Oluşturulma Tarihi: Mart 22, 2005 21:51
Planck Bilim Tarihi Enstitüsü müdürü Jürgen Renn, Viyana Üniversitesi Deneysel Fizik Enstitüsü yöneticisi Anton Zeilinger, Max-Planck Kütle Çekim Fiziği Enstitüsü Müdürü Bernard Schutz ve Albert Einstein Enstitüsü araştırmacısı Jan Piefka Einstein’i tartışıyor.
Bu yıl görelilik kuramının yüzüncü yıl dönümü kutlanıyor. 1905 yılı bilimin Annus mirabilis’i (keşif yılı) olarak bilinir. Sn. Renn, dahi Einstein birdenbire mi ortaya çıktı?
Renn: Elbette ki Einstein gökten zembille inmedi, atılımlarının uzun bir geçmişi var. Einstein’ın klasik fizik devrinin sonunda bulunduğunu söyleyebiliriz. O, klasik fizik ustalarının meyvelerini topladı.
Bunu 1953’te çifte sarmalın (DNA yapısı) keşfiyle karşılaştırmak mümkün mü? Pauling bir problem üzerinde çalışırken, Erwin Chargaff en önemli keşifleri tetiklemişti. Watson ve Crick ise çözümü buldular. 1905 yılında fizik bu atılımlar için yeterince olgun muydu?
Renn: Elbette Einstein’ın teorileri için gerekli olan yapıtaşları da hazırdı. Hatta bugün bile Poincaré’ın görelilik kuramına daha yakın olup olmadığı tartışılmakta. Aynı şey ışık kuantum hipotezi için de geçerlidir. Paul Ehrenfest aynı yıl içinde tıpkı Einstein gibi ışın parçacıklarının araştırılmasını önermişti. Einstein’ın başarı sırrı araştırmalarda geniş bir bakış açısına sahip olmasıydı. Birbirine uzak gibi görünenleri ilişkilendirerek çözüme ulaştı.
Zeilinger: Einstein henüz çok gençken, Kant’ın "Saf Aklın Eleştirisi" gibi felsefi eserler okumuştur. Ben bunların, teorileri üzerinde etkili olduğunu düşünüyorum. Ne yazık ki fizikte artık bu tür felsefi uğraşlar kalmadı.
O halde genç doğal bilimciler felsefeyle daha fazla mı ilgilenmeliler?
Felsefe ile uğraşın
Zeilinger: Felsefi sorunlarla uğraşmak fizikçiler için muhakkak olumlu bir etki yapar, ama bu zorunlu olmamalı. Sonuçta somut madde özelliklerini araştıran fizikçiler de olmalı ve bunun için felsefeye gerek yoktur.
Einstein, o dönem fiziğinin tüm alanlarında bilgi sahibiydi. Böyle bir şey günümüz genç araştırmacıları için de mümkün mü?
Plefka: Einstein’ın o zamanlar sahip olduğu bilgileri günümüzde bir fizik öğrencisi ilk üç sömestrde öğreniyor. Doktoranın sonunda artık insan o kadar uzmanlaşmış oluyor ki modern fiziğe genel olarak bakmak imkansızlaşıyor. Bu nedenle Einstein gibi ayrıcalıklı bir kişinin yeniden doğmasını olanaksız buluyorum.
Einstein, genç araştırmacılara rahat rahat düşünebilmeleri için fener bekçiliği öneriyordu. Günümüzde rahat düşünme olanağı ne durumda?
Plefka: İnsanlık ilerledikçe, sükunet içinde çalışmak da yok oluyor. İş sahibi olabilmek için yayımlamak ve üretmek zorundayız ve bu da gerçekten mükemmel ve yeni fikirlere ulaşmak için gerekli olan sessizliği bozuyor. Bu nedenle, daha önce yürünen yollarda yeniden yürümekten başka çare kalmıyor.
Sn Schutz, genç araştırmacılara düşünmeleri için sessizlik yaratabilir misiniz?
