Zekamızın işleyişinde beyinde yeni sistem keşfedildi

Güncelleme Tarihi:

Zekamızın işleyişinde beyinde yeni sistem keşfedildi
Oluşturulma Tarihi: Şubat 18, 2006 00:00

Okumak, yazmak, hesap yapmak... Beynimizin bu marifetleri, beyindeki gri madde içindeki yıldız hücrelerin, astrositlerin eseri; bu hücreler ikinci bir öğrenme ve ezberleme yolu oluşturuyor! Bu keşif zekamızın işleyiş tarzıyla ilgili yeni bulgular sunuyor.

Otomobilinizde direksiyonun başında ayağınız bir yandan gazdan frene, frenden gaza giderken, bir yandan da yoldaki işaret levhalarına bakıyor aynı zamanda yanınızda oturanla sohbet ediyorsunuz.

Beyniniz tüm bu işlemleri birbirine karıştırmadan nasıl oluyor da aynı anda gerçekleştirebiliyor?

Bu fantastik beceri çok uzun zamandır bilim adamlarının kafasını kurcalıyor. Oysa tam yüzyıldır "zeka"mızın anahtar sözcüğünü zaten biliyoruz: Nöron, yani sinir hücresi.

Ama... Şimdiye kadar hep göz ardı edilmiş gliyal hücreler artık beyinle ilgili araştırmalarda "biz de varız" diyorlar. Bunlardan özellikle de astrositler, yani yıldız hücreler iletişimde olağanüstü bir rol üstleniyorlar. O derece ki, bunlar sayesinde beynimiz bir değil iki yoldan bilgi akışını sağlıyor. Ve bu da her şeyi değiştiriyor.
/images/100/0x0/55eb49adf018fbb8f8b783fa

Astrositler arasındaki iletişimin önde gelen uzmanlarından, College de France’dan araştırmacı Christian Giaume, bu yapıyı iki hatlı demiryoluna benzetiyor. Bu hatlardan biri hızlı trenler için kullanılırken, diğerinden ise küçük vagonların trafiğinde yararlanılıyor.

Nitekim sinir yollarında bilgiler astrosit yollarına kıyasla 100 bin kat daha hızlı akıyor. İki ağ ve iki hız. İşte, kafamızın içinde neler olup bittiğini anlatacak olan yeni bir saha.

Hem nöron hem astrosit!

Bu iki hatlı sistem dünyayı algılamamızı, düşünmemizi ya da belleğe kaydetmemizi nasıl etkiliyor? Beynimiz yapacağı işlere göre mi hangi yolu kullanacağını belirliyor? Ya da astrosit ağları birbirlerinden uzak beyin bölgelerinin etkinliklerini eşzamanlı hale getirmekle mi yükümlüler?

Christian Giaume tüm bu soruların son derece kışkırtıcı ancak bir o kadar da zor olduğunu, bununla birlikte birkaç deneyin sır perdesini biraz olsun araladığını belirtiyor. Ancak her şeye rağmen henüz araştırmaların çok başında olduklarının da altını çiziyor.

ABD’de de, Illinois Üniversitesi Beckman Enstitüsü’nden bir grup psikolog 90’lı yıllardan itibaren fareler üzerinde astrosit deneyleri gerçekleştirmeye başladı. İlk başta, bir grup kemirgen standard bir hayvan barınağı koşullarında büyütüldü.

Sürpriz sonuç

Daha sonra ise bu hayvanlar üç gruba bölünerek küçük kafeslerden oluşan, oynamaları için belki bir tek küçük bir tekerleğin bulunduğu bir alana yerleştirildi. Bir grupta fareler tek tek kafeslere kondu. İkincisi ise grup olarak kaldı. Üçüncü gruptakilere gelince, buradaki hayvanlar çeşit çeşit oyuncakların, merdivenlerin, renkli nesnelerin yer aldığı adeta bir lunapark görünümündeki bir parka konuldular.

Bir aylık bir deney süresinin ardından bilim adamları mikroskopta farelerin beyin lamlarını incelediler ve üçüncü gruptaki farelerde şaşırtıcı morfolojik farklar belirlediler. Bunların korteks hacmi diğer hemcinslerine göre daha fazlaydı ve sanki nöronlar gliyal hücreler tarafından uzaklaştırılmışçasına nöron yoğunluğu daha düşüktü. Başka bir deyişle, astrositler yeni duruma kolaylıkla uyum sağlıyorlardı!

Hepsi bu da değil. Bir başka deneyde de bir grup fare bir, iki gün boyunca yoğun bir akrobasi antrenmanına tabi tutuldu. Diğer grubun ise rutininde değişiklik olmadı.
Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!