Paylaş
Yaşı tutanlar hatırlayacaklardır, Yugoslavya’nın yaşadığı iç savaş nedeniyle Danimarka sürpriz bir biçimde Euro 1992 bileti almış ama tatildeki bazı futbolcularını turnuvaya götürmeye ikna edememişti. O sıralar yeryüzünün en iyi futbolcuları arasında gösterilen Michael Laudrup da, koç Nielsen’le yaşadığı taktik anlaşmazlığı bahane ederek, komşu İsveç’teki turnuvaya katılmamıştı.
O Danimarka, Euro 1992’de bir peri masalına imza atarak kupaya uzanmış, turnuvaya gelmeye tenezzül etmeyen Michael’sa maçları plajda televizyondan izlemek zorunda kalmıştı. Yıllar sonra yerel bir gazeteye verdiği röportajda pişmanlığını dile getirmişti Michael... Ama iş işten geçmişti. Şampiyonlar, kardeşi Brian ve genç arkadaşlarıydı.
İsveç de Rusya 2018 öncesi turnuvaya katılması beklenenlerden biri değildi aslında... Devler Fransa ve Hollanda ile aynı gruptalardı ve sürpriz bir biçimde Hollanda’yı saf dışı ederek play-off bileti almışlardı. Turnuvaya katılabilmek için önlerinde bu kez İtalya engeli vardı; onları da tek golle aştılar. Bu aşamayı Zlatan’sız geçmişlerdi; kibirli yıldızın bütün alaycı çağrılarına rağmen İsveç Federasyonu geri adım atmadı ve elemeleri oynayan futbolcularıyla finallere geldi. Bu yıldızsız, çalışkan ekip, dün itibariyle çeyrek final bileti almış durumda.
Zlatan’a önerim şu: Michael Laudrup’u LA’deki evine davet etsin ve İsveç’in bundan sonraki maçlarını birlikte izlesinler. Bence birbirlerine anlatacak çok benzer öyküleri var ikilinin...
SIRADAKİ DEVRİM: 3D GÖZLÜK
Video asistan hakem uygulaması, beklenenin çok üzerinde bir puanla çeyrek final yolcusu. İtiraf etmek gerekirse, turnuva öncesi ben de VAR’ın yolculuğu konusunda endişeliydim. Henüz yerel liglerde bile deneyim kazanmamış genç bir uygulamanın, büyük kitlelerle ilk buluşmasını Dünya Kupası yoluyla yapması çılgınca gözüküyordu. VAR’a güveniyordum, kalıcı olacağına emindim. Sadece Dünya Kupası için hazır mı, endişelerim vardı bu konuda.
Moskova’daki VAR masası endişelerimizi boşa çıkardı, oyunun doğal akışını neredeyse hiç bozmadılar. Hakemler sakinlerdi, kenara lüzumsuz gelmediler; oyunu çok fazla bölmediler. İster istemez de bir sonraki adımı getirdiler akla: Sanırım 3-4 yıl sonra hakemler kenara gelip monitörden izlemek yerine, 3D gözlüklerle pozisyonları anında seyredebilecekler.
VAR’ın fonksiyonu bugünle aynı olacak. Frekansı da öyle. Tek değişiklik, hakemin monitörden izlemesi gereken pozisyonlarda kenara yorulmaması.
VAR, YARDIMCI HAKEMİN YERİNİ ALIR MI?
Dünya kamuoyunun yeni soru işaretlerinden biri de bu: Eğer VAR teknolojisi biraz daha hızlanır ve ofsayt kararlarında mükemmele yaklaşırsa, yardımcı hakemi fonksiyonsuzlaştırır mı? Benim kanaatim bu yönde değil. Çünkü yardımcı hakem basit bir “mesafe ölçer” değil. Yardımcı hakem kimin geriden geldiğine de, kimin aktif, kimin pasif olduğuna da anında karar verip, pozisyonları doğal akışına bırakabilen önemli bir unsur futbolda.
Futbol değişiyor, dönüşüyor. Ama tepetakla bir değişim değil bu. Kontrollü bir dönüşüm öngörüyorum ben.
SON 8'İN SÜRPRİZ ADAYI
Belçika’nın sağ beki Meunier, sessiz sedasız katkısını Japonya maçında da sürdürdü; asist sayısını da ikiye çıkardı. Brezilya maçında karşısında Filipe Luis’i bulursa zor. Ama Marcelo’yla çarpışırsa yine boşluk bulabilir.
SON 8'İN YILDIZ ADAYI
Mbappe’nin sürati, muadillerinden belki iki tık fazla. Ama esas farkı, o vitesteyken topu doğru zamanda doğru yere dürtmesi. Kazandığı son penaltıdaki sırrı sürati değil, topu doğru şiddette dürtmesi bence. Yani zekâsı.
BASKI MARTINEZ'İN ÜSTÜNDE
Japonya önünde zorlanmalarına şaşırmadım, çünkü muhteşem kadrosunu maksimum verimlilik düzenine sokamadı Martinez. Kanatlardan çok açık veriyorlar, De Bruyne’yi de verimsiz kullanıyorlar. Kötü bir sonuç, onun sonu olur.
BU DETAYA DİKKAT
Uruguay’ın deneyimli koçu Tabarez, 3’üncü maçlarda manasız bir rotasyona gitmedi. En güçlü kadrosuyla Rusya önüne çıkıp ritmini sürdürdü. Ve şu anda 4’te 4’le çeyrek finale gelen iki takımdan biri. Tebrikler Tabarez’e.
Paylaş