Güncelleme Tarihi:
Fikret Ören, Yüksekova'da 11 çocuklu bir ailenin ferdi olarak doğdu. Bir yandan çobanlık yapıp bir yandan okula giderken 11 yaşında, ilçedeki jandarma taburunun içindeki küçük pistte, askerlerden Alp disipleniyle kaymayı öğrendi. Eğlence olsun diye tahta kayaklarla dağlarda kayarken Yılmaz Erdoğan'ın o dönemin İl Gençlik Müdürü olan babası Nazım Erdoğan elinden tuttu; 15 günlük temel eğitim kayak kampına kaydoldu. Yılmaz ve Mustafa Erdoğan kardeşlerle aynı ekipte çalıştı. Fiziği, güç ve dayanıklılığa dayalı bir kuzey disiplini olan kayaklı koşuya daha uygun bulundu ve branşını değiştirdi. Nitekim, ilk şampiyonluğunu iki yıl sonra Bitlis'te düzenlenen Güneydoğu Yarışları'nda kazandı ve Milli Takım'a çağrıldı. Bu sayede hayatında ilk kez Yüksekova'dan dışarı çıktı:
"İstanbul ve Bursa gibi başka illeri gördüm. Uludağ'a gitmek hayalimdi. Oradaki otelleri ve imkanları görünce dünyam değişti" diye anlatıyor o günleri. Ancak bu daha başlangıçtı. Ören, kayak camiasında 'Eco' adıyla tanındı; Balkan Şampiyonaları'na katıldı, 1988'de Kanada'daki Kış Olimpiyatları'nda Türkiye'yi temsil etti.
Ancak, Ören'in aklı memleketindeydi. Milli Takım sayesinde kazandığı harcırahlarla kayaklı koşu malzemeleri alarak Yüksekova'ya döndü. Etraf şüpheyle yaklaştığından işe ailesinden başladı; yeğenlerine kayaklı koşu öğretti. Bir yandan yarışmalara katılırken bir yandan da sayısı giderek artan öğrencilerini çalıştırdı. 1998'de Kayak Federasyonu'ndan antrenörlük belgesini aldı. Yetiştirdiği sporcu sayısı 100'ü buldu. Ancak bu hiç de kolay değildi. "Yüksekova'nın dağları kayaklı koşu için çok müsait. Uludağ'da bu kadar uygun alan bulamazsınız. Ama antrenman yapabileceğimiz ne bir pist ne de malzeme vardı. Düzlükleri hep kendi kendime hedikle ezerek piste dönüştürüyordum. Neredeyse tüm gün pisti kendim oluşturduktan sonra ertesi gün gençlerle antrenman yapabiliyorduk" diyor. 2004'te yarışmayı bıraktı ve kendini tümüyle eğitime adadı. Milli Takım antrenörlüğü yaptı. Tüm gelirini malzeme almaya ve gençleri spora teşvik etmeye harcadı.
YÜKSEKOVA BİR OLİMPİYAT KÖYÜ OLABİLİRDİ
En son, Milli Takım antrenörü olarak 2010'da Vancouver'da yapılan Kış Olimpiyatları'na katıldı ancak Yüksekova'daki gençlerle yeteri kadar ilgilenemediğini düşünerek bu görevi bıraktı: "Burası benim için çok önemli. Yüksekova'da iyi eğitimli insanlar olsa, terör olayları olmazdı. Çok sıkıntılar yaşadık, sahipsiz kaldık. Bölge zenginleri büyükşehirlere yatırım yaptı. Halbuki buraya spor tesisleri kursalardı her şey farklı olabilir; Yüksekova'dan bir Olimpiyat Köyü bile çıkardı. Eskiden aileler gelirleri elvermediğinden çocukların spor yapmasını istemiyordu. Ama kayaklı koşucuların başarılarıyla her şey değişti. Okula gidiyorlar, üniversite ve sonrasında öğretmenlik hayali kuruyorlar. Milli sporcu harcıyla ailelerini geçindiriyorlar. Artık bir gelecekleri var. Sponsorlukların desteği de bu anlamda çok önemli. Sayelerinde sporcu olmak isteyenlerin sayısı hızla artıyor."
