Faik GÜRSES / İstanbul DHA
Oluşturulma Tarihi: Mart 17, 2015 12:07
Altı kişilik Soner ailesinin Beşiktaş - Liverpool maçını izlemek için İstanbul'un bir semtinden bir semtine yaptıkları yolculuk tam 13.5 saat sürdü...
Ziya Soner, Beşiktaş Divan Üyesi ve fanatik derecede bir Beşiktaşlı. Aile fertleri de baba Ziya'dan farklı değil. Torun Ali Baran dedesini Olimpiyat Stadı'nda oynanacak Beşiktaş-Liverpool maçına gitmek üzere ikna etti. Hatta başının etini yedi.
26 Şubat günü sabah erkenden kalkan Ali Baran, yüzünü, gözünü siyah beyaza boyadı, formasını giyip dede Ziya'nın başına üşüştü. "Hadi dede çıkalım... Hadi dede çıkalım." Ziya Soner, öğleden sonrayı zor etti. Saat 17.00'de Etiler-Ulusta'ki evlerinden çıktılar. Yol çok kalabalık olduğu için Ziya Soner, oğlu Sinan Soner, eşi Nilgün Soner, kızı Deniz Soner, gelin Elif ve Torun Ali Baran arabaya yerleşip Olimpiyat Stadı'nın yolunu tuttular.
Metro tavsiye edildiği için araçlarını Şişhane'ye bırakıp yeni bir gidiş güzergahı çizdiler... Gidiş 3 saat sürdü. Şimdi bundan sonrasını Ziya Soner nasıl anlatıyor bakın.
"Binbir güçlükle Metroyla bindik. İndiğimizde zorlu bir çıkış tüneli bizi bekliyordu. Zira uzunca bir merdiven tırmanışından sonra bir yere çıktık. Hani Metin Akpınar-Zeki Alasya'nın oynadığı, "Bu adamlar nereye bakıyor filmi var ya, işte o misal. Uzakta bir yerde ışık huzmesi gördük. Belli ki stat orasıydı. Yürüme mesafesi ile yaklaşık 1-2 kilometre. Ama asıl sorun karanlık yoldu.
1-Metro-Stat arası kör karanlık diyeceğimiz bir yer. Tek bir ışık yok. Çamur deryası içine batıp çıkıyorsunuz.
2-Metronun yürüyen merdivenlerinin büyük bölümü çalışmıyor. Biraz yaşınız geçkinse basamakları çıkarken tıkanıp kalabilirsiniz.
3-Stat içi güvenlik görevlileri, numaralı koltukları göstermekten acizler. Keza yer göstericilerde hiçbir şey bilmiyor. Bu konuda görevli personelin eğitilmesi şart.
4-Stadın turnikeleri boşalırken açılmadığı için, binlerce insan yine döner turnikelerden çıkıyor ve haliyle yığılma ve zaman kaybına neden oluyor.
5-Metro dönüşü ya bedelsiz olmalı, ya da kulüpten tarafından önceden Belediye'ye yatırılmalı ve böylelikle trene binmek isteyenlere kolaylık sağlanmalı. Böyle olmadığı için vagonların doluluğunu tarif edemiyorum. Bir sürü insan, birbirini iterek çağdışı bir manzara ile karşı karşıya yaratıyor.
6-Metro sık aralıklarla gelmesine rağmen, makas sorunu yüzünden istasyon aralarında dakikalarca bekliyor ve tıkanma oradan itibaren başlıyor. Klima ve havalandırma hiç yok. Metro yolda durduğu zaman görülen manzara şudur: Arkanızda sular akan bir duvar, baktığınız zaman 50 santim ötenizde yine sular akan bir duvar.
7-Seyyar satıcılara çeki düzen verilmesi mutlaka gerekiyor. Zifiri karanlık olan yerde af buyurun ne ararsan var!!.
8-Tribün aralarına sağlık personelinin yerleştirilmesi şart. Bu kadar kalabalığın içinde kalp krizi geçirdiğiniz anda, bırakın stadı terk etmeyi, ambulansa yetişmeniz bile imkansız. Oracıkta ölüp gidebilirsiniz!
9-Ambulansın çağrılması hepimizce bilen bir taraftar tezahüratı ile mümkün. Eğer Beşiktaş kritik bir akındaysa, seyirci bağıramaz, ambulans da gelmez. Bu durumda ne olacak? Bu sefer rakibin, Beşiktaş'ın üstüne gelmesini bekleyeceksiniz, o zaman şiddetli bir ıslık sesiyle ambulansın çağırılması güme gider.
10-Dönüş çilesi bir felaket vagon içindeki doluluk nedeniyle inmek zorunda kaldık. En yakın Hastanede müdahale edildi. Gerekçe oksijen tükenmesi. Hastanede Kardiyoloji bölümü olmadığı için Florence Nightingale Hastanesi'ne nakil oldum. Benle birlikte birkaç kaç taraftarında bu yüzden hastanelere akın ettiğini öğrendim.
11-Bütün bunlar müşahede altında tutulmam nedeniyle 06.00'ya kadar sürdü. Eve girdiğimizde sabah 06.30'du. Torunum Ali o gün okula gitmedi. 7 saat süren dönüş yolculuğumuz Beşiktaş'ın tur atlamasıyla mutlu, ancak zalim bir seyahate döndü..
12-Perşembe maç var. Bir daha Olimpiyat Stadı'na gidersem... Büyük konuşmayayım ama, benim sonum olur, ama Beşiktaş'ın olmasın...