Schutz: Biraz sükunete sahip olduklarını umuyorum. Ben kendim düşünmeye zaman bulamıyorum. Genç insanlar çok fazla baskı altında kalmamalı. Ama bu pek mümkün değil. Sözleşme bittiğinde yeni bir iş bulmak zorundalar. Başarıları, yaptıklarıyla orantılı.
Einstein, çığır açan çalışmalarını yayımladığında, özel eğitim alan bir bilim adamıydı. Günümüzde de aynı şansa sahip olabilir miydi?
Bağımsız gençler gerek
Zeilinger: Einstein tamamen bağımsız olmak zorundaydı. Bu beni başarıya götürecek önemli bir teşviktir. Bizim üniversite sistemimizde gençler bağımsız çalışmalara çok geç başlıyorlar. Avusturya’da önce tez sonra doktora çalışması yapılıyor. Başarılı insanların neden doğrudan doğruya doktora çalışmalarına başlayamadıklarını ve 25 yaşındaki insanların neden hálá bir profesöre bağımlı kalmalarını dolayısıyla da kendilerini aşma şansına sahip olmayışlarını bir türlü kabul edemiyorum.
Yayınlar baskıya verilmeden önce sıkı bir şekilde kontrolden geçiyor. Günümüzde Nature veya Science gibi dergilerde üçüncü sınıf bir patent uzmanının çalışabilmesi mümkün mü?
Renn: O zamanki fizik birliği küçüktü. Herhangi bir yerde istisna bir kişi bulunduğunda hemen dikkat çekiyordu. Planck bir seferinde, Einstein en büyük keşfimdi, demişti. Günümüzde fizik çok gelişti. Bilimsel makalelere yönelik kriterler önemli ölçüde formalize edilmiştir. Klasik olmayan bir çalışmayla bu tür dergilere girmek zorlaşıyor. Fakat internet sayesinde bilimsel bilgilere ulaşmak için yepyeni olanaklara sahip olduk. Ve aslında yeni bir yayın sistemi uğruna eski kanallardan vazgeçebiliriz. Bu şekilde genç araştırmacılar da çalışmalarını yayımlama şansına sahip olurlar.
Einstein bilimi popülerleştirenlerden biriydi. Mesela sıradan vatandaşlara görelilik kuramını anlatmayı seviyordu. Neden?
Renn: Öyle sanıyorum ki popüler bilim yayınlarından kendisi de çok fazla yararlandığı için, bilgiyi aktaran bilim kültürünün bir parçası gibi hissetmişti. Mesela Aaron Bernstein’ın Popüler Doğa Bilimleri Kitapları’nı okumuştu. Bu onu bilimin büyülü dünyasına sürükleyen fantastik bir ansiklopediydi.
Günümüz araştırmacıları çalışmalarını daha popüler olarak mı yayımlamalılar?
Popüler kitaplar yazılmalı
Zeilinger: Bu bir zorunluluktur, bunu tartışmak bile istemiyorum. Benim kişisel motifim çok basit. Fizik, diğerleri de bilmeli ve bazı olayları anlamadığımız için kafa patlamalı diye düşündüğümde fizik bana daha ilginç ve heyecanlı geliyor. Popüler bir kitap yazdığınızda ister istemez bazı noktalarda daha net bir şekilde düşünmeye zorlanıyorsunuz.
Araştırmakta olduğunuz teleportasyon fenomenini (madde ışınlama) Einstein bir zamanlar "hayali uzaktan etki" şeklinde yorumlamıştı. Hayaletin kullanılabildiğini görseydi neler söylerdi?
Zeilinger: Einstein’ın adına konuşmaktan çekiniyorum, ama belki haklı olduğunu kanıtlayacak bir kaçış noktası arardı. Ve bu da harika bir şey olurdu. Ayrıca Einstein’ın dünyanın doğasıyla ilgili felsefi görüşleri konusunda haklı olup olmadığının öğrenilmesine dayanan deneylerin de salt merakla başlamış olması da müthiş bir şeydir. Dünya düşündüğümüz gibi lokal ve gerçekçi mi, varlığını tüm özellikleriyle bizden bağımsız olarak mı sürdürüyor? Yanıt hayırdır! Ve bu deneyler şimdi birden bire tamamen sürpriz bir şekilde yeni bir teknolojiye doğru gidiyor: Kuantum bilgisayarı, kuantum kriptografisi vb.
