Güncelleme Tarihi:
TFF 1. Lig’de zor günler yaşayıp maddi sorunları aşmayı başaran Yeni Malatyaspor, ikinci devreye Antalya’da hazırlandı.
Sarı siyahlı ekibin yeni teknik direktörü Yılmaz Vural, göreve gelir gelmez ayağının tozuyla Misli TV mikrofonlarına önemli açıklamalar yaptı.
İşte Yılmaz Hoca’nın sözlerinden satırbaşları…
“BENİ BEN YAPAN MALATYA’YA PIRIL PIRIL GENÇLERİN ARASINA GELDİM”
* Yeni bir meydan okuma yaptınız Yeni Malatyaspor’la… Öncelikli hedefleriniz nelerdir?
Yılmaz Vural: 1986 yılında, bana 32-33 yaşlarındayken teknik direktör olma fırsatı veren takım… O dönemler deneyimli hocaların olduğu, yeni isimlerin gelebilmesi için kurslar açılması adına onların müsaadesinin alındığı dönemlerdi. Benim Almanya’ya gitme nedenim de oydu. Türkiye’de antrenörlük kursu açılmıyordu. Federasyon bunun Almanya’da olduğunu söylemişti. Türkiye’ye döndükten sonra Özkan hocamın yanında yardımcı oldum. 10 maç kala hocam ayrılmak durumunda kaldı. Kalan 10 maçın 8’ini kazanıp, 1’inde berabere kalıp 20 takımlı ligde düşme potasından çıkıp Türkiye 5 veya 6.’sı olduk averajla… İkinci senesi beni teknik direktör yaptılar ve o takım Türkiye 3.’sü oldu. Böyle bir takımdan teklif gelince kabul ettim tabii ki… Ama kolay değil, buradan çıkmak… En az 10 maç kazanmak lazım, şu ana dek 2-3 maç kazanılmış. Aynı oyuncularla farklı bir hedefle başka bir şey yapmak durumundayız. Bunu yapmak mümkün mü, liglere yabancı değiliz. Takımın potansiyeli bir şey yapar diye gördük. Yaş ortalamamız 23… Pırıl pırıl çok yetenekli gençlerimiz var burada...
“YEREL YÖNETİMLERİMİZİN KATKISIYLA EKONOMİK SORUNLAR ÇÖZÜLDÜ”
* Yeni Malatya’da şu ana kadar yaşanan problemleri nasıl aşmayı planlıyorsunuz hocam?
Yılmaz Vural: Ekibimle uzun uzun düşündük. Sağ olsun kulübümüzün başkanı Ahmet Yaman Bey ile de görüştük. Kulüpte malum her kulüpteki gibi ekonomik sıkıntılar var. Ama Malatya diğer şehirlerden daha farklı şekilde; Sayın Vali, Sayın Belediye Başkanı ve ilçe belediye başkanları, milletvekilleri, kulüp yetkilileri bir araya gelip bu tekliften sonra taşın altına ellerini sokmayı söylediler. Her dediklerini de yaptılar. Şu anda federasyonda 16 oyuncumuzla ilgili dosyalar kapatıldı. Şikayet eden etmeyen tüm arkadaşlarımızın alacakları ödendi ve ekonomik kriz, yerel yönetimin katılımıyla aşıldı. Onlara buradan çok teşekkür ediyorum. Gidince bizzat kendilerini ziyaret edeceğim.
“MALATYALILAR BENİ UNUTMAMIŞ, BEN DE ONLARI HİÇ UNUTMADIM”
* Yeni Malatyaspor taraftarlarına buradan bir çağrınız var mı?
Yılmaz Vural: Türkiye’de genel yapı itibariyle taraftar, eğer skor olarak başarı varsa oluyor. Yoksa 500-1000 kişiye oynuyorsunuz. Koskoca 28 bin kişilik bir stadyum bomboş… Onların başındaki kardeşlerimiz; Ender, Murat… Hepsiyle konuştuk bana hoş geldin diye aradıklarında… “500 bin kişiye bu top oynanmaz, gelin” dedim. Şimdi bana söz verdiler. “Hocam 28 bin kişi oradayız. Sen geldin, hepimiz orada olmak istiyoruz” dediler… Tabii ki bunlar beni duygulandırıyor. Çünkü her bir Malatyalı, geçmişte olanlardan ötürü beni unutmamışlar. Ben de onları unutmadım. 37 sene dile kolay… Gördükleri her yerde samimi şekilde aynı sıcaklıkta bana sarılan insanlar hepsi… Yardıma ihtiyacı olan bir camia, zamanında o bize yardım etmiş… Biz de, “Orada oluruz sayın başkanım” dedik ve geldik.
