Oluşturulma Tarihi: Şubat 25, 2007 22:51
20 Şubat günü Hürriyet’in bazı baskılarında, ki toplam basılı gazete sayısı yaklaşık 200 bini buluyordu, bazı okurlarımızı dehşete düşüren bir fotoğraf vardı. İran’da bir idam cezasının infazı sırasında çekilen bir fotoğrafın üzerine atılan başlık, herkesin kafasını karıştırabilirdi.
Adana’dan yazan
Ömer Nuri Eryurt şunları söylüyor:
"Yıllardır Hürriyet okuyucusu olarak her koşulda gazetenizi dikkatle okuyan ve gündemi olabildiğince takip eden bir okurunuzum. Ama bugünkü gazetede etik değerler dışına çıkan, insani değerleri geri plana iten ve haberin dikkat çekebilmesi için böylesine yanlış bir sunumla bizlere iletilen bir haber karşısında şoke oldum. 7 yaşında bir oğlum var. Öğretmeni her sabah ilginç bir haberi okuyup okula götürmelerini ister. Ve tabii ki haberin içeriğini anlatmalarını. Oğlum ile birlikte 20 Şubat tarihli gazetenizi gözden geçirip ilginç bir haber ararken hayretler içinde bana baktı. 13. sayfadayız. ’Baba bu yazıda eksik var’ deyip bana haberi gösterdi. Bir infaz haberi. Başlık aynen şu. ’JET DAM’ Baba dedi oğlum. Bu ne demek. Adamı asmışlar ama bu yazıda ’İ’ harfi bu adam mı oluyor, yoksa yazmayı mı unutmuşlar? Oğluma verecek bir cevap bulamadım. Unutulan bir harf olmasını çok isterdim. Ama mizansene bakınca hiç de öyle olmadığı belli."Okur
Eryurt’un mesajı daha da sertleşerek sürüyor.Konuyu araştırdım. Pazarlama ve Ofset (Baskı) Hazırlık Bölümleri ve Yazı İşleri ile görüştüm.Ortada bir mizansen tabii ki yok. Teknik bir hata var. Gece ilerledikçe gazete gelişir. Bölgelere göre farklı haberler girer, ilanlar değişir. Ve bu değişiklik işlemleri, genellikle İstanbul’da yapılır ve değiştirilen sayfalar baskı tesislerine elektronik yöntemle iletilir. Anlaşılan en son sayfa değişikliği yapılırken, yani Hürriyet’in şehir baskılarının kalıpları için hazırlık sırasında, birçok elektronik katmandan oluşan söz konusu sayfada yapılan bir hata,
"İ" harfinin düşmesine yol açmış ve ortaya okur
Eryurt’un kasıt aradığı durum çıkmış.Tekrarlamakta yarar var: Bilerek yapılmış bir şey yok.Ama şu soru da geçerli bir soru: Okur
Eryurt, neden o fotoğrafı gördüğünde yanlışlık olduğunu değil de bir mizansen olduğunu düşündü?
Okurlardan tepkiler...3 milletvekili İngiltere mi? Altan Deliorman "19 Şubat tarihli Hürriyet’in sürmanşetinde, ’IRA bombacısına aynı kıyağı yapar mıydınız’ başlıklı Ankara mahreçli bir haber yayımlandı. Haberde, Avam Kamarası üyesi Elfyn Llwyd’in, PKK lideri Abdullah Öcalan’ın kitabının İngiltere’deki tanıtımına katılacağı belirtiliyor ve yukarıdaki başlıkla eleştiriliyordu. Haberi yapanlar, söz konusu Avam Kamarası üyesinin kim olduğunu biliyorlar mı acaba? Elfyn Llwyd, İngiltere’nin Galler Bölgesi’nin bağımsızlığı için mücadele eden Plaid Cymru Partisi’nin 696 üyeli Avam Kamarası’ndaki 3 milletvekilinden biri. Bu partinin PKK’dan tek farkı, teröre başvurmaması. Dolayısıyla, Elfyn Llwyd’in İngiltere’yi temsil ettiğini düşünmek ve yorumu bunun üzerine kurmak, doğru mu?"
