Paylaş
Milli takımımızın bu sekizinci büyük turnuvası. İnanılır gibi değil ama ilk kez bir büyük turnuvaya galibiyetle başladık. Daha önce 1954 Dünya Kupası’nda Almanya’ya 4-1, Euro 96’da ve 2016’da Hırvatistan’a 1-0, Euro 2000’de İtalya’ya 2-1, Kore-Japonya 2002’de Brezilya’ya 2-1, Euro 2008’de Portekiz’e 2-0, Euro 2020’de İtalya’ya 3-0 yenilerek başlamıştık şampiyonalara. Bir büyük şampiyonaya galibiyetle başlamak mükemmel. Ama kazanırken de kusurları gözden kaçırmamamız lazım. Özellikle de savunmada verdiğimiz üç temel açığı teşhis ve tedavi için sadece iki günümüz var önümüzde.
1- Üçlü oynayan takımlara karşı eşleşme sorunu
Gürcüler bize karşı 3-5-2 ile sahaya dizildiler. Son hazırlık maçımızda Polonya’nın da formasyonu bire bir aynıydı. Polonya’ya karşı yaşadığımız sorunun bir benzerini Gürcistan’a karşı deneyimledik maalesef. Topu sağda kısa ve tembel paslarla oyalıyorlar. Sonra uzun kros bir topla sol kanat beki görüyorlar. Ve genelde sol çizgide o adam bomboş, demarke vaziyette alıyor o topu.
Beşli orta sahalar sıkıntı yaratıyor
Gürcüler’in 23 yaşındaki sol kanat beki Tsitaishvili bize bu şekilde çok fazla sorun çıkardı. Dinamo Kiev kökenli, Lucescu’nun geliştirdiği bir futbolcu. Ancak mesele Tsitaishvili’nin müthiş bir oyuncu olması değil. Zaten müthiş bir oyuncu da sayılmaz. Mesele, bizim orta sahayı beşli kullanan, alanı genişleten takımlara karşı eşleşme sorunları yaşamamız.
Kovalamakta güçlük çektiler
3-5-2 oynayan bir takımda top sol kanat bekle buluşmadan önce onun sağ bekimiz Mert Müldür tarafından karşılanması halinde defansımız aşırı esniyor. Mert tarafından karşılanmadığından da Arda (daha sonra da Barış) kovalamakta güçlük çektiler Tsitaishvili’yi. Ayrıca bize sorun çıkaran tek kanat yönü sol değildi, sürekli sağa devrilerek oynayan Kochorashvili benzer şekilde defalarca demarke vaziyette aldı pasları. 6 gün sonra karşılaşacağımız Çekya da benzer bir formasyonla 3-5-2 diziliyor. Umarım o güne kadar hallederiz bu eşleşme problemini.
2- Arda Güler'i sağ kanatta kullanmak riskliydi
Arda bir pırlanta. İlk 11’de başladığı için, müthiş bir gol attığı için hepimiz çok mutluyuz, gururluyuz. Ancak Dortmund’daki performansını moleküllerine ayırdığımızda şunu gözlemliyoruz: Sağda oynadığı ilk 50-55 dakikada hem kendi yeteneklerini göstermede, hem de savunma yapmakta sorunlar yaşadı. Merkezde oynadığı son 30 dakikada ise daha özgür göründü Arda.
Gürcüler belki kanat akınlarını birden fazla golle sonuçlandıramadılar ama aynı açıkları Portekizliler’e verirsek daha çok sorun çıkartabilecekleri ortada. 50-55’ten sonra Barış Alper sağ kanada, Arda merkeze geçtikten sonra defansif sorunların azalmasını bekledik, ama bu kez de golümüz geldi ve çok geriye gömüldük nedense.
3- 79'dan sonra İstanbul'a kadar gömülmemeliydik
Signal Iduna Park’ta 67’de ikinci golü bulduk, bir 5-10 dakika kadar daha etkili oyunumuzu sürdürdük. Ancak özellikle 79’uncu dakikadaki Merih/Kaan değişikliği sonrası İstanbul’a kadar geriye çekildik neredeyse! Eğer öne geçtiğimiz her maçta oynamaktan bu denli vazgeçer ve bu kadar geriye çekilirsek fatura ödemememiz şansa kalır bence. Dortmund’da 79’da Merih oyuna girdi, libero pozisyonunu aldı. Savunmayı üçledik. Daha doğrusu beşledik. 9-10 kişiyle kalenin içine gömüldük ve dua etmeye başladık sadece. Oynamayı bıraktık çünkü. Dünyada bir büyük turnuvada 2-1 öne geçen ilk takım biz değiliz, sonuncu da biz olmayacağız. Gürcistan’a karşı 2-1’i bulduk diye bu kadar yaslanırsak çok fazla pozisyon veririz. Ve bedel öderiz bir dahakine.
Paylaş