Güncelleme Tarihi:
2021 yılının yaz transfer döneminde Altınordu’dan Hollanda Eredivisie takımlarından Fortuna Sittard'a transfer olan ve şu an Polonya 2.Lig ekiplerinden Podbeskidzie Bielsko-Biala forması giyen Yiğit Emre Çeltik, Türk futbolundaki altyapı sistemi, transfer konuları, geleceğe yönelik hedefleriyle ilgili açıklamalarda bulundu.
Altınordu, Çağlar Söyüncü'nün 2016'da Freiburg'a transferinden sonra birçok yıldız adayı genci Türk ve dünya futboluna kazandırmaya devam etti. Avrupa’ya giden oyunculardan birisi olarak “özkaynak modeli” ile ilgili neler söylemek istersin?
Altınordu özkaynak sisteminde bize saha içinde ve dışında birçok şeyi öğretiyorlar. İyi birey, iyi vatandaş ve iyi futbolcu olmayı öğretiyorlar. Bizim için iyi futbolcu olmak sonlarda geliyor. Öncelikle bize iyi insanı ve iyi bireyi kazandırıyorlar. Altınordu’da görev aldığım 9 sene boyunca sadece futbol değil ders konusunda da bilgi veriyorlardı. Günümüzde futbol için İngilizce çok önemli olduğu için bu dile önem veriyorlardı. Onun dışında psikoloji dersleri de alıyorduk. Diyetisyenimiz bizlere ne yiyip içeceğimizi söyleyip, her ay yağ oranlarımızı kontrol ediyordu. Futbolu oyundan ziyade meslek olarak edinmiştik. Küçük yaşlardan itibaren Avrupa’daki üst düzey sisteme hazırlıyorlardı. Bunun faydasını Avrupa’ya transfer olduğumda gördüm. Mesela İngilizce konusunda hiç zorluk yaşamadım. Avrupa’daki kural, disiplin, antrenman işleyişi Altınordu’dakiyle aynı.
“BAYERN MÜNİH TRANSFER ETMEK İSTEDİ, BAŞKAN GÖNDERMEDİ”
2019 yaz döneminde Altınordu’yla 3 yıllık profesyonel sözleşme imzalayıp, o dönemlerde bir süre Alman ekibi Bayern Münih'in altyapı takımıyla antrenmana çıkma deneyimi yaşamıştın. Bu deneyimde edindiğin izlenimlerini paylaşır mısın?
15 yaşındayken Almanya’ya Bayern Münih’le hazırlık maçı yapmaya gitmiştik. Oradaki maçta iyi bir oyun sergilemiştim. 1 ay sonra Bayern Münih’ten telefon geldi ve beni transfer etmek istediler. Başkanımız onlara beni satmayı düşünmediğini söylemiş. Bayern Münih yetkilileri, “o zaman 1 hafta antrenmanlarımıza katılsın, görelim” demiş. Birgün antrenman çıkışı altyapı koordinatörümüz Halit Eroğlu, “Hafta sonu Almanya’ya gideceğiz. Bayern Münih seni istiyor. Antrenman kamplarına katılacaksın” dedi. 4 günü Bayern Münih’in tesislerinde olmak üzere toplam 1 hafta Almanya’da kalmıştım. Münih’in antrenman sistemi çok iyiydi. Üç farklı yaş grubuyla antrenmana çıkmıştım. Orada çabukluk, kuvvet ve hız testleri yapıldı. Orada bireysel oyundan ziyade takımı oyunu vardı. Herkes lokomotif gibi çalışıyordu.
Altınordu Başkanı Seyit Mehmet Özkan, Avrupa'da 2 bine yakın Brezilyalı, 800'e yakın Sırp oyuncunun forma giydiğini, Türk futbolcu sayısının ise bir elin parmaklarını geçmediğini söylemişti. Kulüplerin altyapıdan oyuncu çıkarma konusundaki performansını nasıl değerlendiriyorsun?
Genç nüfusumuzun çok olduğu ülkemizde oyuncu çıkmamasının nedeni altyapı işleyişini iyi kuramamak ve temeli iyi atmamaktan kaynaklanıyor. Böylesine bir coğrafyada Van’dan, İzmir’den, Hatay’dan, Rize’den de oyuncu bulabiliriz. Bence öncelikle altyapıların ve sahaların olması gerekiyor. Mesela Hollanda’da oynadığım dönem köy takımlarının sahası bile Süper Lig ve 1.Lig’deki sahalarla neredeyse aynıydı ve güzeldi. Herkesin kullanacağı şekilde her yere saha yapıyorlardı. Türk futbolunun mantalitesi hala Avrupa’daki gibi değil. Çünkü onların bir işleyişi ve oyun planı var. Bence Türkiye’de hala bunu edinemedik. En kısa zamanda bunu çözersek ülkemizden çok daha iyi oyuncular çıkar.
