Efsanemizi gönül müzemize kaldırdık

Türk basketbolu çok önemli bir değerini kaybetti. ‘Duayen’ lafı Yalçın Granit için hafif kalır, kendisi parkenin ağır ağabeyiydi. Ah keşke Hidayet Türkoğlu, keşke sözümüzü dinleyip, yaşarken efsanemizin adını sezona verseydin de, gitmeden vefanı görseydi.

Her yazımı ona gönderir, gereken fırçamı yer huzura ererdim. Ağabeylerin ağabeyi sonuna kadar basketbolu koruma ve kollama görevini yaparak sonsuza çekildi. Nasıl ki; Naismith basketbolun mucidiyse, bizim basketbolumuza dair her şeyin öncesi sonrası Yalçın Granit’le başladı, onunla anlam kazandı, ismi kondu. Çift el jump shot benzeri atışı ilk ondan izledik mesela. Racing Club Paris’e giderek yurtdışında oynayan ilk Türk basketbolcu olmuştur.

KOÇLARIN ROL MODELi

Ondan ancak yıllar sonra bizim çocuklar NBA’e gider olmuşlardır. Basketbola dair yönlendirmeleri çaktırmadan yapagelmiştir. Teknik direktörlüğü daha tecrübeli, antrenörlüğü daha genç ve dinamik birinin yapması ritüelini (Granit-Nur Germen ikilisi) o başlatmıştır. Basketbol yazarlığını, tadına doyulmaz teknik-güncel hibrid yazılarıyla başlatmış, kendisinden devraldığım Hürriyet’in bu köşesinde yıllarca sürdürmüştür. Müthiş gıcığa yakın satirik sohbetleriyle basketbol koçlarının rol modeli olmuştur.

HÜSEYiN ALP’i BULDU

Yaptıkları basketbolumuzun referanslarıdır... Galatasaray ve Darüşşafaka camialarının ‘ağabeyler klanlarının’ aranan, lafından çıkılmayan patronu, Don Corleone’si olmuştu. Uzun adam sıkıntısı yaşanırken, ilk dev adam rahmetli Hüseyin alp’i kırk küsur yaşında panayır gösterileri yaparken bulup çıkarmış, çalıştırmış, basketbol öğreterek Spor Sergi Sarayı’nın snob seyircisi önüne çıkarma cesaretini göstermişti.

iLK VE SON SÖZLERi O SÖYLERDi

Duayen, guru filan lafları hafif kalır, kendisi parkenin ‘ağır‘ ağabeyiydi. Mesleği bile soyadıyla ironik; jeolog. taşbilimci yani. İğnelemeli mizah anlayışı, alaycılığa varan müstehzi eleştirel laf sokmalar, çok ‘cool’ davranışlar; Yalçın ağabey’in basketbola mirasıdır. Hepimizin harcında az veya çok ‘Granit’ vardır. Kimimizin mihenk taşıdır. Onunla konuşurken övüyor mu yoksa yeriyor mu anlayamazdın! Zamanın ruhuna uymaz, zamanı ruhuna uydururdu. Yanına kendi fikirlerinle gider onunkilerle dönerdin.

‘YENiLMEZ ARMADA’NIN AMiRALi

Peki, ‘Fikri var mıdır? Basketbolu bilir mi?’ diye haddiniz olmadan soracak olursanız; sizin bizim tamamımızın bildikleriniz onun unuttuklarıdır. Basketbol adamı olacaksan ondan mutlaka icazet alacaktın. İcazeti de talep edemez, icazet varsa o gelir seni bulurdu. Darüşşafaka ve Galatasaray’ın efsanesidir. Cimbom’un Yenilmez Armadası’nın amiralidir. Basketbolda geçen 70 yılında forman gibi hep bize 4 numara büyük oldun, ilklerin yolunu açtın... Ben her yazdığımı sana göndermeye devam edeceğim ağabey... Işıklardan el ver.

Türk basketbolu filozofunu kaybetti

AYDIN ÖRS: Türk basketbolu çok büyük bir ismi kaybetti. Efsane kimliği basketbolculuğu döneminde başlamış ve hem yurt dışında hem de milli takımda oynadığı dönemlerde... Fransa’da oynarken Avrupa’nın en iyi oyuncuları arasına girmiş bir isim Yalçın Granit. Milli Takım’da, G.Saray’da, Darüşşafaka, Eczacıbaşı, İTÜ’de basketbola çok önemli değerler kattı. Ben ona ‘basketbol filozofu’ diyorum. Çünkü vizyonu çok geniş, müthiş görüşleri vardı. Ondan çok şey öğrenip faydalanmaya çalışırdık. En büyük felsefesi ‘Türk oyuncusu çok yetenekli fakat bireysel gelişime açık değil’ olmuştur, bunun üzerine çalışmıştır. Bireysel gelişim koçluğu üzerine sohbet ederdik. O kadar çok üstün yetenekleri vardı ki, anlatmak ile bitmez. Türk basketbolu için çok büyük kayıp oldu.

CENK RENDA: BASKETBOLA KENDiNi ADADI

Yalçın Granit ağabey çok saygı duyduğum bir basketbol duayeniydi. ‘Beyaz Gölge’ bir dönem hepimize basketbolu sevdirmişti. Ancak Yalçın ağabey ‘Beyaz Gölge’den çok önce basketbola kendini adadı, camia gözetmeksizin herkese basketbolu sevdirdi. G.Saray ve milli takıma değerli katkılarda bulundu.

HÜSEYiN KOZLUCA: HEPiMiZE TOP TUTMAYI ÖĞRETTi

Yalçın hoca hepimize top tutmasını öğretti. Türkiye’ye modern basketbolu getirdi. Nağmağlup şampiyon olan G.Saray’ın yegane oyuncusudur, 1949’da Avrupa 4. olan, 1952’de olimpiatlara giden milli takımın en büyük oyuncusuydu. O ‘Beyaz Gölge’den çok önce Türk basketbolu için hamleleri yapmıştı.

FARUK SÜREN: ‘BEYAZ GÖLGE’ GiBi BASKETBOLU ÜLKEYE SEVDiRDi

Birlikte çok yakın mesai harcadık, G.Saray’da önemli başarılara imza attık. Yalçın Granit, Türk basketboluna çok önemli katkılarda bulundu. Ağabeyim, dostumdu. Çok üzgünüm. Siyah beyaz TV döneminde ‘Beyaz Gölge’ diye bir dizi vardı. İnsanları, basketbola teşvik ederdi. İşte Yalçın Granit, Türkiye’ye basketbolu sevdiren en önemli isimlerden biri idi. Düşünce insanıydı. Sadece G.Saray değil, İTÜ ve Darüşşafaka’da da büyük katkıları vardı. Ailesine ve basketbol camiasına sabırlar diliyorum.