, Ravendi, Gazalli, Tusi gibi yaşadıkları çağı ve geleceği etkileyen büyük bilginleri anımsamalarını öneririm.
 Bulutsuz bir gecede gökyüzüne baktığınızda yıldızların bir küresel hacımın derinlik1erinde yer aldıklarını görür ve gözetlemenizi sürdürürseniz bu muhteşem kürenin başucunuzda döndüğünü sanırsınız. Esasında dönen, küre şeklinde gözlemlediğiniz evren değil yıldızlar ve yerküredir. Ancak insan aklının modellediği böyle bir geometri evrendeki adresimiz için gereklidir. Şimdiye kadar böyle bir geometrik modele göre yapılan gözlem ve deneyler, uzak yakın gözleyebildiğimiz tüm yıldızların ve galaksilerin konumlarını yanılışsız olarak verebilmiştir.
 Gezegenlerin, daldan düşen elmanın, galaksilerin, karadeliklerin, yıldızların, uyduların, uzaygemilerinin, füzelerin, uçakların ve çevremizde gördüğümüz benzeri tüm hareketlerin belirleyicisi Newton evrensel kütle-çekim kanunudur. Yerkürenin Güneş etrafında 365 günde, kendi ekseni etrafında 24 saatte bir dönüşünü tamamlaması veya Halley kuyruklu yıldızının yerküreye çıplak gözle görülecek şekilde yaklaşıp uzaklaşması ve bunu her 75 senede bir tekrarlaması veya tüm gezegenlerin herhangi bir anda yörüngeleri üzerinde hangi noktada bulunduklarının büyük bir hassasiyet ile bilinmesi, gel-git olaylarının nerede ne zaman kaç dakika süreceği, buna benzer gök mekaniği ile ilgili ve tüm dinamiklerin belirleyicisi Einstein genel ve özel görelik ile Newton kanunlarıdır. Bilimsel olarak bunun dışında bir belirleyici yoktur.
Şimdi bir örnekle doğmakta olan bir bebeğe gezegenlerin konumlarından ve kütlelerinden kaynaklanan kütle çekim etkisi hesaplanacaktır. Bilindiği gibi Güneş sistemi içinde Jüpiter kütlesi en büyük olan gezegendir. Yerkürenin kütlesi 1 kabul edilse Jüpiter'in kütlesi 318'dir.Yani Jüpiter 318 Dünya büyüklüğündedir. Bu devasa kütlenin doğmakta olan bir bebeğe etkisi ile doğum evinden 500m uzaklıkta kütlesi 100 ton olan bir trenin aynı bebeğe kütle çekiminden kaynaklanan etkisi karşılaştırılacaktır.
Jüpiter'in kütlesi 1.90xl027 kg (1.90 çarpı milyar çarpı milyar çarpı milyar.) Yani milyar kere milyar kere milyar kg. Güneş’ten ortalama uzaklığı 0,78 milyar km, periyodu ise 11,9 yıldır. Jüpiter ve dünya'nın Güneş etrafındaki yörüngeleri çember kabul edilmiştir. Şekilde güneş sistemi içinde Jüpiter; dünya ve diğer gezegenlerin güneşe göre konumlarının temsili bir resmi verilmiştir. Yörüngelerin elips yerine çember olarak kabul edilmesinin sonuca etkisi ihmal edilecek kadar küçüktür. Buna göre hem Dünya hem de Jüpiter Güneş merkezli çember üzerinde hareket ederler. Dünya'nın Güneş'e olan ortalama uzaklığı 0, 15 milyar km.
Kütle-çekim kuvveti etkileşen kütlelerin arasındaki uzaklığın karesi ile ters orantılıdır. Kütleller birbirinden ne kadar uzakta olursa çekim kuvveti o kadar küçük, kütleler ne kadar büyük olursa çekim kuvveti de o kadar büyük olur. Jüpiter gibi çok, çok büyük bir kütleye sahip (milyar kere milyar kere milyar kilogram)bir gezegenin, Dünya üzerinde canlılar da dâhil tüm varlıklara etkisinin ciddi olduğunu düşünmek mümkündür. Ancak bu etkinin, inandırıcı olabilmesi için, Dünya üzerinde herhangi bir cisim ile bebeğin kütlesi arasındaki çekim kuvvetine göre çok büyük olması gerekir. Jüpiter'in hareketi sonucu Dünya üzerindeki bir cisme olan etkisindeki değişim gerçekten büyük müdür?
Şekilde Güneş Dünya ve Jüpiter'den oluşan sistem gösterilmiştir. Dünya ve Jüpiter, Güneş merkezli yarıçapları RD ve RJ ile gösterilen dairesel yörüngelerde dönmektedir. Gezegenler çok uzaklarda bulunduklarından bu cins hesaplarda birer nokta parçacık gibi kabul edilirler. Herhangi bir başlangıç anında, şekilde bu t=0 anı olarak gösterilmiştir. Güneş Dünya ve Jüpiter t=0 anında bir doğru üzerinde bulunsunlar. Bu geometride Jüpiter'in Dünya üzerindeki etkisi maksimum değerde olur.
Dünya güneş etrafında TD= 365 günde, Jüpiter TJ=11,9 x 365 günde döner. TD ve TJ Dünya'nın ve Jüpiter'in periyotlarını gösterir. Yani Jüpiter güneş çevresindeki bir dönüşünü 11,9 senede tamamlar. Dünya üzerinde bir cisme Jüpiter'in hareketlerinden kaynaklanan kuvvet değişimi, art arda gelen günlerde Jüpiter ve Dünya arasındaki uzaklığa bağlıdır. Karakterleri astrologlara göre burçlar belirlediğine göre değişim yaklaşık bir aylık süreler için tanımlı olur.