“DÜNYADA 60 FUTBOLCU ARASINA GİRMEK BENİM İÇİN GURUR VERİCİYDİ”
2020 yılında The Guardian gazetesi, 2003 doğumlu oyuncular arasından belirlediği dünya futbolundaki en yetenekli 60 genç futbolcuyu açıklamış, şimdilerde Westerlo forması giyen Ravil Tagir ile listeye girmeyi başarmıştınız. Duygularını anlatır mısın?
Haberi ilk gördüğümde antrenmandan çıkmıştım. Çok mutlu oldum ve çok şaşırmıştım. Çünkü Altınordu A takımında o dönem çok fazla oynamıyordum. Galiba beni milli takımdayken gördüler. O dönem milli takım süreci benim için çok iyi geçmişti. Amerika ve Ukrayna’daki turnuvalarda çok iyi oynamıştım. Dünyada 60 futbolcu arasına girmek benim için gurur vericiydi. Ama sürekli o haberle yaşamadım ve haberi hemen unuttum. Çünkü futbolda “dün” diye bir şey yoktur. Her zaman devam etmek zorundasın. Kendimi geliştirmeye baktım. O haber beni sadece motive eden bir güç oldu. O haberin altını doldurmak için şu anda çok çalışıyorum.
The Guardian gazetesi, seninle alakalı “Eden Hazard'a benzer bir tarzda oynuyor ve yeteneklerini sergileme şansı bulacak gibi görünüyor” diye görüşlerde bulunmuştu. Kariyer hedeflerinle ilgili neler söylemek istersin?
Küçüklüğümden beri Eden Hazard’ı izliyorum ve oyunumu ona benzetiyorum. Onun topla driplingini, vücudunu rakibinin önüne atışını, aniden küçük alanlarda hızlanmasını örnek alıyorum. Başkanımızla konuştuğumda Hazard’ı izlemem konusunda tavsiyelerde bulunuyordu. Şu an Hazard kötü bir formda olabilir ama son yıllara baktığımızda bana göre atak oyuncuları içinde ilk 5’te yer alıyor. Öncelikle Polonya’daki takımım Podbeskidzie’de iyi bir oyun sergileyip üst lige çıkmak istiyoruz. Sezon sonu takımımızı üst lige çıkartarak katkı sağlamak istiyorum. Ondan sonra hedefimde İspanya Ligi’nde oynamak var. Kendimi İspanya’daki futbol tarzına ve kültürüne daha yakın görüyorum. Premier Lig gibi fiziksel özelliklerden ziyade topla oynamayı seven, teknik oyuncuları barındırıyor. Daha çok topla teknik kapasite gerektiren bir lig. Herkes kariyer planlamasında direk Barcelona’yı ister. Ama benim planlamamda Real Sociedad, Sevilla, Celta Vigo gibi takımlarda kendimi kanıtlayıp sonrasında daha büyük takımlara gitmek var. Oyun anlayışı ve stili olarak Sevilla’yı beğeniyorum. Olabildiğince kariyerimi Avrupa’daki üst liglerde sürdürmek istiyorum.
Fortuna Sittard’dan Podbeskidzie Bielsko-Biala’ya transfer olacağın dönem milli futbolcularımız Burak Yılmaz ve Oğuzhan Özyakup Hollanda ekibine dahil olmuştu. Ayrılmadan önce kendileriyle görüştün mü?
O dönem Burak Yılmaz’ın Fortuna Sittard’a geleceğine dair haberleri duymuştum. Açıkçası Burak abiyle oynamak isterdim. Çünkü ondan alacağım tecrübe ve bilgilerin olduğuna inanıyordum. Ben Podbeskidzie Bielsko-Biala’ya satın alma opsiyonlu gitmiştim. Kulüp beni 6 aydan sonra hemen transfer etmek istedi. Ben Polonya’daki takımıma imza attıktan bir iki gün sonra da Burak Yılmaz Fortuna Sittard’a imza attı. Burak Yılmaz’la oynama fırsatını kaçırdığım için üzüldüm. Belki de başka bir zaman buluşuruz. Oğuzhan Özyakup, çok zeki ve ayağı temiz olan bir oyuncu. Nerede ne yapacağını bilen birisi. Onunla oynamak benim için çok rahat olurdu. Düşündüğüm zaman futbol olarak birbirimize yakın olduğumuzu görüyorum. O da topla oynamayı ve pas yapmayı seven bir oyuncu. Bence orta sahada topu tutan iyi bir ikili olabilirdik.
Bartuğ Elmaz, Ömer Faruk Beyaz, Rıdvan Yılmaz, Emirhan İlkhan gibi genç oyuncularımız, kısa bir süre kulüplerinde oynadıktan sonra Avrupa’nın yolunu tuttuğu için eleştirilere maruz kalmışlardı. Genç yıldız adaylarının Avrupa tercihleriyle ilgili neler söylemek istersin?
