OluÅŸturulma Tarihi: Eylül 30, 2002 00:00
Geçtiğimiz hafta Moskova' da Dünya Şampiyonu olan M. Emin Mehmet Özal, Türk güreşinde alışılmadık bir yüz. Özal, Gazi Üniversitesi'de doktora çalışması yapıyor.Muhammed Emin Mehmet Özal, tam 17 yıldır güreş minderine çıkıyor, nice Türkiye şampiyonlukları var ama, önceki hafta Moskova'da Dünya Şampiyonu oluncaya dek çoğumuz onun farkında değildik. Ama onu yakından tanıyınca gördüm ki ve göreceksiniz ki 1973 Ankara Akyurt doğumlu bu Özal, bir başka tür güreşçi. Aşçı Elvan Usta'nın biricik oğlu Türk güreşinin yeni yüzlerinden biri. ‘‘Ya Allah, bismillah’’ diyerek el ense tutan karakucakçılardan değil. Yeni yüz, hem çok akıllı, hem çok bilgili, hem de çok güzel konuşuyor; kimi zaman komik, kimi zaman ciddi, pek de terbiyeli; üstüne üstlük bir de
spor bilimi adamı. O konuştukça ‘‘Birisi beni çimdiklesin, rüyada mıyım acaba?’’ diyesi geliyor insanın. Mehmet Özal, Ankara Ticaret Lisesi'ni bitirdikten sonra muhasebecilik yerine güreşi tercih etmiş. Hayranı olduğu Mehmet Akif Pirim'in yanına çırak olarak girip 20 yaşına kadar öğrenmiş de öğrenmiş. Bu arada Gazi Üniversitesi Beden Eğitimi Bölümü'nden de mezun olmuş. Aldığı notlar o kadar yüksekmiş ki, hemen mastıra almışlar. İngilizceyi de iyice öğrenip iki yıl sonunda ‘‘antrenman bilimi’’ üzerine tez verip mezun olmuş. Bütün bunlar kesmemiş şampiyon Mehmet'i, başkentte olmadığı için Samsun 19 Mayıs Üniversitesi'ne doktora için başvurmuş. Derken Gazi Üniversitesi'ne araştırma görevlisi olarak atanmış, doktora tezine de devam ediyor. Profesörlüğe kadar kariyer yapmaya kararlı olduğu gözlerinden okunuyor; bu kadarla da asla yetinecek gibi değil. İnanmazsanız gelin hep birlikte Keçiören'deki mütevazı çatı dubleksine gidip kendi ağzından dinleyelim. Göreceksiniz ki, bilgi çağının donanımlı genç beyinleri güreşçiler arasında da var, geçmiş ola eski günlere, eski kafalara. Arabamı satıp Amerika’ya kampa gittim- Olimpiyatlara gönderilmediğimi kendime yediremediğim için iki yıl önce arabamı satıp Amerikan takımının Colorado Springs'teki muhteşem olimpiyat tesislerinde kendi cebimden iki ay kaldım. Üç öğün
yemek ve yatak dahil günlük 20 dolardan 1200 dolar verdim. Orada güreÅŸte kendimi çok geliÅŸtirdim, deÄŸiÅŸik ülkelerin güreşçileriyle çalışmak fırsatı buldum. Küba, Macaristan, Ä°talya milli takımları, Amerika takımıyla birlikte kamp yapıyorlardı. Amerikalılar inanç ve hırs bakımından gerçekten çok üstün. Adamlar öyle bir konsantre oluyor ki, maç deÄŸil ölümüne savaÅŸ. Bir deÄŸer koyuyorlar ortaya, hep ona kilitli kalıyorlar. Doktorsuz antrenman yapmıyorlar, her türlü bilimsel imkan onların hizmetinde. Bizde milli takım antrenmanlarında bile doktor yok.Antrenmanlar bilimsel deÄŸil- Geçen yılki dünya ÅŸampiyonasına iyi hazırlanmadık. Program kötüydü, kimse bizim fikrimizi almıyordu. Bunun üzerine Hamza dahil bizler Federasyon BaÅŸkanımızdan bir toplantı yapmasını