Zeytin ağacı

Güncelleme Tarihi:

Zeytin ağacı
Oluşturulma Tarihi: Ocak 07, 2003 20:01

Farketmişsinizdir, beklenen Irak Savaşı hakkında hiç yazmadım. Canım hâlâ da yazmak istemiyor. Kalbim mantığımı, mantığım kalbime engel. Ben de size, konuyu saptırmak için, zeytinden ve zeytin ağacından bahsedeceğim savaş veya barış yerine. Yorum katmayacağım. Siz, aktaracağım sembollere istediğiniz anlamı yüklersiniz artık.

Haberin Devamı

*

Semboller Ansiklopedisi'nde "Zeytin ağacı" maddesine bakıyorum. Diyor ki:

"Zeytin ağacının çok zengin bir sembolizması vardır : Barış, doğurganlık, arınma, güç, zafer, ödül..."

"Eski Yunan'da, zeytin ağacı Athena'ya adanmıştı. Homeros'un Demeter'e ithaf ettiği ilâhide, zeytin ağacına tanrısal bir mânâ atfedilir. Bütün Batı'da, benzer bir anlamı vardır zeytin ağacının. Eski Roma'da, Jupiter'in ve Minerva'nın kutsal ağacıydı zeytin."

"Bir Çin efsanesine göre, zeytin ağacı kimi zehirleri etkisiz kılar. Bu sebeple, Çin'de zeytin ağacının koruyucu bir gücü olduğuna inanılır."

"Japonya'da ise gönül okşayıcılığın, sivil ve askerî başarının sembolüdür zeytin, zafer ağacıdır."

"Yahudi ve Hıristiyan inancına göreyse, zeytin barışın sembolüdür: Tufan geçtiğinde, güvercin Hazreti Nuh'a bir zeytin dalı getirir gagasında... Ortaçağ'da, ayrıca, zeytin ağacı altının ve aşkın sembolüdür. Angelus Silesius, muhtemelen Melik Süleyman Mabedi'nden esinlenerek, 'Kapında altın renkli zeytin ağacı görürsem, seni o dakika Tanrı'nın Kutsal Mabedi bilirim' diye yazar..."

"Ortadoğu'daki bir diğer inanca göre de zeytin, Hz.İbrahim'in kutsal ağacıdır; Patriark'ın, Kıyamet Günü'ne kadar hiç eksilmeyecek olan konukseverliğini remzeder. Yani zeytin ağacı seçilmişler cennetinin sembolüdür."

"İslam dininde ise, zeytin ana ağaçtır, dünyanın eksenidir, Evrensel İnsan'ın, Peygamber'in sembolüdür. Kutsal Ağaç, yağı aydınlanmada kullanıldığı için, ışıkla bir tutulur. İsmailiye gizemciliğine göre de, zeytinağacı İmam'ın bir tezahürüdür, Sina'nın tepesindeki ağaçtır, hem eksendir, hem Evrensel İnsan'dır, hem de ışığın kaynağı..."

Kuran'da Nûr suresi der ki:

"Allah, göklerin ve yerin nûrudur (aydınlatıcısıdır). O'nun nûrunun temsili, içinde lamba bulunan bir kandil gibidir. O lamba bir billur içindedir; o billur da sanki inciye benzer bir yıldız gibidir ki, doğuya da batıya da nisbet edilemeyen mübarek bir ağaçtan çıkan yağdan tutuşturulur. (Bu öyle bir ağaç ki) yağı, nerdeyse, kendisine ateş değmese bile ışık verir. (Bu ışık) nûr üstüne nûrdur. Allah dilediği kimseyi nûruyla hidayete iletir. Allah insanlara (işte böyle) misal verir; Allah her şeyi bilir."

... doğuya da batıya da nisbet edilemeyen mübarek bir ağaçtan çıkan yağdan tutuşturulur. (Bu öyle bir ağaç ki) yağı, nerdeyse, kendisine ateş değmese bile ışık verir!

Yani "...mubarek zeytin, ne doğunun ağacıdır, ne batının ağacıdır, yağı, ateş değmese dahî aydınlatır!"

Yani, ne Doğu, ne Batı, kimse zeytin ağacını sahiplenemez!

*

Savaş kolay yoldur, barış zordur. Savaşa bir emirle girilir, barış uzun müzakerelerle, zar zor tesis edilir. Madem ki buraya kadar zeytinle geldik, son sözü de Mani'ye söyletelim.

(Kimilerine göre) "Sapkın Peygamber" Mani, tekris ettiği müritlerine şöyle dermiş:

"Eski insan öldü, şimdi yeni insan doğdu. Kardeşlerinin arasına hoş geldin. Ve yaşadıkça, şu söyleyeceğimi aklından sakın çıkarma: Camiamız, bir zeytine benzer. Cahil, meyvesini koparır, bir kere ısırır, tadını acı bulur ve fırlatır atar. Ancak, bu aynı tatsız meyve, erbabının eline geçince, olgunlaşır, tamamlanır ve, eşsiz bir lezzetin ötesinde, yağ ve ışık verir bizlere. Dinimiz işte böyledir. İlk acı tecrübede cesaretini kaybedersen, Selâmet'e asla erişemezsin!"

Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!