Prensiple takıntı arasına sıkışmış bir sezon

Uğur Meleke yazdı...

Haberin Devamı

Dünkü maçın teknik analizi bir yana, seçilen 11’in dahi, Ersun Yanal’ın sonunu getiren sebeplerin bir küçük demosu olduğunun altını çizmek gerek. Prensipli olmakla takıntılı olmak arasında ince bir çizgi var. Doğrularında ısrarcı olmakla, onlara tapmak farklı şeyler. Ersun Yanal, bu sezon zaman zaman doğrularına inanmaktan ziyade tapma sınırını zorladı. Dün de bu doz aşırı inancın küçük örneklerini gördük: İlk 11’inde kenar oyuncusu olmamasına rağmen, iki adamı (Mehmet ve Kruse’yi) çizgiye devşirerek maça yine 4-3-3 başladı. Bu sezon Türkiye Kupası’nda 540 dakika oynamış ve her saniyesinin hakkını vermiş Ferdi’ye yapılmış bir ayıp bu. Oysa göreve veda ederken bari, sezon boyunca alamadığınız bazı riskleri alsaydınız keşke: Mevlüt-Muriç ikilisiyle ve 4 merkez oyunculu baklava orta sahayla pekala 4-4-2 de deneyebilirdiniz dün. Ferdi ve Mevlüt’ün yanı sıra sezon boyunca kupada son derece namuslu bir futbol oynamış, hafta sonu gol atmış Zajc da dün 15 dakikadan fazlasını alabilirdi.

Haberin Devamı

RADİKAL DEĞİŞİKLİK

Ersun Yanal’ın inançlarının (ya da takıntılarının) ağır bastığı Fenerbahçe 11’inin renksizliği, Trabzonspor’un çok yönlü kadrosuna karşı çaresizdi dün ilk bir saatte. Bordo-mavili ekip ilk devrede N’diaye’nin on numarada tercih edilmesi sebebiyle daha düşük viteste kalırken, onun yerine yetenekli Guilherme’nin girmesiyle oyun aklını tazeledi. Trabzonspor 46 ile 70 arası oyunun hakimiydi, pozisyonları da golleri de o bölümde geldi zaten. Son çeyrekte Fenerbahçe’nin oyununu radikal biçimde değiştiren faktörse Ferdi ve Zajc’ın yarattıkları hareketlilikti. Ersun Yanal, Fenerbahçe kariyerinin son 15 dakikasında Ferdi ve Zajc’lı akıcı Fenerbahçe’yi izlerken ne düşünmüş, aklından neler geçmiştir çok merak ediyorum doğrusu. Mesela tek bir maç daha şansı olsa, yine Tolga’yla mı başlardı oyuna? Çizgilerde devşirmeler mi oynardı yine? Bilmek güç.

2018 FİNALİNDE LUIS GUSTAVO- ADIL RAMI

Dün Luis Gustavo, Simon Falette’in sakatlığı sonrası sol stopere geçince, zihnim beni 2018 Avrupa Ligi finaline götürdü. Atletico Madrid’le Marsilya arasında oynanan o finalde, Marsilya savunma tandemi kimlerden oluşuyordu biliyor musunuz: Rami ve Gustavo’dan! Rudi Garcia’nın elinde Rolando gibi önemli bir stoper de olmasına rağmen Fransız teknik adam Rami-Gustavo ikilisini tercih etmişti.

Haberin Devamı

Luis Gustavo’nun çok yönlü bir oyuncu olduğunu hepimiz biliyoruz. Marsilya’da da, Wolfsburg’da da, Bayern Münih’te de stoper oynadı. Ancak Rami ile ikisinin o sezon Salzburg’la oynanan iki yarı final maçında da, finalde de savunma göbeğinde beraber görev yapmaları önemli. Fenerbahçe maalesef ikilinin bu deneyiminden faydalanamadı. Zaten Adil Rami’nin Fenerbahçe kariyerini bitiren Ankaragücü maçındaki 45 dakikasındaki sorun da sol stoper oynamasıydı. Rami sağda, Gustavo ise solda oynamaya alışık zira.

ERCE'NİN ÖNÜ AÇIK

Trabzonspor'un kalesinde bu sezon bir süper yıldız, Uğurcan Çakır oynuyor. Ama arkasında da son derece akıllı, medeni ve potansiyeli yüksek bir genç adam var. Erce Kardeşler’in Türkiye Kupası’ndaki iyi performansının yanı sıra açıklamalarındaki takımdaşlık duygusu ve kalite çok dikkat çekici.

Haberin Devamı

UZUN TAÇ MESELESİ

Liverpool, antrenör ekibine yeryüzünün ilk taç atışı hocası Gronnemark’ı eklediğinde kimileri dahice, kimileriyse şımarıkça bulmuştu bu hamleyi. Dünyanın en uzun taç atışı rekoruna sahip bir sporcuydu Gronnemark. Daha önce Danimarka’da Horsens ve Midtjylland’da bu görevi yapmış ve önemli fark yaratmıştı. Klopp, futbolda detayların öneminin farkında. Futbol, nihayetinde bir ‘mikro taktikler silsilesi’. Taç atışı da pekala önemli bir mikro taktik alanı. Liverpool takımı, taç atışı hocasıyla geçirdiği yaklaşık 2 yıllık süreçte bu alanda gelişti. Sıkça dile getiriyorum, Süper Lig’de de bu alanda Trabzonspor ve Alanyaspor fark yaratıyorlar. Novak-pereira’nın ikisi birden uzun atabildiği için Trabzon daha fazla ürün alıyor. Dün de fark yarattılar bu konuda.

Haberin Devamı

KISA ALAN OLMAZ

Kupa maçlarında sezon boyunca tekrar edildiği ve artık dayanamadığım için değerli anlatıcı kardeşlerime ufak bir ricada bulunmak isterim. “Kısa” tek boyutu anlatır, “alan” ise iki boyutu. “Kısa alan” olmaz. O ya “kısa mesafe”dir, veya “dar alan”dır. Sizin kastettiğiniz şey, “kısa mesafe”.

 

Yazarın Tüm Yazıları