Güncelleme Tarihi:
Kemal Zorlu, Futbol Extra dergisinin Şubat sayısında verdiği röportajda, Futbol Federasyonu Başkanı Haluk Ulusoy'u nasıl yönetici yaptığını anlattı. Dönemin bakanlarından İsmet Sezgin'in kendisini telefonla aradığını kaydeden Zorlu, “İsmet ağabey benim babam gibidir. 'Kemalciğim, Saffet Bey'in bir oğlu var. Birazcık eli ayağı durulsun istiyor. Ne olursun şunu federasyona üye yapalım' dedi. Ben de, “Emrin olur ağabey' dedim. O zamanda Şenes Bey ile birlikte seçimlere giriyoruz, listeleri ve seçim çalışmalarını hep ben yapıyorum. Haluk Ulusoy'u çağırdım, konuştum ve listeye yazdım” diye konuştu.
Kemal Zorlu, üye yaptığı Ulusoy ile şu andaki Ulusoy arasında çok fark olduğunu ifade ederek, şöyle devam etti:
“Haluk'un yaptığı bir tek müspet icraat vardır, o da naklen yayınlar konusunda çok çeşitli baskılara rağmen dik durmuştur. Haluk, kulüp içinden geldiği için kulüp yöneticiliğini bilir. Bu yüzden hiçbir zaman federasyon başkanı gibi davranmadı, kulüp başkanı gibi davrandı. Bu yüzden milli takımın başarısındaki payı büyüktür ama Haluk hiçbir zaman başkan gibi dik duramadı.”
“BAŞKAN OLABİLECEK KİŞİ ŞENES ERZİK'TİR”
Haluk Ulusoy'u kendisinin başkan yapmadığını vurgulayan Zorlu, “Ben Ulusoy'u başkan olarak seçmem. Benim için başkan olacak insanın belli kriterleri var. Türkiye'de başkan olabilecek kişi Şenes Erzik'tir. Eğer Şenes olmazsa diğer insanları konuşalım diyorum. Kaldı ki ben Şenes Erzik'le ters düşmüş bir insan olarak bunu söylüyorum” dedi.
Başkan adayı Ayhan Bermek'in, Haluk Ulusoy'dan daha iyi başkanlık yapabileceğine inandığını kaydeden Kemal Zorlu, “Ayhan Bermek de bu işi çok isteyen, yıllardan beri kendini buraya hazırlayan bir insan. Ayhan Bey'in de Haluk'tan çok çok daha iyi başkanlık yapabileceğine inanıyorum. Bundan sonra Haluk Ulusoy dönemini arayacağımızı sanmıyorum” şeklinde konuştu.
Zorlu, futbolun özellikle son 10-15 senedir bir takım kişilere ve kurumlara 'bonus' dağıtılan bir ortam haline geldiğini belirterek, “Kimseye bonus vermemek lazım. Şimdi bakıyorsunuz, şu seçim arifesinde öyle kulüplere öyle yardımlar yapıldı ki. Bırak onu, düşme hattının veya şampiyonluğun belirleneceği ortamda kalkıyorsun, ligin son beş haftasında bir takıma yardım yapıyorsun. Yani diyorsun ki o takıma, 'Kardeşim sen ligde kal'. Yani bu bir gizli şike değil mi? Bana göre gizli şike” diye konuştu.'
“30 SENE ÖNCE DE ŞİKE VARDI, ŞİMDİ DE VAR”
Kemal Zorlu, “Federasyon'un bonus dağıtmasından şikâyetçi olmuştunuz. Yabancı sayısını artırmak federasyonun bonuslarından bir tanesi miydi?” şeklindeki soru üzerine, şunları söyledi:
“Her şey bonus. Medyadan 15 gün baskı gördüler mi her şey değişir. Bu bonus kavramını ortaya çıkaran Haluk Ulusoy Federasyonu'dur. Türk futbolunda 30 sene önce de şike vardı, şimdi de var. Dünyada futbol var oldukça da olacaktır. Ama Türkiye'de geçen sezon en kritik maçlarda doping kontrolü yapılmadı kardeşim. En kritik maçlara yeteri kadar gözlemci gönderilmedi. En kritik maçlarda bazı şeyler görmemezlikten gelindi. Türkiye'de hakemliğin bu seviyede olması bile mucizedir. Neden mucizedir? Bu yönetim anlayışı içerisinde hakemlerin hepsi için konuşmuyorum, ama büyük bir bölümünün hâlâ temiz olarak ayakta durması mucizedir çünkü. Bir de eyyamcılık yapmayan adamın hakemlik hayatı biter. Metin Tokat geçenlerde söyledi, birçok şey doğru. Yani Türkiye'de üst kademelere gelebilmek için eyyamcı olacaksın. Mutlu Çelik meselesini ele alın. Mutlu Çelik bu Federasyon'a en büyük hizmeti verdi ama dışladılar adamı.”
