Paylaş
Futbolun en eski ve en meşhur ezberlerinden biridir “oyuncuyu kaybederiz” lakırdısı... On yıllardır ileri sürülen iddiaya göre eğer bir teknik adam, taktiksel sebeplerle bir futbolcusunu ilk devrede oyundan alırsa, o oyuncuyu kaybeder! Oyuncu küser, oyuncu rencide olur, ondan bir daha faydalanamazsın vs...
KÜSEN VAR MIDIR?
Bu da futbolun diğer meşhur klişeleri gibi sorgulanmaz, adı konmamış bir kutsal kitap ürünüymüşçesine kabul görür, nesilden nesle aktarılır. Ben de çocukluğumdan beri şu soruların yanıtlarını merak etmişimdir hep:
Bir duran top olduğunda dahi değişikliği 30 saniye bekletebilen, futbolda tek bir pozisyonun bile sezonun kaderini değiştirebileceğini bilen teknik adamlar, nasıl oluyor da her şeyin berbat gittiği bir 45 dakikayı bir kişi küsecek diye oyuncu değiştirmeden bitirirler?
Şu ana kadar ilk devrede oyundan çıkarıldığı için küsen, rencide olan, depresyona giren bir futbolcu var mıdır? Haftanın 5-6 gününü oyuncularla birlikte geçiren teknik adam, bir taktiksel değişikliği futbolcusuna açıklayamayacak kadar aciz midir?
Yoksa tüm bu ezberin temelinde, oyuncunun kenara gelirken tepki gösterip teknik adamı küçük düşürmesi korkusu mu yatmakta?
Barça, Camp Nou'ya Geri Döndü
AYNI ANDA 4 OYUNCU DEĞİŞTİRİLDİ
Bu klişe korkunun gerçek sebebi her ne olursa olsun, pandeminin bitireceği ilk ezberlerden birinin bu olacağını düşünüyorum ben. Zaten beş oyuncu değişikliğinin pandemi sonrası da kalıcı olacağını zannediyorum, zira Bundesliga’dan gözlemlediğimiz kadarıyla bırakın oyunu yavaşlatmayı, hızlandırdı bile yeni kural.
Fortuna’nın hocası Uwe rösler, cumartesi günü 66’da aynı anda dört oyuncu birden değiştirerek etkiledi oyunun gidişatını. Ama mesela Leverkusen Koçu Peter Bosz, Bayern önünde 30’da yapması gereken değişiklikler için devreyi bekleyince maç uçup gitti elinden. Futbolda beş oyuncu değişikliğinin kalıcı hale gelmesiyle, 25’te-30’da yapılacak teknik adam hamlelerine de alışacağız bence.
ÖLMEYE ADAY DİĞER KLİŞELER
SAHA ve seyirci avantajı: Bundesliga’da pandemi sonrası oynanan 45 maça bakılırsa o aslında sadece ‘seyirci avantajı’ imiş. Saha avantajı diye bir şey yokmuş. Tabii kesin kanaat sahibi olmak için diğer ligleri de görmek lazım. Bundesliga’da pandemi sonrası ev sahiplerinin kazanma oranı sadece yüzde 22...
1- İYİ MÜCADELE ETTİK
Benim zaten ezelden beri nefret ettiğim bir klişedir bu. İyi mücadele, futbolda elbette önemli bir kriter. Ama Türkiye’de teknik adamlar maalesef hep mücadeleden bahseder; taktikten, teknikten, kaliteden bahsetmezler hiç. Pandemi sonrası Bundesliga’da da ilk 45 maçta daha fazla mücadele edenin değil, sahaya daha fazla kalite koyanın öne çıktığını gözlemledik. Yunanistan’2004 veya Portekiz’2016’nın muvaffak olabileceği bir Bundesliga değil bu şu anda.
2 - KAZANAN 11 DEĞİŞMEZ
Bir korkunç klişe daha... Ekibiniz galip geliyor, birtakım aksaklıklar görüyorsunuz ama kazanan takım değişmez deyip göz göre göre tekrar ediyorsunuz hatayı! Ben hiçbir teknik adamın böyle bir hata yapacağına inanmıyorum doğrusu. Takım kaybettiğinde 11’i değiştirmek değildir ki zaten marifet. Önemli olan kazanırken de aksaklıkları teşhis edebilmek... Pandemi dönemindeki sıkışık fikstürde bolca yıpranacak bu klişe de.
PSiKOLOG KALECi
Geçtiğimiz günlerde Borussia Dortmund kulübü, eski kalecisi Philipp Laux’yu takım psikoloğu olarak atadığını açıkladı. Laux, 1993-94 sezonunda Stefan klos’un arkasında Dortmund’un ikinci kalecisiydi. Daha sonra Hoffenheim’da kaleci antrenörü olarak, Bayern ve Leipzig gibi kulüplerde de psikolog olarak görev yaptı. Field of Dreams (Düşler Tarlası) filminde de işlenen doktor beyzbolcu ‘ay ışığı Graham’ öyküsünü anımsatan çok hoş bir atama.
Paylaş