Yeni tahminler doğruysa uzay canlı kaynıyor!

Güncelleme Tarihi:

Yeni tahminler doğruysa uzay canlı kaynıyor
Oluşturulma Tarihi: Aralık 28, 2003 23:45

Güncel araştırmalardan üç tanesi uzaydaki karbondioksit ve mikropların dağılımı üzerine. Dördüncüsü ise dünya benzeri gezegen oranının tasarlanmasına dayanıyor. Eğer İngiliz ve Amerikan bilim adamlarının tahminleri doğruysa uzayda canlı kaynıyor demek!

Cardiff Üniversitesi bilim adamlarından Max Wallis ve Chandra Wickramisinhe’nin yeni teorisi, dünyadaki mikropların uzayda dağılmış oldukları görüşüne dayanıyor.

Araştırmacıların hesaplarına göre organizmalar asteroit çarpışmalarıyla dünyadan ‘koparılarak’ kuyrukluyıldızların donmuş tabakalarına, buralardan da uzayın derinliklerine taşınmış olabilirler.

Teori ‘Monthly Notice of the Royal Astronomical Society’ dergisinde yayınlandı.

Teoriye göre, bu kuyrukluyıldızlar milyonlarca yıl sonra Kuiper kuşağına ulaşıp (Neptün yörüngesinin karşı tarafında bulunan küçük buz ve kaya topaklarının bol olduğu bölge), yaşamı içeren yüklerini diğer kuyruklu yıldızlara aktardı.

Buz topaklarından oluşan bu kuyruklu yıldızlar, düzenli aralıklarla Kuiper kuşağını terk ettikleri için, bazıları yabancı güneş sistemlerine ulaşarak yaşamın tohumunu atmış olabilir, diyorlar tezlerinde.

Ömürleri uzun

Mikroplar, milyonlarca hatta milyarlarca yıl sürecek olsa bile bu tür yolculukları atlatabilir. Sonuçta dünya üzerinde de bir kaya içinde yaklaşık aynı süre dayanabilen mikroplar bulundu.

Dünyamızdan bir kilogram ila bir ton kadar minik organizmanın yabancı güneş sistemlerine taşındığını tahmin eden Wallis ve Wickramasinghe, bir kilo organizmanın bile yeni bir gezegen sistemindeki yaşamı başlatmak için yeterli olduğunu söylüyor.

Wickramasinghe, 2001 yılında dünya atmosferinin dışında bulunan bir bakterinin uzaydaki yaşamın kanıtı olduğunu açıklayarak heyecan yaratmıştı.

Amerika’daki araştırma ekibi de kuyrukluyıldızları yaşamın taşıyıcı araçları olarak kabul ediyor. Harvard Smithsonian Astrofizik Merkezi’nden Matthew Povich’in Science dergisinde dediği gibi, kuyrukluyıldızlar, yaşamın temel maddesini oluşturan karbonu uzayın derinliklerine taşıyabilir.

Gezegenleri saptamıştı

Araştırmacı, güneş gözlemevi Soho’nun kızılötesi spektrometresiyle, Kudo-Fujikawa kuyrukluyıldızında ilk kez karbon iyonları saptamış. İyonlaşmış karbon genelde genç yıldızların çevresindeki gezegen doğum bölgelerinde bulunur.

‘Monthly Notices of the Royal Astronomical Society’ dergisinin son sayısında Bill Napier’in tahmini şöyle: Dünyadan kopan organik malzemeli kaya parçaları uzayda yavaş yavaş aşınıp iyice küçüldüklerinde güneş ışınlarının etkisiyle gezen sistemimizden dışarı atılır. İşte bu nedenli diyor Napier, güneş sistemi ‘uyumakta olan’ mikroplardan oluşan bir biyosferle çevrili olabilir.

Royal Astronomical Society dergisinde araştırmalarını yayımlayan bilim adamlarının aslında son derece ilginç sonuçları var. Bu sonuçlardan birine göreyse yaşam, on milyardan daha kısa bir süre içinde (samanyolunun tahmini yaşı bu kadar) galakside yayılmış olabilir.

Bu da yaşamın galakside son derece geniş alanlara yayıldığını, ancak büyük bir olasılıkla dünya kökenli olmadığı anlamına gelmekte.

Bir adım daha

Amerikalı bilim adamları ise son tasarımlarıyla uzaydaki yaşama biraz daha yaklaştıklarını söylüyor.

Tasarımlar yolculuk eden mikropların sayısız vahalar bulmaları gerektiğini gösterince Washington Üniversitesi’nden Sean Raymond, bir güneş sisteminin oluşumunu bilgisayarda 44 kez tasarlamış.

Icarus dergisindeki yazıda bu senaryoların her biriyle dünya benzeri dört gezegenin saptandığında söz edilmekte.

Ve bunların arasında ise ‘yaşanabilir’ on bir gezegen bulunmuş ki bunlar da güneşlerinin etrafında tıpkı dünyanınkine yakın bir mesafede dönüyorlar.

Bol su var

‘Tasarımlarımız olağanüstü bir gezegen çeşitliliğine işaret ediyor’ diyor Raymond. Bazılar dünyanın yarısı kadar büyüklüğünde ve oldukça kurak, diğerleriyse dünyadan üç misli büyük ve on kat daha fazla su rezervlerine sahip. Okyanusların çevresi, hesaplara göre yıldızlarının dış yörüngelerinde dönen Jüpiter gibi dev gaz gezegenlerinden etkilenmekte. Gaz gezegenleri eliptik yörüngeli olduğunda dünya benzeri gezegenler kurak ama yörüngeler yuvarlak olduğunda iç yörüngede daha sulak bir gezegen görünüyor.

Bilim adamlarının tahminleri doğruysa, güneş sistemimizin çok yakınında bile dünyaya benzer çok sayıda gezegenin varlığı söz konusu olabilir. Bunların önemli bir kısmı ise yaşanabilir bölgede yani suyun sıvı halinde kalabildiği mesafede olabileceği sanılmakta.
Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!