OluÅŸturulma Tarihi: Ocak 11, 2003 00:00
Türk atletizmi 2002'de yeni bir soluk yakaladı. Anadolu'dan çıkmış Süreyya Ayhan gibi bir atletin Avrupa şampiyonluğuna ulaşması, bunu yaparken de dünyanın en iyi derecesini elde etmesi çok dikkat çekiciydi. Ama Türk atletizmi Ayhan'la sınırlı değil. Daha şimdiden gelecekte onun yerini alacak varisleri yetişiyor. İşte İzmirli, 14 yaşındaki pırıl pırıl yetenek Merve Cansu Çığ. İki hafta önce 800 metrede Süreyya Ayhan'a ait 10 yıllık Türkiye küçükler rekorunu kırdı. Uzun vadeli hedefini şimdiden belirlemiş: Liseyi bitirdikten sonra yurtdışına gidip mimarlık okurken atletizm kariyerini de sürdürecek. Geçen yıl federasyonun bir hatası sonucu milli takıma alınmadı ama 2003'de bol bol uluslararası yarışta koşacak. Antrenörü Tayfun Esmer'e göre de dört yıl içinde gençler seviyesinde bir uluslararası şampiyon adayı olacak.Ocak ayının ilk günleri. İzmir Karşıyaka'da mevsim normallerine göre fevkalade bir havada sabah saatlerinde atletler çalışıyor. Toprak pistte son sürat koşulan 500 metreden sonra Merve yavaşlıyor. Antrenörü Tayfun Esmer elindeki kronometreye bakıp bağırıyor: ‘‘1.17. Dört dakika dinlen, sonra bir kez daha koşacaksın.’’ Merve birkaç saniye süreyle kafasını öne eğip derin derin soluk alıyor. Yürüyerek tur atmaya başlıyor ve son 500 metre için güç topluyor. Merve Cansu Çığ'ın günlük rutin antrenmanının son anları bunlar.Merve, hafta içi her sabah antrenörü Tayfun Esmer'le Karşıyaka'daki antrenman sahasında sabah saat 9'da buluşuyor. İki saat boyunca bundan sonraki kariyerine etki edecek çalışmaları yapıyor. Beş yıldır süren bu antrenmanların meyvesini almaya başladı bile. İki hafta önce, 29 Aralık'ta İzmir'deki rekor deneme yarışlarında 14 yaşındaki genç atlet, Süreyya Ayhan'a ait 800 metre Türkiye küçükler yeni adıyla B yıldızlar salon rekorunu yeniledi. Artık dünya sahnesinde boy gösteren Ayhan'ın rekoru 1993'ten beri kırılamıyordu.Bu rekor Merve'yi daha da motive etmiş: ‘‘Başarı gelince antrenmanlarda daha bir şevkle çalışıyorum. ilk başladığım zamanlarda bazen aksattığım oluyordu. Şimdi hiç antrenman kaçırmıyorum.' İKİ ÖĞRETMENİN AZMİMerve ile antrenörünün işbirliği bundan beş yıl önce başlamış. Eski Türkiye rekortmeni atlet Tayfun Esmer'in Erzincan'dan önce İzmir’e sonra da Şemikler Lisesi'ne öğretmen olarak tayini çıkar. Göreve başladıktan sonra Karşıyaka'daki tüm okulları tarayarak eşi Sevinç Esmer'le birlikte yetenekli çocukları atletizme kazandırmayı amaç edinirler. Birkaç aylık çaba sonucunda 8-12 yaşları arasında yüzlerce çocuk Karşıyaka pistinde antrenmanlara başlar. Haftanın iki-üç günü yapılan bu idmanlar çocukların bir kısmını yıldırır. Tayfun Esmer o günleri şöyle anlatıyor: ‘‘İçlerinde elbette çabuk yılanlar oldu. Ama yetenekliler de vardı. Bu çocuklar üzerinde ısrarla durduk. Çalışmaya gelmedikleri zaman evlerine kadar gittik. Aileleriyle konuştuk. Zaten zaman içinde işi sevenler diğerlerinden ayrıldı.’’Merve Çığ son derece yetenekli bir avuç atlet arasında ön plana çıkar. Başlangıçta anneannesinin bir muhalafet şerhi vardır. Torununun bu uğraş yüzünden derslerini aksatacağından endişe eder. Bu endişe yersizdir. Merve derslerine aynı başarıyla devam eder. Üç yıl içinde boyu uzayıp, fiziği de gelişince dereceleri dikkat çekmeye başlar. Eğitimini sürdürdüğü Şemikler Lisesi'ndeki birkaç arkadaşıyla birlikte
