Yerleşik hücumcuların zaferi

Çeyrek final eşleşmelerinde 4 maçın 3’ünde daha fazla topla oynayan, daha fazla pas yapan, daha fazla şut deneyen ve daha fazla isabet sağlayan, pas mesafe ortalaması daha kısa olan taraf kazandı. Sadece Brezilya, geriden geldiği için 2. devre istatistikleriyle Belçika’yı geçmişti; ama izleyenler biliyor ki Belçika futbol oynayarak ve hak ederek geçti turu.

Yarı finalist 4 takımın ortak özelliği, dominant futbol anlayışını benimsemiş olmaları. Yani Uruguay’ın, Kolombiya’nın, İsveç’in veya Rusya’nın oynadığı Makyevalist futbol değil, rakip sahaya yerleşen, set hücumu yapan, risk alan futbol kazandı. Sanırım bitime 4 maç kala, bu Dünya Kupası’nın fırsatçıların değil, domine edenlerin turnuvası olduğunu rahatlıkla söyleyebiliriz.

Kupa, Türkiye’deki o meşhur ‘artık gole 3 pasla gidiliyor abi’ ezberini de bozdu doğrusu. Örneğin Belçika 14 golünün 10’unu akan oyunda kaydetti. Bu goller öncesi topa ortalama 26,8 saniye sahip oldu ve skor öncesi 7,8 pas yaptı. Duran toplar dışında 6 gol bulan Fransa, bunların 5’ini yerleşik hücumda attı. Gol için 24 saniye bekledi ve ortalama 9,4 pas yaptı. Turnuvayı duran top festivaline çeviren İngilizler dışında, Fransa, Belçika, hatta Hırvatistan’ın bile gollerinde sete yerleşme, sabırla paslaşma ve sonuca gitme var.

Bu turnuvanın bir numaralı kazananı duran toplar... Ama akan oyunda da sanıldığı gibi çabuk geçenler, koşanlar, kontra arayanlar değil; oyunseverler, sete yerleşip zorlayanlar kazandı.

OFSAYT ÖLDÜ, FARKINDA MISINIZ?

Video asistan hakemin direkt etkilerini zaten sürekli konuşuyoruz: Penaltı sayısı rekor düzeye ulaştı. Artık o papaz savunmacıların ceza alanında itme-kakma şansları kalmadı; orta hakem görmese de video yakalayıp cezalandırıyor çünkü.

Aldatmaya kalkanın lanetlenmesi de harika. Video asistan hakem, dürüst oyunu da güçlendirecek belli ki. Ancak VAR’ın birtakım endirekt etkilerini de göreceğiz sanırım zamanla. Bunların birincisi de galiba, turnuvada ofsayt sayısının dramatik biçimde azalması...

Fransa, 5 maçta toplam sadece 1 ofsayta düşmüş durumda! Uruguay 2 ofsaytla turnuvaya veda etti. Maç başına 2 ofsayt ortalamasının üstüne çıkanlardan sadece İngiltere devam ediyor. Belçika’nın 5 maçta 6, Hırvatlar’ın 8 ofsaytı var yalnızca.

Ofsayt sayısındaki dramatik düşüşün sebebi sanırım şu: Futbolcular da artık yardımcıyı kandırma peşinde değil. Teknolojiyi kandıramayacakları için çok daha hassaslar. Futbol değişiyor, dönüşüyor ve daha dürüst bir rotaya yöneliyor bence.

GÜNÜN SÜRPRİZ ADAYI

Sağ bek Benjamin Pavard, belki de turnuvanın en güzel golünü atarak parladı ama sol bek Lucas Hernandez oyunda daha etkin olan taraf. 5 maçta ona yapılan 13 faulle, en fazla faule maruz kalan bek konumunda.

GÜNÜN YILDIZ ADAYI

Bu turnuvada yarı finale 4 tane kahraman kaleci kaldı doğrusu. Ama Thibaut Courtois, onların içinden libero kaleci özelliği ile ayrışıyor. Chelsea’nin dev kalecisi, 5 maçta 19 başarılı çıkışla bu alanda açık ara lider.

Rusya doping yaptı mı?

Rusya doping yaptı mı, elbette bilmiyorum. Ancak şunu biliyorum, fiziksel dayanıklılıkla ilgili neredeyse bütün istatistiklerde tepedeler.

Maç başına 60 top kazanma, rakip yarı sahada 12 top kazanma... Havada 66 hamle, 38 başarılı hamle... Maç başına 59 pas arası, rakip yarı sahada 14 pas arası ile Rusya tüm bu kategorilerde lider. Bireysel ligde de durum farklı değil: Turnuvanın en fazla ikili mücadele kazananı Kutepov... Hücumda en fazla ikili mücadele kazananı Dzyuba... En fazla seken top kazanan oyuncu Zobnin... En fazla faul yapan oyuncu da Golovin...

BASKI MBAPPE’NİN ÜSTÜNDE

Beni çeyrek finallerde en çok üzen konu, Mbappe’nin daha önce görmediğimiz türden kibirli tavırlarıydı. Belli ki 19 yaşındaki genç adam, çeyrek finaller sonrası Pele ile kıyaslanma rüzgârını kaldıramamış. Deschamps’a çok iş düşüyor.

BU DETAYA DİKKAT

BELÇİKA’nın en zayıf yönü, orta sahada serseri topları kazanma konusu. Fransa bu istatistikte ilk 10’a 2 adam, Kante ve Lucas Hernandez’i sokmuş. Belçika top kendilerindeyken harika, ama boştayken aynı düzeyde iyi değiller.