YERİMİZİ HABER VERİYORUZ ÖNLEM ALINIYOR
Fikret Ören'in şu anda çok sayıda öğrencisi var... Bunların 10'u milli sporcu. Her gün, Yüksekova-Dağlıca arasındaki tepelerde antrenman yapıyorlar. Ören, sponsorluk sayesinde sahip olabildiği kar motoruyla artık çok daha kısa sürede pisti hazırlıyor. Kışın -34 derecede bile saatlerce çalışıyorlar. Güvenlikle ilgili bir endişeleri olmadığını söylüyor: "Nerede antrenman yapacağımızı polis ve kaymakamlığa haber veriyoruz. Önlem alınıyor. Şimdiye kadar hiçbir terslikle karşılaşmadık. Olaylar olduğunda zaten çocukları dışarı çıkarmıyorum. Yazın da Şemdinli yolu üzerindeki bir pistte tekerlekli kayaklarla çalışıyoruz. Her yere kamera yerleştirildiği için rahatız. Herkes bu yörede çalıştığımızı biliyor ve sıkıntı olmuyor. Bazen hafta sonları çocukları askeri taburun içine götürüp kaydırıyorum; askerler de onları görünce çok memnun oluyor. Benim kafamda sadece daha iyi sporcu çıkarma ve göğsümüzde ay yıldızlı bayrakla ülkemizi temsil etme düşüncesi var."
Elit bir hayat hedefliyorum
ROJBİN ÖREN (19) 2011 BALKAN ŞAMPİYONU
Altı çocuklı bir ailenin ilk kız çocuğuyum. Ailemde erkekler kayak sporu yaptığı için ben de ilgi duydum. Amcam Fikret Ören'in teşvikiyle başladım. Burada şort giyilmez, erkeklerle konuşulmazdı ama ailem beni destekledi. 7. sınıftayken kayaklı koşu takımına girdim. İlk yılımda Milli Takım'a seçildim ve iyi dereceler aldım. Maddi ve manevi çok destek gelince beni eleştirenlerin kendileri de spora başladı! Burada kayak pistleri iyi olmadığından antrenman için yurtdışına gidiyorduk. Oradaki hayatı ve insanları gördükten sonra nasıl elit yaşandığını anladım. Ailemle bu yaşamı kendime hedef edindim. Bundan sonra kayalıkoşu antremanlığı üstüne uzmanlaşıp Yüksekova'ya dönmek ve kadın sporcular yetiştirmek istiyorum.
Dünya Yüksekova'dan ibaret zannediyordum
EBRU ÖREN (18) 2011 TÜRKİYE ŞAMPİYONU
Ablam Rojbin'i her gün antremana giderken görüp ondan esinlendim. Benden kuzenim, kuzenimden komşum etkilendi! İlk gittiğim yabancı ülke Avusturya'ydı ama gördükten sonra hayal kırıklığına uğradım; Yüksekova daha güzel. Bu yıl üniversiteye hazırlanıyorum. Eskiden okulda sürekli kavga ederdim, hocalara karşı çıkardım. Kötü arkadaş çevrem vardı. Hiçbir şeyle ilgili bir umudum yoktu. Dünyanın Yüksekova'dan ibaret olduğunu zannediyordum. Kayak sayesinde artık her şehirde bir arkadaşım var.
Ailemin geçimi bendi
SAVAŞ ATEŞ (17) 2012 TÜRKİYE ŞAMPİYONU
Kayağa abimden heveslenerek başladım. Dört yıldır yapıyorum. Burada yaşamak bazen çok zor oluyor... Olaylar çıkıyor, antrenmana gidemiyor ve eve kapanıyoruz. Evle okul arasında beş-altı olay bölgesi olabiliyor. Benim arkadaşlarım sadece sporcular olduğundan öyle olaylara hiç karışmıyorum. Programım belli; sabah antrenman, öğleden sonra okul. Spor yapmasaydım aileme bakmak için İstanbul'a çalışmaya gidecektim. Şu an 13 kardeşim, anne ve babamın geçimini abimle ben sağlıyoruz. Liseden mezun olduktan sonra üniversiteye gitmeyi hedefliyorum.
GELECEĞE KOŞUYORLAR
Yüksekova'daki kayaklı koşucuların ilk sponsoru Turkcell oldu. 14 başarılı sporcuya, Turkcell'in 2009'dan beri sürdürdüğü ‘Geleceğe Koşanlar’ projesi kapsamında malzeme desteği ve maddi yardım yapılıyor. Turkcell Kurumsal İletişim ve İlişkilerden Sorumlu Genel Müdür Yardımcısı Koray Öztürkler, sporcularla gurur duyduklarını söylüyor: “Proje kapsamında yer alan kayaklı koşu bizim için çok özel bir branş. Özellikle mukavemet kayağındaki genç sporcularımızın azim ve performansını memnuniyetle izliyoruz. Önümüzdeki dönemde kayak sporuna ilginin daha da artacağına ve gençlerimizin daha başarılı sonuçlara imza atacağına inanıyoruz.”
----- r.altı ------
Savaş Ateş, Dilek Düzce, Orhan Ören, Rabia Önver, Rojbin Ören, Erkan Orhan, Siti Ören, Mesut Aslan ve Ebru Ören.