“TFF’DEN RİCAM PUAN SİLME CEZALARININ SEZON SONUNA BIRAKILMASI”
* Hocam ligde puan silme cezaları oldu. Bu konuda neler söylersiniz?
Yılmaz Vural: Son bir 4 takım, Denizli, biz, Altay bir de Erzurum ve yukarıdan da Kayserispor’un puanları silinmiş… Nedeni de işte ödeme sıkıntısından olsa gerek… Maalesef geçmiş yönetimler, gelecek yönetimleri böyle sıkıntıya sokacak miraslarla kulüpleri devrediyor. Hiçbir suçu kabahati olmayan bir grup bu cezayı çekiyor. Benim burada TFF’den bir ricam var. Tüm takımlar buna itiraz ettik, puan silme olayının sezon sonuna ertelenmesini rica ettik. O zamana kadar eksikler tamamlanmazsa bu cezalar hayata geçsin. Yoksa çok can yakar. Büyük bir emek var. Keçiören’i yenmişiz mesela, çok güçlü bir takım… O puan sıfıra dönüyor. Çok adil bulmuyorum bunu. Bilmem söylersem kulak asacaklar mı, sonuçta bir kural da var ortada… Ama önemli bir durum. Bakın bu takım küme düşerse; bir Bursaspor, bir Eskişehirspor ne hâle geldiyse o hâle gelir. Çok ciddi bir borcun 2. Lig’de kapatılması mümkün olmaz. Kimse de talip olmaz. Yani Malatyaspor ikinci kez profesyonel futbolun dışına çıkar. Böyle önemli bir şehrimiz bundan yoksun kalır. Biraz olayı böyle sosyal anlamda düşünebilirsek, sanırım başka bir çözüm yolu bulabiliriz.
“TÜRKİYE’DE BEN YERİ GELDİ 3, YERİ GELDİ 10 GÜNDE TAKIMDAN AYRILDIM”
* Gelecekte Yeni Malatyaspor ile uzun soluklu bir çalışma yapmak ister misiniz?
Yılmaz Vural: Bizim ülkede uzun soluklu bir proje yok… Ülke yönetiminden kulüp ve şehir yönetimine, hiçbir şeyde uzun projeler yapamıyorsunuz. Sürekli orada olmanız gerekir uzun proje için… Futbol tamamen sonuca dayalı… Bir kulüpten 3 ya da 10 günde ayrıldığım oldu. Maalesef yönetme mantığımızda sportif bir olay yok. Buna örnek takımlar var. Sivasspor, Ümraniyespor… Bakıyorum mesela antrenörlerini değiştirme lafı bile geçmiyor. Kendilerini tebrik ediyorum. Sivasspor mesela 14 puanla düşme potasında, Ümraniyespor hemen hemen en altta… Antrenörleri devam ediyor. Yönetim yapılarını bildiğim için hocaları bırakmadan, kendileri onu bırakmaz. Bu olay, ortak olmak olayıdır. Çok hoca değiştiren takımların çok başarılı olduğunu hiç görmedim.
“GENÇ KARDEŞLERİMİZ BUGÜN FUTBOLU BIRAKIP YARIN ANTRENÖR OLUYORLAR”
* Hocam çok sayıda takım çalıştırdınız kariyeriniz boyunca, bunu neye bağlıyorsunuz?