Cinsel istismar hakkında bastırın Fatma Atay "Merhaba, her insan gibi ben de son zamanlarda giderek artan çocuklara cinsel istismar olaylarını irkiltiyle izliyorum ve sadece izlemekle kalıyorum. Ancak hükümetin de sadece izlemekle yetinip Amerika’da 130 yıl ceza öngörülen bu insanlık dışı suça 6 ay gibi komik bir ceza uygulanmasına müsaade etmesini anlamamız mümkün değil. Benim gibi insan olan herkes aynı tepkide; bu konuda gerekli yasal düzenlemelerin bir an önce yapılmasını istiyoruz ve Hürriyet olarak bu sürecin hızlandırılması yönünde çaba göstermenizi bekliyoruz.
Türkçe derken de hata yapıyorsunuz Muhittin Doğan "19 Şubat tarihli gazetenizdeki köşenizde, ’Türkçe konusunda eleştiriler’ başlıklı bölümde, gazetenizin Türkçe kullanımı, bu konuda gösterilen özen ve yapılan hatalara değinmişiniz. Yapılan özeleştiriden dolayı sizi kutluyorum. Ancak, ’Türkçe’de’ sözcüğünü kullanırken kesme işareti kullanarak bir Türkçe hatası daha yaptığınızı hatırlatmak isterim. Türkçe hataları çoğu zaman anlayışla karşılanabiliyor. Ama ’doğru Türkçe kullanımı’ ile ilgili bir yazıda hata yapılması pek hoş olmuyor. Yeri gelmişken; köşeniz ’OKUR TEMSİLCİSİ’NE MEKTUPLAR’ başlığını taşıyor. Buradaki kesme işaretinin gerekliliğini de bir araştırmanızı öneriyorum."
İsimler gizli mi değil mi? Yasemin Solak "Haberlerinizde isimleri gizli olarak veriyorsunuz. Bu çok doğru. Ama haberin devamına dikkat ettiğimde bir yerde adı açık, bir yerde soyadı. Birleştirince kimlik ortaya çıkıyor. Buna dikkat edilmiyor mu merak ediyorum. Eğer isim verilmeyecekse haberin devamında da bu şekilde kullanılsın. İsim verilecekse bir yerde adı, bir yerde soyadı verilmesin. Hürriyet bu konuda daha titiz davranmalı. Örnek isterseniz 21 Şubat tarihli ’Çocuk pornocusu yakalandı’ haberine bakabilirsiniz."
Hamile doçent arkadaşımdı Serpil Savaş "Hamile doçenti bebeği zehirledi, başlıklı haberinizde ’hamile doçent’ olarak tabir ettiğiniz kişi, benim hayattaki en iyi arkadaşımdı. Bir insana böyle çirkin bir tanımlama yapılmasından öte, haber tamamen yanlıştır. Arkadaşımın zavallı masum bebeğinin onun ölümüyle hiç ilgisi yoktur. Arkadaşım ’trombotik trombositopenik purpura’ (TTP) olarak bilinen nadir görülen bir kan hastalığı yüzünden vefat etmiştir. Lütfen haberlerinizi yazarken konuyu iyice öğrenmeden tüm ülkeye yayımlamayınız. Eğer göremediği minicik bebeğinin onun katili gibi yazıldığını görseydi kahrolurdu."
Beden ölçüleri haberine eleştiri Prof. Gaye Erbatur, CHP Adana Milletvekili "Günlük hayatın içinde medyada kullanılan dil, görsel malzemeler ne yazık ki hálá cinsiyetçi ideolojinin ürünü olarak karşımıza çıkıyor. 19.02.2007 tarihli Hürriyet Gazetesi’nde yer verilen haber, buna en iyi örneklerden biridir. İçinde kadın ya da medyanın tabiriyle ’bayan’ geçen haberlerin yanına, altına ya da üstüne bikinili kadınların, mankenlerin fotoğraflarının yer alması, egemen erkek ve kadın ideolojilerinin dayatılmasından başka bir şey değildir. Söz konusu haberde de bilim adamlarınca araştırma sonucu yeni beden ölçüleri dayatılmakta ve kadın bedeni üzerindeki iktidar pekiştirilmektedir."