Tek engel güvensizlik

DÜN Harp Akademisi'nde başlayan ‘‘Küreselleşme ve Uluslararası Güvenlik’’ konulu sempozyumda Genelkurmay İkinci Başkanı Orgeneral Yaşar Büyükanıt'ın konuşmasını dikkatle izledim.

Terörle mücadele döneminde, bir grup basın mensubuyla birlikte bölgede temaslarda bulunurken Diyarbakır'da tanışmıştık Orgeneral Büyükanıt ile. Kendisini ilk kez o zaman dinlemiştim. ‘‘Biz teröristlerle mücadele ettik, şimdi sıra terörle mücadelede, o da siyasilerin sorumluluğunda’’ demişti. O zamana kadar hiçbir askerin ‘‘siyasi çözüm’’den söz ettiğini duymamıştım.

Siyasi sorunlar siyasiler tarafından çözülmeliydi. Askerde bu kavrayışın geliştiğini ilk kez o haber vermişti.

Yaşar Büyükanıt'ın dünkü konuşmasında, ‘‘asker ne diyor?’’ diye günlerdir askeri siyasete bulaştırmak isteyen çevrelerin yarattığı beklentiden farklı bir ölçü vardı.

Orgeneral Büyükanıt, ‘‘Avrupa Birliği, Mustafa Kemal Atatürk'ün Türk toplumuna gösterdiği çağdaşlaşma hedefinin jeopolitik ve jeostratejik açıdan zorunluluğudur. Bu zorunluluk Türkiye'nin sosyal, politik ve güvenlik hedefleri ile de tam olarak örtüşmektedir’’ sözleriyle noktayı koydu. Avrupa Birliği'nin ‘‘çağ dışı ve bölücü hedeflerle’’ uyuşmadığını söyledi.

Avrupa Birliği bahanesiyle özgürlüklerin genişlemesiyle bölücü ve irticacılara gün doğmayacağı sinyalini verdi.

Ama...

* * *

‘‘AMA’’lar alt alta sıralandığında, askerlerin Avrupa ve gelişmiş bazı ülkelere karşı derin bir güven sorunu olduğu ortaya çıkıyor.

Avrupa Birliği'nin ve ‘‘gelişmiş’’ ülkelerin kendi ulusal çıkarlarına öncelik verirken aynı hassasiyeti gelişmekte olan ülkelere göstermediğini söyleyen Orgeneral Büyükanıt, ekonomik yetkilerin ulus üstü kurullara devredilmesini, yerel yönetimlerin güçlendirilerek merkezi yönetimin yetkilerinin kısılmasını ulusal güvenliği etkileyen ‘‘dayatmalar’’ olarak kabul ediyor. Avrupa müktesebatı olduğu kadar IMF reçeteleri de payını alıyor bu tariflerden.

Güvensizliğin kaynağında gelişmiş ve gelişmekte olan ülkeler arasındaki çelişkiler var.

‘‘Ancak ne gariptir ki bazı gelişmiş ülkeler, gelişmekte olan ülkelerde etnik farklılıkları istismar etme, sosyal gruplar arasındaki çatlakları büyütme ve sosyal istikrarı bozma istikametindeki sistematik politikaları, küreselleşme adı altında istismar edebilmektedirler’’ diyor Büyükanıt.

Avrupa Birliği'ne karşı güvensizlik duyan çevrelerin en büyük endişesi Türkiye'nin ‘‘istismar’’ edilmesi. Güvensizliğin altındaki en büyük neden.

Konuşmada Yunanistan'a da mesaj var. ‘‘Ayrıca bazı çevrelerin Türkiye'ye yaptırmak istedikleri hususları, Avrupa Birliği'nin yüksek değerlerini ileri sürerek ve her fırsatta TSK'yı gündeme getirerek gerçekleştirmeye çalışmalarının ne Türkiye'ye ne de Avrupa'ya yarar sağlamayacağını ifade etmek isterim’’ diyor Orgeneral Büyükanıt.

Bu sözlerde, Selanik Zirvesi öncesi Atina'nın Ege'deki sürtüşme nedeniyle Türkiye'yi Avrupa Birliği'ne şikayetinin yarattığı gerilim ve Yunanistan hükümetinin Türk askerine yönelik ifadelerinin doğurduğu rahatsızlık kendisini gösteriyor.

* * *

ASKER Avrupa Birliği'ne evet diyor. Ama bir engel var ‘‘güven’’.

Aslında, bu güvensizlik askere özgü değil. Herkes paylaşıyor bu endişeleri. Avrupa'nın Türkiye'ye karşı birçok konuda çifte standart uyguladığı, Türkiye'nin üyeliği konusunda hálá kesin kararını vermediği bir sır değil.

Yunanistan'ın, Kıbrıs ve Ege sorunlarını Avrupa platformuna havale ederek ‘‘çözüm için uzlaşma baskısından’’ kurtulduğu da bir gerçek.

Ama bunları aynı dille aynı platformda konuşabilmek için Avrupa Birliği hedefine kararlı yürüyüşten ve kazanılmış hakları savunmaktan başka çare var mı? Güvensizliği, psikolojik bir duvar olmaktan çıkartmalı, atmamız gereken adımları atmalıyız.

Nasıl mı? Kendimize güvenerek.
Yazarın Tüm Yazıları