Yılmaz Vural: Türkiye’deki futbolda istikrar diye bir durum yok. Bugüne kadar 30 farklı takımda çalıştım. Dokuzuncu kez birkaç kez sözleşme yaptığım takımdan biri oldu Malatyaspor… 38. yaptığım sözleşme… Bunu ben mi istiyorum? Hayır. Antrenör mesleği şu anda yerlerde sürünüyor. Anlaşmasından, şartlarından, yönetici arkadaşlarımızın müdahalesinden tutun da o kadar zavallı meslek hâline geldi ki… Yıllarını mesleğe vermiş hocalarımız şu anda çalışmıyorlar… Genç kardeşlerimiz bugün futbolu bırakıp yarın antrenör oluyorlar. Bu sonuç antrenörlüğüdür. O takıma bir şey katmak, yoktan var edip oyuncu çıkarmak, getirdiği ekonomik veriyi buraya kazandırmak… Kulübün her şeyine bir katkıda bulunabilmek… Bu vahiyle gelecek bir konu değil. Eğitime bu kadar değer vermeyen ülke olamaz. Eğitilmiş insan istemiyoruz maalesef…
“TÜRKİYE’DE 20.000 ANTRENÖR VAR AMA A MİLLİ TAKIM HOCASI YABANCI”
* A Milli Takım Stefan Kuntz yönetiminde ilerliyor. Bu konuda neler söyleyeceksiniz?
Yılmaz Vural: Türkiye Futbol Federasyonu’nu bu konuda eleştiriyorum. 20.000 tane lisanslı antrenörün olduğu ülkede A Milli Takım yabancı arkadaşımıza emanet ediliyor. Arkadaşımız A Milli Takım’ı yönetmeye çabalıyor ve hiçbir uluslararası başarısı, kariyeri olmadan bunu yapıyor. Ona bile eş değerde görülmüyorsunuz… Federasyon’a ikinci bir soru… Bu antrenörleri ben mi eğitiyorum? Sizler eğitiyorsunuz beğenmediğiniz antrenörleri… Demek ki sizin eğitim anlayışınız uluslararası alanda başarı getirmeyecek bir eğitim anlayışı… Bu çıkar ortaya… O zaman bir kendinizi sorgulayın biz ne yapıyoruz diye… İnsanlara bir şey verdiniz mi alamıyorsunuz?
“FENERBAHÇE TAM ANLAMIYLA BİR ANTRENÖR TAKIMI OLMUŞ DURUMDA…”
* Türkiye Ligi’nde sizin şampiyonluk adayınız var mı?
Yılmaz Vural: Bütün maçlara gidiyorum, canlı izliyorum. Fenerbahçe takımı hepsinden daha göze hoş gelen, hepsinden daha tempolu, hepsinden daha fazla takım oyunu uygulayan bir yapıda… Puan kaybediyor, kazanıyor o başka… Bir de en büyük farkları; antrenör takımı olmuşlar. Antrenör kendi felsefesini oyuncularına dikte etmiş. Bir sürü değişimle bu oyuncuları hazırlayabiliyor. 11 kişi üzerinde durmuyor, bütün takım katılıyor. Çok dominant bir antrenör duruşu var. Bırakın futbolcu grubunu, yönetimi ve taraftarı da yönlendiriyor. Oyuncu kapasitesi, oyuncu geçmişi ve kalitesi olarak bakarsanız da Galatasaray hepsinin önünde… Beşiktaş da buna yetişmeye çabalıyor. Sezon başlarken adayımız Beşiktaş’tı. Şenol Hoca ile beraber oluyoruz ve can ciğer arkadaşım. Çok heyecanlı ve istekli… Çok iyi tespitleri var. İnşallah onlar hayata geçerse Beşiktaş yarışın içinde var. Trabzonspor da kesinlikle takımdaki değişimlere rağmen yarışın içinde… Hoca oyuncu ilişkilerinde bir farklılık oldu. Ben Trabzon’un da kopacağını düşünmüyorum. Anadolu takımlarımız ya da Başakşehir’i de hesaba katmıyoruz. Adana Demirspor takımı mükemmel ilerliyor mesela… Dört büyük takımın doğal olarak şampiyonluk hedefi var. Şöyle güzel bir lig oluyor. En azından yarışta bir takım alıp gidecek durumda değil. Bu da şüphesiz lige bir heyecan getirecek.
“TEKNOLOJİ DE DEVREYE GİRSE KARARI HEP İNSAN VERİYOR”
* Türk futbolunda VAR ve hakem konuları yine gündemde… Sizce bu konular neden çözülemiyor?
