Tanrıların tatili

Ayşe ARMAN
Haberin Devamı

Antalya havaalanından taksiye bindik.

72 kilometre gittik.

Çıralı sapağından girdik.

Oh be sonunda geldik.

* * *

Olympos Lodge.

Tanrıların dağı Olympos‘un eteklerinde.

15 dönümlük bir limon bahçesinde.

İnsan daha mekana, girer girmez derin bir nefes alıyor, içinde muhafaza ediyor, çünkü o limon kokusundan ayrılmak istemiyor. İnsanın hayatında kokular önemlidir. Depresyon kokuları vardır. Onlar biraz baharatlıdır. İnsanın üzerine çöker ve hakimiyeti altına alır. Bir de hayatı rölantide tutan kokular vardır. Çok belirgin olmayan çiçek kokuları gibi. Var mıdır yok mudur belli değildir. Gizliden gizliye farkedersiniz. Ama burada farklı, limon kokusu, insanın içini açan bir koku.

* * *

Ayaklarımız kokmadığı için acilen ayakkabıları fırlattık. Kentli tombul beyaz ayaklarımızla bir güzel yemyeşil çimlere bastık. Elektriğimizi boşaltmak için. Toprağı aracısız hissetmek için. O güzelim mekanı, baştan başa keşfettik. Üzerimizde yazlık giysilerimiz, kollarımız açık, döne döne dans ederek, bir zamanlar orada yaşayan Tanrıların şerefine o müthiş mekanı selamladık, kendimizce...

Sizi karşılayanlar oluyor.

Ne kayıt var ne kuyut.

Form, morm hak getire...

Tepenize dikilip, nereden geldiğinizi, nereye gittiğiniz, kim olduğunuzu, hayatta ne işe yaradığınızı, soran kimse yok.

İnanılmaz bir rahatlık.

Sadece hoşgeldiniz diyorlar.

Sizi karşılayanlar arasında, kuyruğunu kabartarak selamlayan tavus kuşları da var. Bir de ördeklerden bir filo, başlarında da kazdan bir amiral. Tavşanlar, kuşlar, kediler, köpekler cabası.

Bir de ilginç öyküsü var, Olympos Lodge‘nun sahibi Ziya Şimşek hergün biraz daha çoğalan tavus kuşlarını birilerine hediye ediyormuş, ne var ki o mekandan ayrılan tavus kuşu bir süre sonra hediye edildiği yerden kaçıp tekrar buraya dönüyormuş.

Ben tavus kuşu değilim ama...

Ben de olsaydım öyle yapardım...

Her an da öyle yapabilirim.

Güzelliğin nerede olduğunu bir tavus kuşundan daha iyi bilecek değilim.

Fellini de filmlerinde o tavus kuşlarını boşuna kullanmadı herhalde!

* * *

Aklınıza yanlış bir şey gelmesin.

Olympos Lodge son derece şık, göşterişli, konforlu ve haliyle keyifli bir dinlenme mekanı. 12 adet beyaz bungolow ve neredeyse her tarafı cam, yazın restoran kışın şömineli bir oturma mekanından oluşuyor. Tüm bunlar 15 dönüme yayıldığı için dipdipe durmuyor. Ve insana ilk girdiği andan itibaren ferahlık duygusu veriyor.

En çok ihtiyacımız olan şeylerden biri de bu değil mi?

Odalar...

Gereksiz hiçir şey yok.

Gerekli olan herşey var.

Anladınız, tarzı minimalist. Ama sevimsiz değil. Yaşayan canlı bir ruhu var. Bir de o cibinlik yok mu, tavandan yatağın üzerine sarkan, işte o insanın kendinisini dünyanın sonsuzluğa açıldığı başka bir ülkede sanmasına neden oluyor, en azından hayalinde...

Odaların çimlere açılması da harika.

Doğayla aranızdaki her türlü engel kaldırılmış.

Siz doğanın içindesiniz, doğa sizin içinizde.

Kavga ederken bile kendinizi iyi hissetmemenize hiç bir neden yok.

Bu yüzden de performansınız yükseliyor, daha iyi kavga ediyorsunuz...

* * *

Nedense oraya gelenler hep çift geliyor...

Kalabalık ailelerin ya da tek insanların tercih ettiği bir yer değil.

Bir güzelliği birlikte keşfetmek için ideal bir yer çünkü.

Gözümün içindeki bilgisayar dosyasında Olypos Lodge tuşuna basınca ekranımıda neler mi beliriyor?

Kocaman rahat hamaklar. Önce ben mi yatacağım, sen mi yatacaksın diye yapılan kavgalar...

40 derece sıcaklıkta, o ağaçların altında insanın içindeki perdeleri kıpırdatan o serin rüzgár...

Hışırdayan yapraklar...

Tavşan kanı çay....

Aksamayan servis, lezzetli yemekler...

Çakıl sahil, temiz deniz...

Bir de tabii, o tatilden unutulmayanlar arasında o muhteşem cibinliğin içinde yaşananlar var. Ama ayıp yazılmaz. Ne var ki unutulmayan anlar da en çok o anlardır...

Olympos Lodge, mükemmel abartılı gelirse, şahane bir tatil mekanı.

HAMİŞ: Siz yine de rezervasyon yaptırmadan gitmeye kalkmayın (0242 825 71 71), benim yazdıklarıma da kanmayın, ben herşeyi abartıyorum ya da abartabilirim. Orada en fazla 30 kişi konaklayabiliyor. Zamanın büyük çoğunluğu dolu. Yani bir telefon açın. Ve mutlaka benim yaptığım gibi yalvarın. Odayı kapın. Ve iki kişi, yarım pansiyon 230 doları hazırlayın. Nokta. Bitti.

Yazarın Tüm Yazıları