Fenerbahçe adına yarışmaya başlar. İstanbul kulübünün yönetim kurulu üyesi Mehmet Karasu ve şube sorumlusu Turan Şahin ‘‘Gelin küçükler kategorisinde bizi temsil edin’’ teklifini getirirler.2000 yılından beri Merve'yle birlikte Ecem Onaran, Filiz Karadoğan, Aslıhan Kayaalp ve Dilek Esmer gibi gelecek vaat eden bir grup atlet, yılda bir ya da iki kez Türkiye Şampiyonası'nda sarı-lacivertli formayı giyiyor. Fenerbahçe bu genç atletlere malzeme desteği de sağlıyor. Ayrıca, kulübün desteğiyle Bolu Aladağlar'da iki haftalık bir kamp yapma imkanı da bulmuşlar. ‘‘Bu kampı aslında Erzurum gibi daha yüksek rakımlı bir yerde yapmak isterdik’’ diyor Esmer. ‘‘Ama Fenerbahçe'nin de bu işe yatırabildiği para sınırlı. Yine de Merve ve diğer kızlar bu son Türkiye rekorlarını kırmayı sonbahardaki bu kampın katkısıyla başardılar. Şu anda elimizdekiyle yetinmek zorundayız. Ama hem kulüp hem de sponsor desteğine ihtiyacımız var.’’Merve'nin performansı aslında bu son rekorla yükselmedi. Geçen yılki Türkiye Şampiyonası'nda eski adıyla küçükler yeni adıyla B Yıldızlar'da 800 metrede rahat bir birincilik kazandı. Üstelik elde ettiği derece bir üst kategorinin birincisinden daha iyiydi. Bu gelişimini sürdürürse 2003'te de iyi dereceler alabileceğine inanıyor Tayfun Esmer. Merve önce mayıs ayında Türkiye Liseler Şampiyonası'nda koşacak. Eğer Şemikler Lisesi Türkiye şampiyonluğuna ulaşırsa haziran ayı sonunda daha büyük bir randevu bekliyor Merve'yi. İstanbul'daki
Atatürk Olimpiyat Stadı'nda düzenlenecek Dünya Liseler Şampiyonası'nda madalya kovalayacak. Son olarak, temmuz ayında Kanada'da ilki düzenlenecek Dünya Yıldızlar Şampiyonası'nda mücadele edecek. Eğer uygun bir bütçe bulabilirse Finlandiya'da her yıl düzenlenen Dünya Yaş Grupları şampiyonasına da gitmek istiyorlar. MİLLİ TAKIMA NEDEN ALMADILAR?Merve, milli olma şansını 2002'de bir yanlışlıklar zinciri sonucu kaçırmış. Yunanistan'daki Balkan Şampiyonası'na götürülmemesi antrenörünü ve ailesini çileden çıkartmış. Tayfun Esmer federasyonun garip bahaneler uydurduğunu söylüyor: ‘‘Böyle pırıl pırıl bir sporcuyu götürmediler. Önce derecesini yanlış yazmışız dediler. Güya 2 dakika 14 saniye yerine 2.24 yazmışlar. Sonra da Antalyalı kıza söz verdik deyip onu götürdüler. Halbuki şu anda Merve ayarında atlet yok. Sonra da kendilerini affettirmek isteyince beni şampiyonaya davet ettiler. Gitmedim tabii. Sonra kızın yüzüne nasıl bakarım.’’ Uluslararası rakiplere karşı yarışmak Merve'yi biraz heyecanlandırıyor. Geçen sene İstanbul'daki Yılmaz Sazak yarışlarını şöyle hatırlıyor: 'Orada yabancı rakipler vardı. Hep iyi koşamayacağımı düşündüm. Ve sonuç da iyi değildi. Deneyimim arttıkça korkum azalıyor. Eğer kafamda iyi koşacağım düşüncesi varsa daha iyi koşuyorum.' Yurtdışı koşularının Merve için tek kötü yönü ailesinden uzak kalması. İki haftalık Bolu kampında bile annesini, ağabeyini ve ablasını çok özlemiş. Buna karşın lise sonrası öğrenimini Türkiye dışında sürdürmek istiyor. Diğer takım arkadaşları gibi o da hem atletizm kariyerini sürdürebileceği hem de iyi bir meslek edinebileceği bir ortam istiyor. Merve mimarlık okumayı şimdiden kafasına koymuş. 15 YILDIR ÖĞRETMENTayfun Esmer eski bir milli atlet. İzmir'de doğup, büyüdü. 1978'de gülle atmada Türkiye gençler rekoru kırdı. 1980'de İzmir'deki İslam Oyunları'nda bronz madalya kazandı. Manisa
Spor Akademisi'ni bitirdikten sonra beden eÄŸitimi öğretmenliÄŸine baÅŸladı. Erzincan'daki öğretmenliÄŸinden sonra 1996'da Ä°zmir'e tayini çıktı. BeÅŸ yıldır Åžemikler Lisesi'nde beden eÄŸitimi öğretmenliÄŸi yapıyor. Yeterli tesis VE elektronik kronometre yokTüm bu yoÄŸun çalışma temposunun arasında Tayfun Esmer'in yakınmaları da yok deÄŸil. Özellikle düzenli antrenmanlarını yaptıkları Karşıyaka sahasındaki yoÄŸunluk zaman zaman onları bezdiriyor. Çünkü aynı anda Karşıyaka futbol takımının altyapı takımları da idmana çıkıyorlar. Merve iç kulvardan tüm hızıyla koÅŸarken önüne aniden genç takım veya küçük takım futbolcularından birisi çıkabiliyor. Ayrıca yaÄŸmurlu havalarda çalışabilecekleri nizami bir antrenman sahası Ä°zmir'de yok. Böyle zamanlarda Atatürk Stadyumu'nun altında bulunan gayrinizami salona sığınıyorlar. Haftanın bir günü de yine çivili ayakkabılarla çalışmak için Atatürk Stadı'na gidiyorlar. Çünkü Karşıyaka'daki toprak pist Merve'nin çivili ayakkabıyla koÅŸmasına imkan vermiyor. Bir de Ä°zmir'de ve Türkiye'nin daha bir çok yerinde yaÅŸanan elektronik kronometre yokluÄŸu baÅŸlarını aÄŸrıtıyor. Ä°ki hafta önceki rekor deneme yarışlarında Ankara'dan özel olarak getirilen cihaz tutukluk yapınca Merve Çığ'ın ve Ecem Onaran'ın Türkiye rekorları güme gidiyordu. Çünkü elektronik kronometreyle ölçülmeyen derecelerin rekor olarak onaylanmaması yönünde bir tavsiye kararı var. Ancak, bu seferlik Tayfun Esmer bastırınca rekorlar federasyon tarafından deÄŸerlendirmeye alındı.KARÄ°KATÃœR ÇİZÄ°YOR GÄ°TAR ÇALIYORMerve Cansu Çığ 1988 yılında Ä°zmir'de doÄŸdu. Kısa bir süre kaldığı Denizli dışında hep Ä°zmir'de yaÅŸadı. Karşıyaka'daki Mustafa ReÅŸit PaÅŸa Ä°lkokulu'na giderken dördüncü sınıfta, yani henüz dokuz yaşında atletizme baÅŸladı. 2002'de Türkiye Åžampiyonası'nda B yıldızlarda altın madalya kaznadı. 20 yaşında bir aÄŸabeyi ve 16 yaşında bir ablası var. Åžu anda Lise 1. sınıfa gidiyor. Amacı yurt dışında mimarlık eÄŸitimi almak ve bunu sürdürürken de atletizm kariyerine devam etmek. Okul ve antrenmanlar dışında kalan vakitlerinde karikatür çiziyor ve gitar çalıyor. Â
button