Paylaş
Süper Lig’de öyle korkunç bir antrenör katliamı var ve bu rezalete karşı kamuoyu öyle sessiz ki, bir ‘Omerta’ hissiyatı veriyor bu bana. Mesela Kemal Özdeş, Tamer Tuna, Mustafa Kaplan’ın yaşadıkları nedir?
Geçen sezon başında Kasımpaşa bir şeyler inşa ediyordu, Kemal Özdeş’i gönderdiler. Göztepe bir proje görüntüsündeydi, Tamer Tuna’yı görevden aldılar... Sezonu Alanya heyecan veren bir futbolla tamamladı, Ankaragücü modern bir top oynuyordu; hocaları ayrıldı. Sahi neler oluyor bu ligde? Hiç kimse bir şey inşa edilsin istemiyor mu? Uzun vadeli ufacık da olsa bir projeniz yok mu? Yoksa bu zengin holigan başkanların kendi aralarında Omerta benzeri gizli bir anlaşması mı var, Türk futbolundan tek bir tane daha istikrarlı kulüp, tek bir tane daha hoca çıksın istemiyorlar mı?
20 YILLIK TUR!
30 yaşın altındaki sporseverler, Türk futbolunda bir Terim-Denizli-Güneş devri izlediler; bu meşhur üçlünün yanına çeyrek asır boyunca (biraz Yanal, biraz da Avcı dışında) pek kimsenin eklenememesinin iki temel nedeni var bence: Birincisi, Dünya çok hızlı değişti, internetin ve mobil iletişimin hayatımıza girmesiyle bilginin baş döndürücü hızına bir jenerasyon antrenörlerimiz yetişemedi. İngilizce bilmiyorlar, bir anda paylaşıma açılan olağanüstü bilgi havuzundan faydalanamıyorlar. Eski okul diyebileceğimiz bu antrenör nesli, 20 yıldır Anadolu turundalar malum. Ancak bir sonraki nesil farklı. Sergen Yalçın, Okan Buruk ve arkadaşları, kazanan bir jenerasyon. Rıza Çalımbay, Samet Aybaba, Aykut Kocaman’ların futbolculuk kariyeri şerefli yenilgilerle geçti; ulusal takım ve Avrupa kupalarında galibiyet alışkanlıkları yok. Hatta hücum etme alışkanlıkları yok. Uluslararası bütün maçlara ‘ilk 30 dakika gol yemeyelim’ zihniyetiyle çıkmak zorunda kalmış bir futbolcu grubu onlar. Ancak Sergenler Okanlar farklılar. Kazanan nesiller, hücum eden nesiller. Antrenörlüklerine de bu özgüven yansıdı. Ancak onların şanssızlığı da şu: Antrenör zihniyeti değişirken, yönetici zihniyeti aynı kaldı memlekette. İkinci ve esas sorun da bu zaten.
GODFATHER’DAN
Mario Puzo okuyanlar veya Godfather izleyenler İtalyan mafyasının sessizlik yeminini, yani ‘Omerta’ tabirini anımsayacaklardır. Babaların kendi aralarında bir sessizlik yemini vardır, birbirlerinin suçlarını bilirler ama asla bunu otoriteyle paylaşmazlar. Süper Lig’de öyle korkunç bir antrenör katliamı var ve bu rezalete karşı kamuoyu öyle sessiz ki, bir ‘Omerta’ hissiyatı veriyor bu bana. Kasımpaşa başkanının yaptığı nedir Allah aşkına, 7 maçta 12 puanlı Kemal Özdeş’i gönderip-itibarsızlaştırıp, sonra geri almak? Ya da Göztepe’nin Tamer Tuna’yı kaybedişi? Geçtiğimiz günlerde Alanya ve Malatya’nın antrenör takası? Sezonu çok olumlu bir futbolla kapatan, ekonomik olarak zorda olmasına rağmen Mustafa Kaplan’la lige renk katan Ankaragücü’nün gerekçesi nedir sahi? Neden hiçbir kulüp bırakın 5-10 yıllığı, 3 senelik bir projeyi bile sürdüremiyor? Neden antrenörler ikna edilemiyor, neden kontratlara sadık kalınmıyor? Yeni TFF’nin en öncelikle meselelerinden biri bu olmalı bence...
1- Kulüplerin 1 Haziran’dan 1 Haziran’a, 365 günlük takvimde yalnızca 1 antrenör değiştirme hakkı olmalı. Teknik adamlara getirilen kontrat limiti, kulüplere de getirilmeli.
2- Kulüp başkanlarına 3 dönem şartı getirilmeli. Ya da daha sağlıklı ve çözümcü olanı, kulüp başkanları dönemlerindeki ekstra borçlanmadan direkt sorumlu olmalı.
HAFTANIN GOLÜ
Kadınlar Dünya Kupası’ndaki İsveç-Tayland maçında skoru 4-0’dan 4-1’e getiren golün beni bu kadar sevindireceğini tahmin edemezdim. Turnuvada ilk 179 dakikada 17 gol yiyen Tayland’ın 90’da Kanjana ile bulduğu golle kenar yönetimi ağladı, biz ağladık. Bu sayı, FIFA Yılın Golü’nün 1 numaralı adayıdır.
Haftanın endişesi
Yazılar uzadı, bu konu yine sığmadı. La Liga’nın son haftasında Valladolid-Valencia maçında şike yapıldığına dair ciddi bulgular var. Komplodan nefret ediyorum ama şikenin sanılandan çok boyutlu olduğuna dair bir his var. İmkânınız varsa Fransa Ligi play-out maçı Dijon-Lens’i izleyin, hak vereceksiniz.
Paylaş