Paylaş
GEÇEN hafta içinde gazetelerde okumuşsunuzdur: İtalyan Futbol Federasyonu, 2015 yazında gündemine aldığı yeşil kart uygulamasına bu hafta sonu Serie B’de start verdi.
İtalyan İkinci Ligi’nin ikinci yarısının ilk maçı olan Spezia-Bari müsabakasıyla başlanan uygulama özetle şu: Artık İtalyan hakemlerin cebinde sarı ve kırmızının yanında bir de sembolik yeşil kart olacak.
Bu yeşil kart, diğerlerinin aksine cezalandırma değil ödüllendirme maksatlı.
Bundan böyle bir oyuncu, hakeme yardımcı olan centilmence bir jest, bir itiraf, sorun yaşayan rakibine yardım gibi davranışlar sergilediğinde yeşil kartla ödüllendirilecek.
Serie B yönetimi her ayın sonunda yeşil kart değerlendirmelerini inceleyecek, bir veya birkaç oyuncuyu ödüllendirerek onore edecek.
DEJENERASYON SONUCU
İLK bakışta olumlu gözüken bir uygulama...
İtalya Futbol Federasyonu, zaman içinde bu uygulamaya Serie A’nın, sonra belki de diğer büyük liglerin ayak uyduracağını düşündüğü için heyecanlı.
Ama bana sorarsanız bu da 21. yüzyıl sokak dejenerasyonunun basit bir sonucu...
Özellikle son 20 yılda internet etkisiyle hemen herkesin bir gerçek, bir de sanal karakterinin oluştuğu; zaman içinde sanal karakterin gerçeğini yenip bünyeyi ele geçirdiği garip bir çağ bu.
Yalan söylemenin, kandırmanın, aldatmanın sıradanlaştığı; neticesinde de dürüstlüğün, doğruyu söylemenin çılgınca büyütüldüğü ve alkışlandığı bir çağ. Sizin yeşil kartla ödüllendirdiğiniz şey, sıradan bir dürüstlük davranışı aslında...
Ve normal bir dünyada dürüstlük sıradan olmalı, sadece yalan ve aldatma lanetlenmeliydi.
Maalesef bu dijital çağda aldatma normalleşirken, dürüstlük abartılıyor...
KLOSE BAŞLATMIŞTI
İTALYA Futbol Federasyonu’nun bu uygulamada model aldığı davranış, Eylül 2012’de Napoli’yle Lazio arasında oynanan bir Serie A maçında durum 0-0’ken Miroslav Klose’nin yaptığı bir itiraftı.
Kornerden gelen topu eliyle ustaca kaleye gönderen Alman futbolcu, ufak kutlamaların sonunda hatasını anlayıp hakemin kulağına doğruyu söyleyerek golü iptal ettirmişti.
İtalyan Futbol Federasyonu’nun da yeşil kart için aradığı hareketler bunlar.
Eğer ortaya yeni Kloseler çıkarsa, niyet onları alkışlamak.
Bu uygulamaya “yetmez ama evet” dediğimin bir kez daha altını çizerek gerçekten neyin yeterli olacağını tartışmaya açalım öyleyse:
1- Öncelikle futbol kural kitabını, kurnaz oyunculara karşı çaresizlikten kurtarmak gerek. Kurnazca elle gol atıp, 1 dakika boyunca sevinip sonra itiraf eden oyuncuyu takdir etmekle birlikte; esas olması gereken onun zihninden o aldatmacı vuruş fikrini çıkarabilmek. Klose’nin ya da bir başkasının bir daha elle gol atmayı düşünmesini engellemek. Bence bunun çaresi de itirafa yeşil kart yerine, aldatmaya kırmızı kart olmalı. Bir oyuncu elle gol atıyor, bariz biçimde kendini yere atıp penaltı kazandırıyorsa kırmızı kartla cezalandırılmalı. Gerekçesi de basit: Bariz gol şansını faulle/hentbolle engelleyen adam kırmızı kartla cezalandırılıyorsa, bariz bir sahte gol atan adamın cezası da aynı olmalı. Hatta daha da ileri giderek, ikinci-üçüncü liglerde ve altyapılarda sadece kırmızı kartla yetinmeyip, 4-5 maçlık cezayla da aldatma daha fazla lanetlenebilir.
2- Sahtekâr oyuncunun kaderini sadece 4 çift hakem gözüne emanet etmemeli. Futbola acilen “masa hakemi” desteği getirilmeli. Kenarda video kayıtlarından pozisyonun tekrarını izleyen iki hakem, bu tarz penaltı veya gole sebebiyet veren pozisyonlarda orta hakeme acil destek vermeli. Aldatan, masanın desteğiyle hemen atılmalı.
NOT: Tabii ki her pozisyonda masaya danışılması akıl dışı. 2 antrenörün her maçta maksimum 1’er masa hakemi talebi olabilir mesela. Daha fazla yardım da ancak penaltı-gol tarzı büyük hadiselerde alınabilir. Hafta sonu Eskişehir’de 28’deki Fernandao şutunda masaya danışılsa, belki de hakem dağılmazdı mesela.
FUTBOLDA “ADALET” HAREKETİ
FUTBOLUN daha âdil olması için yapılabilecek önemli bir hamle de adaletin ve dürüstlüğün kampanyalar vasıtasıyla yüceltilmesi.
FIFA ve UEFA nasıl yıllardır “RESPECT (SAYGI)” kampanyalarıyla ayrımcılığa karşı çılgınca savaşıyor; benzer bir kampanyayı adalet ya da dürüstlük üstüne de kurmalı.
Yeni kampanya “HONESTY (DÜRÜSTLÜK)” sloganı taşıyabilir mesela.
Video filmlerde aldatan lanetlenir; futbolda yeni düşmanın basit bir taç atışı için bile hakemi aldatmaktan çekinmeyenler olduğu ifade edilir.
Bir taç atışı çalmanın, market kasası soymaktan farkının olmadığı anlatılır kampanyalarla.
İstenirse futbol daha dürüst olabilir. Daha âdil olabilir. Üstelik futbol daha âdil olursa, sokaklar da daha âdil olacaktır inanın.
IFAB REFORMU DA GEREK
ŞÜPHESİZ ki bu radikal değişikliklerin gerçekleşmesi için futbol kurallarını belirleme yetkisine sahip IFAB’ın spordaki “mafyatik” rolünün de gözden geçirilmesi gerek.
Halen futbol oyun kurallarını değiştirme yetkisine sahip kurul 8 kişiden oluşuyor.
Bunların 4’ü Britanyalı federasyon başkanları, 4’ü de FIFA yetkilileri. Bir kuralın değişmesi için 6 reyin gerek.
Yani FIFA istese bile değişiklik yapma yetkisine sahip değil.
Her halükarda Britanyalıları ikna zorunlu.Milyarlarca insanın kalbinin çarptığı futbol oyununun kuralları, 4 tane 70 yaş civarı Britanyalı, 4 de FIFA üyesinin keyfine terk edilmemeli.
Hazır FIFA’yla ilgili reform kapıdayken, IFAB reformu da gözden kaçırılmamalı.
Paylaş