Güncelleme Tarihi:
Dijital dönüşüm hakkında her gün yeni bir şeyler duyuyoruz, öğreniyoruz; ancak kesin tanımlamalar yapamıyoruz. Bunun en önemli sebebi de dijital mecraların bitmek bilmeyen bir devinim içinde her gün biraz daha gelişiyor, farklılaşıyor olması. Yani aslında ne kadar uzman da olsak, işimizin ehli de olsak, söz konusu dijital dünya ise hepimizin bir önceki güne göre eksiğiz, yetersiziz. Bilgilerimizi her gün güncellemeye muhtacız. İşte bu noktada, öngörü sahibi olabilmemizi sağlayan araştırmalar, anketler ve paylaşılan analizler büyük önem taşıyor.
Geçtiğimiz günlerde, Sprout Social’ın yayınladığı harika bir rapora denk geldim. 1000 pazarlamacı ve 1000 tüketicinin katıldığı bir anketten çıkan analizlerin yer aldığı bu raporda sunulan dikkat çekici verileri sizlerle de paylaşmak istiyorum. Anket sonuçlarına göre dijital mecralarda pazarlamacıların öncelikli hedefi %69 marka bilinirliğini artırmak. Bunu %46 ile hedef kitleyi genişletmek, %44 içeriği / hizmeti tanıtmak, %43 ile de topluluk katılımını arttırmak takip ediyor. Pazarlamada en sık kullanılan platformlar ise %74 ile Facebook, %68 ile Instagram, %53 ile Twitter olarak sıralanıyor. Tüketici tercihlerine göre de bu sıralama %68 Facebook, %59 Youtube, %50 Instagram olarak değişkenlik gösteriyor.
Peki bu sonuçları nasıl yorumlamak gerekiyor? Öncelikle pazarlamacılar açısından değerlendirelim. Görünen o ki, büyük bir çoğunluk ürün ya da hizmet satmanın öncelikli hedef olmadığını idrak etmiş. Bu sebeple de tanınmaya yönelik çalışmalar ön plana çıkmış. Aslında gayet anlaşılabilir bir durum. Ne kadar çok kişi tarafından tanınırsan, potansiyel müşteri hacmin de o kadar geniş olur. Mecra kullanımı açısından da Facebook’un yine zirvede olması hiç de şaşırtıcı değil. En fazla kullanıcı, en fazla reklam modeli, en fazla hedefleme seçeneği ve en akıllıca analiz edilmiş kullanıcı dataları hala Facebook’ta.
Tüketici penceresinden bakınca, aslında pazarlamacıların genellikle nokta atış yaptığını söyleyebiliriz. Çünkü tüketicilerin gönüllü olarak hedefte olmayı istediği, markalarla daha fazla etkileşime geçmeyi, sunulan ürün ve hizmetlerden haberdar olmayı tercih ettiği mecralar, pazarlamacıların öncelik verdiği mecralarla örtüşüyor. YouTube istisnasını saymazsak... Analizlere göre, tüketicilerin marka, ürün ve hizmet içerikleriyle bilinçli olarak en fazla etkileşime geçtiği mecra YouTube. Bunun sebebi de üretilen içeriklerin büyük bir çoğunluğunun kullanıcı deneyimlerinden oluşması. Yani, tüketiciler Instagram’da karşılarına sponsorlu olarak çıkan bir ayakkabı tanıtımını inceleyip fikir sahibi olmak yerine, ilgilerini çeken o ayakkabıyla ilgili çekilen YouTube videolarını izlemeyi daha fazla tercih ediyor. Pazarlamacılar da bunun farkında elbette, ama reklam yatırımları henüz istenen seviyeye gelmiş değil. Bunun birçok sebebi var. Mesela YouTube içeriği üretmenin, diğer sosyal medya mecralarında içerik üretmekten çok daha meşakkatli olması, kullanıcı kitlesinin ağırlıklı olarak Z kuşağından oluşması, reklam maliyetlerinin fazla olması… Ama ne olursa olsun, 2020 yılı boyunca ve sonraki yıllarda, Google reklamlarıyla paralel olarak YouTube reklamlarında da bir artış yaşanması bekleniyor. Malum, ortada bir pasta varsa, pazarlamacılar o pastadan en büyük dilimi almak için her şeyi yapar.