Paylaş
İtalya, ‘Dünya Kupası 2006’yı, ‘Mutlu son’la tamamladı ama ‘Azzuriler’, 2010’da tıpkı Fransa gibi ilk turda, “Benden bu kadar” dedi. ‘Dünya Kupası 2010’, ‘Şampiyonların Kahvaltısı’na yeni bir isim ekliyordu: İspanya... Lakin onlar da 2014’e ilk turda veda etti.
Almanya, “Bu listeye, ‘Rusya 2018’ serüveni itibariyle ben de eklenecek miyim?” sorusu eşliğinde çıktı İsveç maçına. Löw, Meksika’ya yenilen kadrodan, çokça eleştirilen Mesut’u kesmişti. Lakin görüntü aynıydı; oyun hâkimiyeti yine kendilerindeydi ama kontra yiyorlardı. Nitekim bu hızlı çıkışların birinde, ‘Volvocular’ Toivonen’le golü buldu. Sonrasında farkı ikiye çıkaracak pozisyonu da elde ettiler ama yararlanamadılar.
Almanlar, ikinci yarı başında beraberliği buldu ve maçı yine, ‘Tek kale’ye çevirdi. Boateng’in ikinci sarıdan kırmızısına rağmen oyun ve pozisyon hâkimiyetini (önce Gomez’in kafası, sonra da Brandt’ın direği nişanlaması) bırakmadılar ve nihayetinde, ‘Son söz’ü Toni Kroos söyleyerek takımının turnuvaya tutunmasını sağladı. Gary Lineker’ın o ünlü saptaması da, dün gece tekrar itibarına kavuştu.
ARNAVUT İNADI!
“Sıkıcı” diyebilirsiniz, “Maçlar kötü” diyebilirsiniz, “Favoriler dökülüyor” diyebilirsiniz ama yine de bu şenliğe göz atmak, gönül vermek için her zaman birçok neden vardır. Ben mesela İsviçre’yi özel olarak izliyorum ve sempati duyuyorum; çünkü anne tarafından Arnavut’um ve takımın ‘İlk 11’inde genellikle dört Arnavut kökenli isim (Shaqiri, Xhaka, Dzemaili ve Behrami) sahaya çıkıyor. Nitekim bu dörtlüden ikisi, önceki gece İsviçre’yi, Sırbistan karşısında galibiyete taşıdı.
OSCAR’SIZ SİNEMACILAR GİBİ...
Emektar İngiliz spor yazarı Keir Radnedge, Hırvatistan-Arjantin maçına ilişkin yazısına şöyle başlamış: “Bir futbolcunun bütün zamanların en iyilerinden biri olarak kabul edilmesi için Dünya Kupası’nı kazanmasına gerek yok. Örneğin Johan Cruyff, Alfredo di Stefano, Stanley Matthews, Ferenc Puskas gibi isimler asla Dünya Kupası’nı kazanmadılar.”
Hâl böyleyken Lionel Messi, kariyeri boyunca sürekli gereksiz bir yükün altına sokuldu.
Çünkü kıstas Diego Armando Maradona’ydı. Barcelonalı yıldızın, içinden geçtiğimiz sınav döneminden nasıl çıkacağını, D Grubu’nda salı gecesi oynanacak maçlar belirleyecek.
Ama ben de Radnegde’ın altını çizdiği meseleye, ‘Yedinci sanat’ üzerinden katkı yapayım:
Nice oyuncu, nice yönetmen vardır ki evlerinin salonunda Oscar heykelciği yoktur ama ne gam, onlar sinema tarihindeki yerlerini çoktan almıştır...
‘ÇİZGİ DIŞI’ BİR TAKIM!
Tenten, Red Kit, Şirinler, Spirou... Popüler kültürün bu enfes çizgi romanları hep Belçikalı yazar-çizerlerin eseridir... Belçika Milli Takımı ise genç, dinamik ve kreatif. Onlar futbolu ‘Çizgi dışı’ oynuyor.
GOLSÜZLÜK YASAK...
‘Rusya 2018’de bir rekor kırıldı. İlk 29 maç itibariyle gol atılmayan (71 gol) mücadele yok. Önceki rekor 26 maçla, ‘Dünya Kupası 54’e aitti. Yani oyun kalitesine ilişkin sızlanmalara karşın her maçta en az 1 gol var.
Paylaş