Sn Schutz, siz kütle çekim dalgalarının peşindesiniz. Bunlar için bir dizi detektör bulunuyor dünyada. Kütle çekim dalgalarını bulduğunuz taktirde bu ilkede Einstein için yeni bir zafer mi olacak?
Schutz: Bu onun kanıtlanmamış son öncelemesidir. Bu kütle çekim dalgalarının varlıkları hakkında hiçbir kuşkumuz yok.
İki kara deliğin çarpışmasıyla oluşan kütle çekim dalgasının kuvveti, dünyadan güneşe uzanan bir cetveli sadece bir atomun kuvveti kadar etkileyecek kadar zayıf olduğu doğru mudur?
Schutz: Evet, dalgalar zayıf ve ölçüm tekniği çok karmaşıktır. Kütle çekim dalgalarının araştırılması için büyük ekipler gerekiyor, yayınlarımızda 400 yazar var. Bu nedenle genç araştırmacılarının dikkat çekmesi kolay değildir. Einstein’dan bu yana çok şey değişti.
Zeilinger: Bizimle röportaj yapmak için gelen gazetecilere her zaman ekip halinde çalıştıklarımızı söylüyorum. Bu durum, medyalar tarafından pek hoş karşılanmamakta. Çünkü insanlara ait öykülerin anlatılması gerektiğini söylüyorlar, ama bu da kamuoyunda yanlış bir izlenim bırakıyor. Nobel ödülü bir ekibin çabasıyla ortaya çıkan bir çalışma için verilmekte. Ama tek bir kişinin ünlü olması bir ayrıcalık işte.
Yetenekli gençlere öneri
Einstein’la karşılaştırılacak bir yeteneğe sahip olduğunu hissettiğiniz bir gence ne önerirsiniz? Bilim enstitülerine giden yolda ilerlemek, zorluklarla mücadele etmesini mi yoksa patent dairesinde çalışmasını mı?
Schutz: Ona biraz özgür bir çalışma alanı sunar ve biraz oyna derim!
Renn: Ama 400 yazarlı yayınlarınız için başka görevleri üstlenen insanlara ihtiyacınız olur. Eğer herkes oynayacak olursa...
Schutz: Herkes Einstein değil ki. Fiziğin çeşitli insanlara ihtiyacı var. Bazıları Einstein’dır ve oyunları için yer ve zamana gereksinim duyarlar. Kimi ekip işçisidir diğeri ise mükemmel organizatör. Sonuçta hepsine ihtiyacımız var.
Plefka: Ben bunun bir kültür sorunu olduğuna inanıyorum. Çalıştığım teorik fizik alanında insanlar daha bağımsız, özellikle de doktoradan sonra hiçbir profesör nelerin üzerinde çalışacağınızı söylemez Artık oynama olanağı vardır, ama öte yandan da iki yıl sonra işsiz kalma tehlikesi de söz konusudur.
Peki günümüzde genç bir araştırmacı nasıl ünlü olabilir? Bu açıdan Einstein’ın işi daha kolaydı herhalde.
Renn: Einstein, belli bir tarihsel anda dünya starı haline gelmiştir, yani 1919’da. Almanya birinci dünya savaşından sonra iyice izole olmuştu. Yahudi kökenli bir Alman bilim adamı olan Einstein yurtdışında daha saygınken, Max Planck gibileri savaş için nasyonalist görüşlerin altına imza attıkları için sevilmiyorlardı. Oysa Einstein Weimar Cumhuriyetinde Paris’e gidebiliyor ve demokratik bir bilim adamı olarak ağırlanıyordu. Bu onu bir sembol figür haline getirdi. Tabii parlak kişiliği ve uzay zaman ile ilgili teorisinin herkesin anlayacağı tarzda olması da etkili olmuştu. Daha sonra bunlara göçü, atom bombası öyküsü vb eklendi. Yani Einstein mitinde, tamamen farklı tarihsel zorluklarla ilgili olan bölümlerin bulunduğunu söyleyebiliriz.