Yılmaz Vural: Bu tamamen insan kalitesiyle ilgili… Teknolojiyi de insan kullanıyor. Tespiti insan yapıyor. Bu insan kalitesi artmazsa bu iş olmaz. Yine hakem tartışıyoruz dönüp dolaşıp… Her şeye rağmen hata yapılıyorsa sistemle ilgisi yok, insanla ilgili… İnsana da nasıl karakter aşılayacaksınız? Çok zor… Allah yönetenlere sabır versin… Her şeyi deniyorlar ama hata sayısı yine de artıyor. Bu çok üzücü bir durum… Hak hukuk adalet ve taraflı durumlar devam ediyor.
“TÜRKİYE’DEKİ SİSTEM İNSANLARI HATA YAPMAK ZORUNDA BIRAKIYOR”
* Türk futbolunda yaşanan sorunların üstesinden nasıl gelinebilir?
Yılmaz Vural: Türkiye’de yanlış yapmayan insan var mı? Futbolcumuz da yapıyor, biz de yapıyoruz. Çünkü sistem bize yanlış yaptırıyor. Türkiye’de profesyonel futbol denilen şey yok. Amatör futbol var aşağıdan yukarıya kadar… Bu sistemi nasıl oturtacağız? Sayın Spor Bakanıma, Sayın Federasyon Başkanıma, Sayın kulüplere söyleyeyim… Büyük kulüplerimize tavsiyem var. Büyük kulübüz diyorsanız, sizler 100 küsur seneyi tamamladınız. İstanbul o zaman bomboştu. Size kim vermezdi, 300-400 dönüm saha alsaydınız da; 14-15 futbol sahası yapıp buradan ben kendim üreteyim deseydiniz keşke… İnsanın böyle bir vizyonu olmaz mı ya? Fenerbahçe’nin Dereağzı ve Fikirtepe’de küçük bir yer var. Galatasaray’da altyapının bir üçgen sahası var. Beşiktaş’ın desen Fulya’da bir halı sahası var… Siz nasıl büyüğüz diyorsunuz? Buradan bir Ardamız çıktı, çocuğu herkes sahipleniyor. Gençlerbirliği altyapısından çıkmış, Fenerbahçe onu parasını verip almış, biraz parlatmış… Sonra da yabancı kardeşlerimiz geliyor. Onları da ikiye bölüyoruz para zamanı geliyor ödemiyoruz. FIFA’ya veriyorlar sonra… Sen oynayan grubu; sahadaki antrenör ve oyuncuyu suçlu görüyorsun. Bunlar yetersiz diyorsun. Bu idari başarısızlığın göstergesidir. Ben bu kadar süre çalışıp hiçbir takımdan bana vadettiklerini almadım. Olacak iş mi? Biri verir bari… Onlar da kasıtlı yapmıyor, gelir yok. Hep taşıma… Bunu bir sürü kendi düzenine sokamadık, sokamazsan da hiçbir şey olmaz. Bu işteki en önemli aktör oyuncudur. Bizler endirekt varız işin içerisinde… Onları rahatlayacak imkanları sunmamız gerekiyor. Kafası sahada futbol düşünen adam olarak bulunması gerekiyor yalnızca futbolcuların…
“RONALDO DOĞRU YAPTI, O TEKLİF UZAYDAN GELSE GİDİLİR”
* Hocam, Cristiano Ronaldo’nun Suudi Arabistan’a transferiyle ilgili ne düşünüyorsunuz?
Yılmaz Vural: Adam en doğrusunu yaptı abi… Ömür boyu oynanmıyor ki bu iş ya… 500 milyar… Öyle miydi? Yanlış söylemeyeyim. Bu para nerede var? Gidecek tabii ki… Uzayda olsa oraya gidilir. Adam dert oldu bize… Adam parayı bulmuş biz üzülüyoruz vah vah Arabistan’a gitti diye… Varsa öyle bir teklif hemen hep beraber gidelim.
“MESSI ADINI EFSANELERİN ARASINA YAZDIRDI”
* Messi’nin Dünya Kupası performansıyla ilgili neler düşünüyorsunuz?
Yılmaz Vural: Bana ne ya… Ben bakıyorum kendi işime… Ah ne kadar üzülürdük çocuk kazanamasaydı… Kariyerine katamadı diye… Müthiş bir oyuncu ama Messi… Maradona’yı Pele’yi çok izledik. Olması gereken buydu. Şimdi bir Messi efsane oldu tamamen… Örnek gösterirken oyunculara hep idoller var. Bir idol daha oluşması futbol adına önemlidir. Tebrik ediyorum kendisini…