Güncelleme Tarihi:
Fatih Kaya yazıyor
Yeni arkadaÅŸlıklar ve sıcak tartışmalar...Â
Aynı şekilde geri dönüş yolunda ki yorgunluk, üç puanın verdiği sıcaklık ile huzur verici oluyor...
Bu tarz deplasmanlar bir nevi meditasyon gibi oluyor...Â
##
Denizli'yi sezon öncesi hem sahiplendim, hem de sert eleştirdim...
Yönetimin yaptığı hataların bedelini ödedi...
Hoca'nın hataları yok muydu? Tabii ki var. Ve halen de bazı hatalarını devam ettiriyor...
Hataları kadar asıl konu Denizli'nin kendine olan güven kaybıydı...
Ve taraftarın bunu haddinden fazla hissetmesi...
Geçen sezon sürekli olumlu mesajlar verip, inancımızı sağlamlaştıran Denizli, yeni sezon da bunu hiç yapmadı...
Almanya'da yeniden kendini gösteren güçlü izlenimi onun adına bembeyaz bir sayfa açtı...
**
Eskişehir maçına çıkarken, zorunlu revizyondan önce teknik ve soğukkanlı olan savunmamız, revizyon sonrası sert ve panik içindeydi...
İbrahim Kaş'ın mücadeleci ruhunu çok severim. Tam tersi savruk ve panik futbolunu sevmem...
Maçta yaptığı basit hatalar 3 puana engel olabilirdi...
DiÄŸer tarafta, Ä°brahim Toraman gösterdiÄŸi liderlik, KaÅŸ'ın yaptığı hataları toparladı... Â
Yaptığı kritik müdahaleler çok yerindeydi...
Rakibin iki santraforunun olmaması da Beşiktaş'ın avantajıydı...
Youla ve Ãœmit Karan olsaydı, maçın gidiÅŸatı daha deÄŸiÅŸik olabilirdi... Â
Beşiktaş golü bulabilirdi. Ancak olmadı...
'Beceriksizlik'
Maç genel hatlarıyla ilk yarıda vasat ve beceriksiz hamleler ile sona erdi...
**
İkinci yarı Beşiktaş adına en doğru hamle, Erhan Güven'in oyuna girmesi ile Ekrem'in hücumun soluna geçmesiydi...
İlk yarıda Tello ve Tabata ikilisi isteneni tam olarak veremedi...
Mustafa Denizli'de iki oyuncu arasından tercihini Tello'dan yana kullandı...
Aslında tam tersi olsaydı ve Tabata oyunda kalsaydı, Ekrem ve Bobo'yu hücumda daha verimli kullanabilirdi...
Nihat demiyorum. Çünkü Nihat kendini henüz takıma adapte edemedi...
İsteğini ve hırsını takdir ediyorum. Ancak, son vuruşlarında ki beceriksizliği bunu açıkça bize gösteriyor...
Nihat asla bu deÄŸil...
Devam edersek...
Tello'nun oyun kurucu pozisyon da istenileni veremediği kanısındayım...
Oyun kurma düşüncesi yerine, arkasına bile bakma gereği duymadan kendisine pozisyon yaratmayı düşünüyor...
Aynı bir kanat oyuncusu!
Şaşırtıcı değil. Senelerce alıştığı oyun stilini sergiliyor...
Burada Tello'yu ne kadar suçlayabiliriz. Ayrı bir tartışma konusu...
Geçelim...
İlk yarı başlarken, tribünde Eskişehir taraftarının yorumu dikkatimi çekti...
"70. dakikadan sonra oyundan kopuyoruz"...
Aynen dediği gibi maçın son çeyreğinde ki yorgunluk, Eskişehirspor adına kendini göstermeye başladı...
İşte tam da bu dakikalarda Elsaka ve Vucko'dan kurulu ağır defans, süratli hücum gücü ile devrildi...
Ekrem'in fırsatçılığı kadar, savunmanın ve kaleci Ivesa'nın hatalı çıkışı golü hazırladı...
##
"Beceriksizlik" kelimesinin damgasını vurduğu bir karşılaşma sonucu, kara kartal kazanmayı bildi...
Yanıldım, çünkü daha rahat geçeceğini düşünüyordum...
Belki de beni yanıltan Beşiktaş'ın gol ayaklarının yeteneklerini bir türlü sahaya yansıtamamaları...
Çözümü getirecek isim Mustafa Hoca ve futbolcular...
Mutlaka bu negatif özelliğimizin sonunu getirmeliyiz...
Aksi durumda ilerleyen haftalarda puan kaybı yaşarız...
##
3+1
Ankaragücü, Wolfsburg, Trabzonspor + Manchester United...
Neden 3 + 1?
Beşiktaş'ın 4 karşılaşma içinde kaybetme toleransı sadece Man Utd maçında var...
Diğer karşılaşmalar da kesinlikle hanesine toplamda 9 puan yazmalı...
Bu güç var...
Devler Lig'i ve Türkiye Ligi'nde iddianın devam etmesi için şart olan tablo bu!
Not:
Beşiktaş yönetiminin bu sezon yaptığı en akıllıca hamle, Gökhan Zan’ın sözleşmesini uzatmamaktır…
Dün bir kez daha buna şahit olduk…
Gökhan Zan’ı, Ferrari ile kıyaslayan sevgili spor yazarlarına selam olsun!