Sn Zeilinger, bir fizikçi için siz de ünlü sayılırsınız. Çalışmalarınızın anlaşıldığına inanıyor musunuz?
Zeilinger: İnsanların beni anlayıp anlamadıklarını bilmiyorum. Bu konuda bir şey söylemek istemiyorum. Fakat bilim adamı olarak bir noktada dikkatli olmak gerekiyor. Sırf medya istedi diye her konuda fikir belirtmemek gerek. Bu konuda çok seçiciyim. Sadece uzmanlık alanım dahilindeki soruları yanıtlıyorum. Mesela Pisa araştırmasında kendimi yeterince deneyimli bulmadığım için herhangi bir konuşma yapmadım.
Bilimciler apolitik mi?
Ama Einstein da görelilik kuramıyla hiç ilgili olmayan soruları yanıtlamıştı. Günümüz araştırmacıları apolitik mi? Bilim adamları ne kadar politik olmalı?
Renn: Bir kuantum fizikçisi olan Zeiliger’in Pisa araştırmasıyla ilgili konuşmamasını anlıyorum. Ama ünlü bir vatandaş olarak sorulduğunda durum değişir. Einstein’ın durumu istisna idi. Çok ünlüydü ve her konuda soru yöneltiliyordu kendisine. Mesela Nazilerden kaçan göçmenlere yardım etmek için sesini yükseltmesi gerektiğini hissetmişti. Einstein ününden en iyi şekilde yararlanmıştır. Ben kök hücre araştırması veya internette ücretsiz bilgi erişimi gibi konular üzerinde tartışılması gerektiğini düşünüyorum. Bu tür kararları politikacılar tek başlarına almamalı. Bilim adamı olarak isteklerimizi kabul ettiremezsek çözüm de üretemeyiz.
Araştırmacılardan sosyopolitik girişimler mi istiyorsunuz?
Renn: Günümüz bilim sistemi çok daha karmaşık ve anlaşılması da eskisinden daha zor. Bu yüzden araştırma bilgisi, geniş bakış açısı ve bu karmaşık sistemin dinamiğini anlama yeteneği gereklidir. Bunun Einstein yılının bir mesajı olmasını, sadece kişiliğinin kutlanması değil bu bilincin ve sorumluluk kazanmak için gerekli olan bilginin güçlenmesi için de bir vesile olmasını diliyorum.
Neden Einstein gibi ayrıcalıklı bir kişinin yeniden doğması olanaksız?
Einstein yılının mesajı: Günümüz bilim sistemi çok daha karmaşık ve anlaşılması da eskisinden daha zor. Bu yüzden araştırma bilgisi, geniş bakış açısı ve bu karmaşık sistemin dinamiğini anlama yeteneği gereklidir.
Einstein şunu çok iyi biliyordu: Genç araştırmacıların, düşünebilmeleri için zamana ve sessizliğe ihtiyaçları vardır. Bugün ise laboratuvarda zaman ve rahatlığın anlamı unutuldu.
Einstein henüz çok gençken, Kant’ın "Saf Aklın Eleştirisi" gibi felsefi eserler okudu. Bunlar, teorileri üzerinde etkili oldu. Ne yazık ki fizikte artık bu tür felsefi uğraşlar kalmadı.
Einstein, bilimi popülerleştirenlerden biriydi. Mesela sıradan vatandaşlara görelilik kuramını anlatmayı seviyordu. Popüler bilim yayınlarından kendisi de çok fazla yararlandı. Mesela Aaron Bernstein’ın Popüler Doğa Bilimleri Kitapları’nı okumuştu. Bu onu bilimin büyülü dünyasına sürükleyen fantastik bir ansiklopediydi.