Paylaş
Daha önce hiçbir takımın play-off serilerinde beşinci maçı deplasmanda kazanamamamış olması ve play-off’a 8. sıradan giren hiçbir ekibin, lideri eleyememesi bir gerçek olsa da biz Dörtlü Final’i çok önceden kaybetmiştik. Maçın başında Vezenkov’u devreye sokma telaşları nedeniyle, dengeyi sağlayarak ilk çeyrekte oyuna tutunduk. Bildiği bütün hakem kandırıcı çengelleri atan, bir türlü solunu kapatamadığımız Sloukas hücumda atış kullanmaktaki tereddütlerimizden yararlanarak skor üretti.
HAKEMLERi DE YANINA ALDI
Guduric ve Edwards’ın sayılarıyla bir süre reaksiyon verdik ama tepeden ve kenardan geliştirdikleri ikili oyunlarla pota altımıza yüklenerek direncimizi kırdılar. Onlar sokup biz çember dövünce fark devre bitmeden çift hanelere çıktı. Klasik 3. çeyrek Motley’li geri dönüşümüze Euroleague kariyerinde 1500. asistini yapıp 22 sayısını atan Sloukas müsaade etmedi. Hakemleri de yanlarına alarak 13 sayı önde girdiler son çeyreğe ve üstünlüklerini maç sonuna dek koruyup gecemizi kararttılar. Maç sonu beceriksizlikleriyle kaybedilen bir koca yıl sonunda İtoduis’in “Biz yeni kurulmuş bir takımız” mazereti kabul edilebilir gibi değil. Marifet orada zaten. Kendi seçtiğin (!) oyuncularla yepyeni bir takım kuracaksın Dörtlü Final’e çıkacaksın!
KADRO MÜHENDiSLiĞi iFLAS
Koç, takımı yapacağım diye karar verici yıldızlardan yoksun bir ekip oluşturdu. Kadro mühendisliği iflas etti. ‘Bizi, bizimle bırak giderken’ şarkısının başladığını duyar gibiyim.
Paylaş