Astrologlar her gün için bir gelecek söylediklerinden onlara göre değişim 24 saat içinde tanımlı olur. Bir gün içinde gerek Dünya gerekse Jüpiter yörüngeleri üzerinde Jüpiter ise kendi yörüngesi üzerinde uzunluğunda yay tararlar. Yani Dünya yörüngesi üzerinde Jüpiter'de  kadar yol alır. Başlangıç anında Jüpiter ve Dünya arasındaki uzaklık, yarıçaplar arasındaki fark yani (RJ –RD) kadardır.
Dolayısıyla Jüpiter'in Dünya üzerindeki bir cisme etkisi bu farkın karesi ile (RJ –RD)2 ters orantılıdır. Belli bir süre sonra Jüpiter-Dünya arasındaki uzaklık (RJ- RD )den daha büyük olur. Yani Jüpiter etkisi azalmaya baÅŸlar. Basit bir hesapla bu etkinin, yani Jüpiter'in hareketi sonucu Dünya üzerindeki herhangi bir cisme etkisinin ne kadar azaldığı, bulunur. Jüpiter ve Dünya’nın yaklaşık olarak merkezi GüneÅŸ olan dairesel yörüngelerde hareket ettiÄŸi kabul edilmiÅŸtir. Dünya ve Jüpiter'in yörünge üzerinde taradığı açılar eÅŸittir.    Â
      Â
Buna karşı gelen Jüpiter yayı ise Dünya ile Jüpiter’in bir günde taradığı yaylar arasındaki fark Nümerik değerler yerlerine konulduğunda bulunur. Dolayısıyla Dünya Jüpiter ve güneş aynı hizada bulunduğu günden bir gün sonra Dünya ve Jüpiter arasındaki uzaklı artar. Kuvvetteki bu değişim, Newton kanunları ile hesap edilir. Bir gün sonra Dünya ve Jüpiter arasındaki uzaklığı gösterir. Hesap edilebilen bir büyüklüktür.
Uzaklık değiştiğinden Dünya üzerinde ki cisme etkiyen kuvvette değişir. Astrologlara veya falcılara göre insanın kaderini bu değişim belirler.
Nümerik değerler yerine konduğunda Jüpiter'in bir gün içinde yörüngesi üzerinde hareketinin bir bebek üzerine etkidiği kuvvetteki değişim, birim kuvvettir. Burada birimin önemi yoktur. kuvvet birimi Newtonu gösterir. Ancak Jüpiter'in bir günlük hareketi sonucu dünya üzerindeki cisimlere etkisi ihmal edilecek kadar küçüktür. Örneğin Ay'ın kütle-çekim yani Newton kanunlarına göre Dünya üzerindeki etkisi met cezir olaylarında kendisini gösterir. Deniz Normandi kıyılarında 60-70metre geri çekilir. Yani Ay Dünya üzerinde Jüpiter'den daha güçlü etki oluşturur.
Bir karşılaştırma yapmak amacıyla Jüpiter'in değil de yeryüzünde herhangi bir cismin kütlesinden kaynaklanan çekim kuvvetini hesaplayalım. Örneğin doğumevi yakınlarında bir istasyonda bulunan kütlesi 100 ton olan bir tren 500 m kadar hareket etsin. Trenin hareketinin kütle-çekim kanunu nedeni ile bebeğe uyguladığı
 Burada G=6,67X10-11N.m2/kg2 evrensel çekim sabitdir. Trenin kütlesini, bebeğin kütlesini göstermektedir. Trenin hareketinden ileri gelen kuvvet değişimi görüldüğü gibi her iki kuvvet değişimi arasında, ve arasında ciddi bir fark yoktur. Jüpiter'in en etkin konumunda bulunduğu an hareket etmesiyle çekim kuvveti yoluyla doğan kuvvetin bebeğe etkisi, doğum evinden 500m uzaklıkta bulunan trenin hareket etmesiyle doğuracağı etki kadardır.
Bu sonuç, gezegenlerin hareketlerinin doğmakta olan bir bebeğin yaşantısına olan etkisinin sadece kütle-çekim kanunundan ileri geleceği kabul edilerek bulunmuştur.
Yukarıda açıkladığımız gibi gezegenlerin Dünyaya etkilerini Newton kanun1arı belirler. Doğmakta olan  bebeğe de aynı kuvvetin etki edeceği açıktır.Yerçekiminin dışında başka bir etkinin varlığı bilimsel olarak kanıtlanmamıştır.
Buna göre gezegenlerin içinde en büyük kütleye sahip Jüpiter'in bir bebeğe etkisindeki değişim, kütlesi 100 ton olan bir trenin etkisindeki değişim kadardır.
Dolayısıyla bu etkileri birbirinden soyutlayıp Jüpiter etkisini ayırt etmek pek mümkün görünmemektedir. Yükselen burç alçalan burç gibi terminolojileri gezegenlerin birbirlerine göre olan konumları tanımlar.
Jüpiter gibi devasa gezegenin Dünya üzerindeki etkisinin çok sınırlı oluşu alçalan veya yükselen burçların bir anlam taşımadığını ortaya koyar. Ancak astrologlar etkinin kütle çekimden değil de, şu ana kadar bilimin belirleyemediği bir nedenden kaynaklandığını iddia edebilirler.
Bilim her sabah güneş ışınlarının bizi aydınlatması ve ısıtması gibi kesin bulgulara dayanır. İnsanların spritüel kuvvetlere (kütle-çekim kuvveti yerine ) inanmaları yadırganacak bir durum değildir.
Bu inanış onlara ters gelmiyorsa, astrologların kendilerini mutlu kılan öykülerini dinlemeye ve fal baktırmaya devam etsinler.