“ESKİ MHK BAŞKANI YAVUZ'U YUKARISI YÖNLENDİRDİ”
Kemal Zorlu, eski Merkez Hakem Kurulu Başkanı Bülent Yavuz'un her sene bir takıma “kıyak” yaptığını, onun da tek başına hareket etmediğini ileri sürdü.
Bülent Yavuz'un kendisinden istenenleri yerine getirdiğini iddia eden Zorlu, “Bülent Yavuz âdil miydi? Nasıl âdil oldu? Her sene bir takıma kıyak yaparak âdil oldu! Ama Bülent Yavuz'u yönlendiren kimdi? Yukarısıydı. Yani Bülent Yavuz tek başına hareket etmedi. Ondan istendi, o da isteği yerine getirdi. Çünkü burada seçimlerdeki destekleme, kamuoyundaki yönlendirme, medyadaki ağırlık rol aldı. Bugün hangi Federasyon nasıl iktidara geldiyse, eğer burada legal yolların dışına çıkıldıysa, hep aynı şekilde gidiyor. Kulüp başkan ve yönetimlerinde de bu geçerli. Oyunun kaidesi bu. 'Gün olur devran döner' sözünü boşuna söylememişler. Nasıl geldiysen öyle gidersin” diye konuştu.
Kemal Zorlu, şöyle devam etti:
“Türkiye'de benim bildiğim bir sezon içinde en az 10 defa gözlemci raporu değişiyor. Belirli hakemler listelere girebilmek için belirli kişilere inanılmaz derecede eyyam yalakalığı yapıyor. Yapmıyor mu? Bunu sahada seyrediyoruz. Bizzat yaşadığım, gördüğüm karşılaşmalar var. Kirli kokuların çıkmadığı mıntıka kalmamış. Hani bir petrol bölgesi vardır, nereyi kazarsanız kazın oradan petrol çıkar; Türkiye'de de futbol böyle. Hangi sahaya giderseniz gidin, kazmayı vurduğunuzda müthiş pislik fışkırıyor.”
Zorlu, “Bu durum Haluk Ulusoy'un şahsıyla mı ilgili, sistemle mi?” sorusu üzerine, “Sistemi kim kurar? Başındaki kişi. Tabii ki baştaki insanla ilgili bir şey bu. Kim yönetiyorsa onun sistemidir o” dedi.
Kemal Zorlu, temiz olup şampiyon olan veya hedefine ulaşan takımların istisnalar dışında olmadığını ileri sürerek, “Bana göre ortada bir futbol topu var, o da çamurlu bir top. Etrafındaki bütün takımlar da beyaz takım elbise giymiş. Bu futbol topuna dokunmadan ligde kalamazsınız, şampiyon olamazsın, ama o elbise de çamurlanır. Bembeyaz olup şampiyon olan, kümede kalan, hedefine ulaşan, istisnalar dışında yoktur. İstisna ise yüzdelerle bile ölçülemeyecek kadar küçük bir rakamdır” diye konuştu.
Haluk Ulusoy'un 2002'de dünya üçüncülüğünden sonra görevi bırakmayarak hata yaptığını ifade eden Zorlu, “Haluk dünya üçüncülüğünden sonra görevi bıraksaydı, herkes onu omuzlarda taşıyordu. Haluk en büyük hatayı o gün noktayı koymamakla yaptı. Türkiye'de hiçbir başkan o başarıyı yaşamamıştı. Şimdi sportif açıdan baktığınız zaman Haluk Ulusoy başarılı bir başkan, ama yönetici olarak baktığınız zaman başarılı değil” diyerek sözlerini tamamladı.