istedik. Orada sistemin arızalı olduÄŸunu, antrenman programlarının günümüze uyarlanmadığını açık açık söyledik. Ben antrenman bilimi okumuÅŸum, master yapmışım, ÅŸimdi de doktora tezi hazırlıyorum. Bir üniversite öğretim görevlisi olarak dünya kaynaklarını Ä°ngilizcesinden takip ediyorum. Basketçilerden daha kibarız- Güreşçi denildiÄŸi zaman çoÄŸunun aklına kafası çalışmayan, kuru fasulye yiyen, kuru soÄŸan kıran, kaba saba bir insan modeli geliyor. Günümüz gerçeÄŸi bunun tam tersi, yeni kuÅŸak güreşçilerin yüzde 80'i üniversiteli. Bizi onlarla kıyaslayıp aÅŸağılarlar ama, çoÄŸumuz futbolcudan, basketçiden daha kibar, daha centilmeniz. Kızlarımız genellikle futbolcu ya da basketbolcüye hayrandır. Beni de onlardan biri gibi gördüklerinden midir nedir, kız hayranlarım pek çok. Bir kız arkadaşım var ama, ÅŸu anda evlilik planlarım hiç yok. 2004 Olimpiyatları'na konsantre olmak için kendimi her konuda kampa aldım. Geceleri dışarı çıkmıyorum, kızlarla gezmek tozmak yok, çok düzenli yaşıyorum. Kilo eksikliÄŸim olduÄŸu için beslenmeme çok dikkat ediyorum. Günde 8 saat deliksiz uyumazsam günlük psikolojim etkilenir, ona da özen gösteriyorum. ABD'li kadın hayranım yalnız bırakmıyor- Melisa adlı Amerikalı bir hayranım mindere çıktığım tüm yabancı ülkelere gelip beni izliyor. 29 yaşında, bilgisayar programcısı, dünya iyisi bir kız. Onunla 2000'de Dünya Ordulararası GüreÅŸ Åžampiyonası için gittiÄŸimiz North Carolina'da tanıştık. Son gün ÅŸampiyon takım olarak kürsüye çıktığımızda gördüm ki, önde bir hanım fotoÄŸraflarımızı çekiyor. Törenden sonra yanına gidip birkaç dakika ayaküstü konuÅŸtum, fotoÄŸrafları göndermesi için e-mail adresimi verdim. Türkiye'ye döndüğümde fotoÄŸraflar gelmiÅŸti bile, meÄŸer Amerikan ordusunda çalışıyormuÅŸ. Ä°nternet muhabbetlerimiz giderek arttı, arkadaÅŸlığımız hayli ilerledi. Sonra ordudan ayrılıp Åžikago'ya yerleÅŸti, kendi ayakları üzerinde durabilen bir kadın. Melisa, Yunanistan'daki dünya ÅŸampiyonasına da geldi. Koca salonda üzerinde Mehmet Özal yazılı Türk bayrağı desenli tişörtüyle bütün maçlarımı sonuna kadar izledi, benim için tezahürat yaptı. Åžampiyonada tek madalyayı ben kazandığım için popülaritem arttı. EÄŸer yenilseydim ‘‘Aklı Amerikalı kızdaydı’’ diye rezil ederlerdi. Bu yaz kamptan sonra Åžikago'ya onun yanına gittim, benim için düşündüğü web sayfası üzerinde çalıştık, yakında devreye girecek. Melisa, Moskova'daki son ÅŸampiyonaya da geldi, yine aynı tişörtü ve elinde Türk bayrağıyla. Bu arada bana karşı olan duygularını açıklayıp cevap verip veremeyeceÄŸimi söyledi. Kendisiyle evlenip Amerika'ya yerleÅŸmemi de teklif etti. Kendisine ülkelerimizin birbirinden çok uzak olduÄŸunu, hayatlarımızın farklı olduÄŸunu anlattım, hiç ümit vermedim. Laf aramızda onu Türkiye'ye davet edip ailemle tanıştırmak istiyorum, bakalım bizimkilerin testlerinden geçebilecek mi?YARIN: GÃœREÅž CAMÄ°ASINDA SORUNLAR ÇOKÂ
button