Paylaş
Tuncay Özilhan ve kırk yıllık parke sabredeni Anadolu Efes bu yılın en büyüklük tahtını devir aldı. Eczacıbaşı,Ülker... vb sanayi devleri yıllarca ayak sürüdüler, camialara yaslandılar ona rağmen dayanamadılar, tarih oldular... Özvarlığıyla özcamiasını kurup basketboluyla ruhunu pekiştirip seyircisini oluşturan ‘inatçı keçi’ Anadolu Efes ise; NBA’de ilk kez final oynayıp şampiyonluğu kapan Toronto Raptors (Toronto’nun Yırtıcı Kuşları) benzeri gelişim gösterdi. Bünyeden çıkardıkları Ataman’ın bu yıl ‘dokuz benzemez!den sil baştan yarattığı yepyeni takımla, üstündeki ölü toprağını silkerek, bütün ilkleri bu yıl yaşadı. Dün akşamki final resitaliyle Anadolu Efes başarısı kreşendo yaptı.
TO BE OR NOT TO BE
“Olmak ya da olmamak... Bütün mesele budur...” der Shakespeare. Yedi maçlık final serisinde kümülatif olarak mesele şöyle netleşti; ‘ATMAK’ ya da ‘ATAMAMAK’. Oyun bu kadar basittir aslında. Adı üstünde sepet topu. Mucidi Dr. Naismith şeftali sepetini duvara aşmış ve “Topu buna sokun” demiş. Çember sevince, ev sahibi şampiyon oldu. Yetenek havuzu görece daha geniş olan Anadolu Efes, ‘çembere gidebilen delici şutör guardlar maçına’ rakibi gibi üç kısa formatıyla başladı. Kısır skor, rakibi dışarı iterek acele ve dengesiz atışa zorlayan sert savunmalar ilk çeyreğe damgasını vurdu. 3’te 3 üçlük ve içerde Dunston’ı besleyerek ilk yarıdan 20 sayıya ulaşan Larkin tek başına takım oldu.
YETERSİZ BAKİYE
Ev sahibi beş sayı önde girdiği 2. yarıda skor liderliğini yağmur olup yağan Shane Larkin’le çift haneye çıkarırken, hakem Emin Moğulkoç’un ona çaldığı teknik faullerle yaptığı aktif savunma işe yaramadı. A.Efes içeri delici katlarla yüklenerek maçı giderek kopardı. Sahada tek cevap veren Kostas kaldı. Son çeyrekte çareleri tükenen Obradovic’in ‘maç sonuna düşük skorda gelip deneyim farkıyla geceyi kurtarma kartı’ yetersiz bakiye verdi. Ataman Arroyo’lu günlerinden alıştığımız ‘guard orriented’ tarzlı basketboluyla Obradovic’i bir kez daha farklı alt ederek, bir başka kupa daha koleksiyonuna kattı.
Paylaş