Oluşturulma Tarihi: Mart 27, 2005 21:18
Bir oyuncu üç kez arka arkaya basket attığı zaman, hayranlarının % 90’ı ve televizyon eleştirmenlerinin % 100’ü onu "süper el" olarak görmeye hazır hale gelir. Acaba öyle mi? Borsacılar da bu rastlantıları dikkate alıyor.
Bilimsel açıdan eğitimli kişiler bile zaman zaman bir araya gelme ve ilişkiyi, rastlantı ve belirlemeyi, şans ve beceriyi birbirine karıştırıyorlar. Ve bunun bedeli de ağır bir şekilde ödenmekte. Mesela bir sporcunun seyirciden tezahürat alması için yapması gereken nedir ve bunu gerçekten hak etmesi için ne yapması gerekir?
İsrailli psikolog Amos Tversky, bu olayı Amerikalı basketbolcülerde inceledi: Bir oyuncu üç kez arka arkaya basket attığı zaman, hayranlarının %90’ı ve televizyon eleştirmenlerinin %100’ü onu "süper el" olarak görmeye hazır hale gelir.
Hatta oyun arkadaşları bile.
Oyuncunun ıskalamadığı düşünülerek, toplar hep ona atılır. Oysa "süper el" (bu tür başarılar için kullanıla geldiği gibi) rastlantıdan başka bir şey değildir.
Tversky’nin istatistiklerle kanıtladığı gibi üç basket profesyonel bir oyuncunun günlük performansını göstermez. Gerçekten de birkaç basketten sonra Ğ konsantrasyonun düşmesine bağlı olarak- yeni bir basket şansı ortadan kalkar. Bir oyuncunun "süper eline" inanan böylece galibiyeti tehlikeye sokabilir.
Borsada oyun
Bu tür hatalı tahminlerle insanlar her yerde karşı karşıya kalıyorlar. Örneğin borsadaki yatırımcılar genelde "süper el" ilkesine göre oynarlar. Üç yıl boyu olağanüstü kazançlar sağlayan bir fon yöneticisi yatırımcıların gözdesi haline gelir. Böylece bundan sonraki üç yıl içinde fon yöneticisi özel bir çaba sarf etmeden bile borsadaki kazançlı durumunu korur.
Ayrıca fantezilerle de aslında var olmayan bağlantılar yaratılır. Birçok borsacı hisselerin iniş çıkışlarında trendler yakalayarak gelişmeleri öncelemeye çalışır.
Fakat Amerikalı maliye bilimcisi Burton Malkiel, grafiklerde her türlü hilenin işlediğini öne sürüyor.
Kurlarda hile yapan Malkiel, "kafa"da ivmeyi yukarı, "sayı"da ise aşağı çekerken uzmanlar bile burada "ikili zemin" ve "üçlü dip formasyonu" gibi motifler gördüler. Hatta içlerinden biri Ğ yükseliş anlamına gelen- kafa omuz formasyonuna dayanan çıkışa bile sevindi.
Aslında birçok olayda gizler bulmak mümkün. Bunun için biraz hayal gücü yeterlidir.
11 Eylül’ün sırrı!
Bilim dışına kayma eğilimde olanlar, örneğin her yerde gizli kalmış bilgiler bulabilirler.
11 Eylül 2001 saldırısı buna iyi bir örnektir. Olayla bağlantı olarak 11 sayısı defalarca tekrarlanmakta. 11 sayısı 11.9 tarihindeki sayıların (1+1+9=11) ve 254.günün toplamına (2+5+4=11) eşit.
Amerikan Hava Yolları’nın 11 uçuş numaralı uçağı Dünya Ticaret Merkezine çarpan ilk uçak oldu, uçakta 92 yolcu (9+2=11) vardı; gökdelenlere çarpan ikinci uçakta 65 kişi (6+5=11) bulunuyordu.
"New York City" ve "Afghanistan" sözcükleri 11 harfli hatta "George W.Bush" bile. Ayrıca ikiz kulelerin biçimi de 11’e benzemiyor muydu?
Evet bunların hepsi doğru. Ama bir de madalyonun öbür yüzü var: İkinci gökdelene çarpan uçağın uçuş numarası UA 175; Pentagon’a saldıran uçağın AA 77, Pennsylvania’ya düşeninse UA 93 idi. Ve yolcu sayılarında da on bir sayısından eser yok.
Mantıksızlıktan çıkan mantık
Mantıksızlıktan mantık çıkarmak belki rahatlatıcı olabilir. Bunu başaran insanlar kendilerini kadere teslim olmamış gibi hissederler. İnsanın kendisini iyi hissetmesi de zaten bir şeyi açıklayabilmesine ya da inanmasına bağlıdır. Hatta insanın çevresini anlayamaması depresyona bile neden olabilir. "Öğrenilmiş çaresizlik" olan bu etki, insan ve hayvan deneyleriyle kanıtlanmıştır.
Demek ki beynin rastlantıları bir kenara itmek için farklı stratejileri var. "Seçici algılama" sayesinde, sadece beklentilere uygun bilgiler bilince ulaşır.
Rastlantıya önem verilmemesi, beyne olmadığı yerde kuralları hatırlatır ve bir fantezinin harekete geçirilmesiyle birbiriyle ilgili olamayanlar arasındaki bağlantılar bulmaya başlar.
Tüm mekanizmalar neredeyse birlikte etkirler.
Nörobiyologlar buna rağmen bunların farklı süreçlere dayandığını henüz kısa bir süre önce gösterebildiler.
Şanssızlık Meydana gelme olasılığı neredeyse imkansız olan zincirleme bir reaksiyon, 25 Temmuz 2000 tarihinde Concorde uçağının düşmesine neden olmuştu. Kazanın sebebi, diğer bir uçaktan düşen bir titan şeridi idi. Concorde bir şanssızlık eseri tam da küçük parçanın üzerinden geçince önce lastiği daha sonra ise bir yakıt deposu patlamış ve uçağın bir otelin üzerine düşmesi sonucunda da 113 kişi yaşamını yitirmişti.
Sporda mucize Bir basketbolcü peş peşe üç basket attığında arkadaşları ve hayranları oyuncunun çok formda olduğunu düşünürler. Oysa istatistiksel incelemelerin de gösterdiği gibi bu ve buna benzer durumlarda neredeyse her zaman rastlantı söz konusudur. Ama beyin rastlantının tekrarlanabileceğini hesaplayamadığı için izleyiciler oyuncunun "süper ele" sahip olduğunu düşünürler.
Şans oyunu Ruletteki topun nereye düşeceğini kestirmek mümkün değildir. Ama buna rağmen topun fırlatılışı sırasındaki yuvarlanışı ve rulet tablasının dönüş hızı bilindiğinde rastlantılar tahmin edilebilir. Bilgisayarlar bu bilgilerle topun hangi sayılara düşmeyeceğini hesaplayabiliyorlar. Bu da bir oyuncunun uzun vadede kaybettiğinden daha çok kazandığını kanıtlayan tek sistemdir.