Bence her genç oyuncunun ilk tercihi Avrupa olmalı. Çünkü ülkeni, takımını, aileni ve kendini Avrupa’da temsil ediyorsun. Oradaki işleyişi en erken yaşta anlayarak adapte olup oynamak bence daha iyi. Kimileri oyuncuların burada kalıp oynamasını istiyor. İnsanlar biraz futbolun dışında kaldığı için her şeyin çok kolay olduğunu düşünüyorlar. İşleyişi ve ne yaşadıklarımızı bilmiyorlar. Bizim normal bir insan olduğumuzu unutuyorlar. Avrupa’daki futbol anlayışı ve kültürü 5-10 yıl ileride. Mesela İspanya’da oynayan gençler bir yere gitmiyorlar. İspanyollar, baktığınız zaman diğer ülkelere çok fazla gitmiyorlar. Genellikle kendi ülkelerinin en iyi takımlarında oynuyorlar. Ülkeleri futbolun öncüsü olduğu için gençler ülkelerinden ayrılmak istemiyorlar. Bu ülkelerin genç yaş takımları her zaman ya Avrupa ya da dünya şampiyonalarında finallerde oynuyorlar. Bu yüzden ülke futbolu iyi olursa eğer ülkedeki gençler de bir yere gitmek istemezler.
“ARDA GÜLER’İ KORUMAYA ÇALIŞIYORLAR AMA KORUMA OYNATARAK OLMALI”
Avrupa’nın önemli kulüplerinin peşinde olduğu Fenerbahçe’nin yükselen yeteneği Arda Güler’le alakalı kamuoyunda “Jorge Jesus, Arda’ya az süre veriyor. 10 numara yedekte durmaz” şeklinde görüşler hâkim. Arda Güler’e verilen şans ile ilgili düşüncelerin nelerdir?
Arda Güler, bu yaşta ne yapacağını, sahada nerede duracağını ve nasıl pas atacağını bilen çok iyi bir oyuncu. Kendisi iyi işler yapıyor ve takıma katkı sağlıyor. Bana göre çok daha fazla süre alması gerekiyor. Çünkü oyuncu, oynayarak özgüven kazanıyor. Oynamadığın her süre özgüvenini kaybediyorsun. Bunu kendimden de biliyorum. Arda ne zaman oyuna girse gol ve asist katkısı yaptı. Arda bunu daha 17 yaşındayken yapmaya başladı. Hocaları onu korumaya çalışıyor ama bence koruma oynatarak olmalı. Bence üzerinde şu an çok büyük bir taraftar baskısı var. Ülkemizdeki yanlış şeylerden birisi de bu. Oyuncuyu bir iki maçta hemen Messi yapıyoruz. Sonra kötü gittiği zaman da “bundan olmaz” gibi söylemler oluyor. Bu durum da oyuncuyu etkiliyor. Profesyonel olduğumuz için böyle şeyleri takmamız lazım. İyi ve kötü eleştiriye karşı hazırlıklı olmalıyız.
Kayserispor altyapısında yetişip İspanyol devi Barcelona’ya transfer olan Emre Demir, Xavi tarafından A takım antrenmanlara davet edildi. Emre’nin milli takımda kaptanlığını yapmış birisi olarak genç yıldız adayı ile ilgili neler söylemek istersin?
Emre Demir, takım arkadaşlarıyla iletişimi çok iyi olan birisi. Çok büyük bir potansiyeli var. Onunla beraber oynarken kendimi daha rahat ve iyi hissediyorum. Çünkü takıma çok büyük bir katkısı oluyor. Oyun aklı yaşının üzerinde bir oyuncu. Umarım Barcelona’da uzun yıllar oynar ve Türk futboluna hizmet eder.
“2022 DÜNYA KUPASI’NDA OYNAYAN YAŞITLARIMIZDAN HİÇBİR FARKIMIZ YOKTU”
Geçen senelerde milli takım turnuvalarında karşılaştığınız birçok oyuncu 2022 Dünya Kupası’nda forma giydi. Bu oyunculara verilen süreyi ve böylesine büyük bir organizasyonda boy göstermelerini nasıl değerlendiriyorsun?
Milli takımda oynarken, şu an Dünya Kupası’nda forma giyen 4-5 oyuncuya karşı oynadık. Almanya’dan Jamal Musiala, İngiltere’den Jude Bellingham, Hollanda’dan Xavi Simons, İspanya’dan Alejandro Balde’ye karşı oynadık. Hepsiyle kafa kafaya oynuyorduk. Ama şimdi baktığımızda aradan üç sene geçti. İşleyiş, mantalite ve antrenman metoduna baktığımızda oradaki oyuncuların şimdi nerelerde olduğunu görüyorsunuzdur. Saydığım isimler genç yaşta takımlarında çok fazla süre buldular. Avrupa’da en ufak bir kıvılcım gösterince oradaki antrenörler sana hemen süre veriyorlar. Şu an baktığımızda Bellingham, Borussia Dortmund’un kaptanlarından birisi. Karşılaştığımız bu oyunculardan hiçbir farkımız yoktu. Ülke futbolu olarak onlara yakın olsaydık bence şu an bizim kadromuzdan da birkaç oyuncumuz bu seviyelerde ve çok büyük turnuvalarda boy gösterebilirdi.