Paylaş
BEŞiKTAŞ’ın kalpten oyunu takdire değer. Geriye düştükleri 7 maçı çevirmeleri, vazgeçmemenin, tutkunun göstergesi. Ama tutkulu oyun birkaç maç kazandırır size. Şampiyonluk içinse doğru oyun gerekir. Beşiktaş, ilk 4 içinde takım boyu en uzun ekip. En az pas arası yapan, en az top kapan takım. Beşiktaş’ın Mayıs’ta sevinmesi için, bu doğaçlama futbolun ikinci yarıda tekrar bir kalıba sokulması gerekiyor.Son dönemde dünyanın en değerli teknik adamları, doğru transferi yapanlar değil, eldeki malzemeyi geliştirenler... Conte’nin Moses’tan-Alonso’dan, Klopp’un Firmino ve Lallana’dan aldığı verim, Mourinho’nun Pogba ve Ibra üstüne takım inşa etmesinden daha etkileyici artık. Malum, Türk futbolunun da son yıllardaki “gelişim departmanı sorumlusu” Şenol Güneş... Bugün A Milli Takım’ın iskeletini oluşturan Selçuk, Oğuzhan, Ozan, Burak, Cenk, Şener, Volkan gibi sayısız oyuncuyu bir üst kademeye çıkaran Güneş, Quaresma ve Gomez üstündeki etkisiyle Euro 2016’nın kaderine bile tesir etti bence. Ama bu yılki Beşiktaş’a başarı için oyuncuları geliştirme stratejisi yetmedi. Takımı da geliştirmek gerekiyor.
OCAK’TA HALLEDİLMESİ GEREKEN EN ÖNEMLİ SORUN
BEŞİKTAŞ, bazı konularda geçen sezonun devamı gibi:Galatasaray’la birlikte en fazla pas yapan takım konumları sürüyor. Bu iki ekibin Fenerbahçe’den 2500, Başakşehir’den 3 bin fazla pas yapması dikkat çekici. Ancak hücum iştahında süreklilik, oyun sürekliliği sağlamadı Beşiktaş’ta. Nedeni de basit: Doğaçlama bir futbol oynuyorlar. İyi başladıkları bir devrenin sonuna 3-0, kötü başladıklarının sonuna 0-3’le gelebiliyorlar. İyi oynarken devleşiyor, kötü oynarken toz şeker gibi dağılıyorlar. Geçen sezonun şampiyonu Beşiktaş’ın bu yılı 36,3 metre takım boyu ortalamasıyla bitirmesi akıl almaz.Başakşehir-Galatasaray ve Fenerbahçe 33-34 metre aralığındayken, Beşiktaş’ın boyunun bu kadar uzamasının nedeni, emprovize oyunla geçen dakikaların artması. Takım disiplininden sık sık uzaklaşma, kaosla sonuç arama. Ocak’ta halledilmesi gereken en önemli sorun sanırım bu.
ŞENOL GÜNEŞ GEÇEN SEZONA GÖRE FORMSUZ
Napoli’de 75’te durum 2-2 iken Tolgay’ı alıp Cenk’i sokma cesaretini gösteren Şenol Hoca, Kasımpaşa maçında 75’te durum 1-2 iken aynı Tolgay’ı çıkarırken neden Atınç’ı sokup maçın fişini çekti?
GOMEZ, Sosa ve Gökhan gittiler. Rhodolfo, Caner, Talisca bedensel, Oğuzhan da ruhsal sıkıntılarla sezonun büyük bölümünde takımlarını yalnız bıraktılar. Şüphesiz ki bu kadar eksikle bir anlayış sürekliliği yaratmak kolay değil.
Ama Güneş’in şu soruya da yanıt vermesi gerekiyor: Ekim’de, Napoli’de 75’te durum 2-2 iken Tolgay’ı alıp Cenk’i sokma cesaretini gösteren Şenol Hoca, Aralık’ta Kasımpaşa deplasmanında 75’te durum 1-2 iken aynı Tolgay’ı çıkarırken neden Atınç’ı sokup maçın fişini çekti? Güneş’in takımına güveni mi azaldı? Ömer, Kasımpaşa maçında neden kulübede değildi? Ya da iki sezondur grupların son maçına en avantajlı takım konumunda gelen Beşiktaş, neden son müsabakada soğukkanlı kalamıyor? Kiev’de Beck atılıp skor 2-0’a geldiğinde neden maç bitmiş gibi bir ruh haline büründüler? Beşiktaş, o noktadan geri dönüş hayali kuramayacak kadar kötü mü?
En azından denenemez miydi bu? Güneş hemen o dakikada bir-iki oyuncu değişikliğiyle sahaya müdahale edip kontağı yeniden çeviremez miydi? Ben Güneş’in de geçen sezona göre formsuz olduğunu düşünüyorum bu sene.
BABEL DOĞRU TERCİH
BEŞiKTAŞ’ın ilk yarı boyunca Quaresma dışında bir kenar oyuncusu bulamayıp, 4-3-3 oynamakta ısrar etmesi ironik. İkinci devrede de bu ısrar sürecekse ve Güneş yine Kerim’le (sağlıklı olduğu günlerde bile) Aras’ı görmezden gelecekse, tabii ki Babel takviyesi mantıklı. En azından sayısal olarak kenar hücumcusuna ihtiyaç var siyah-beyazlılarda. Ryan Babel, Ajax ve Liverpool’un hayal ettiklerini gerçekleştiremediği için kendini Al Ain ve Kasımpaşa gibi kulüplerde bulmuş, klasik bir “performansı verdiği umudun altında kalmış” topçu tipi. Ama Güneş’in de böyle oyuncularla iyi frekans yakaladığı Burak, Engin, Sosa, Quaresma gibi örneklerle sabit. Babel’le Kasımpaşa’da çalışmış Önder Özen’in görüşleri çok olumlu. İdmanlarda ciddi, arkadaşlarına saygılı biri olduğunu söylüyor Babel’in.
SAVUNMAYA DA TAKVİYE ŞART
BEŞiKTAŞ’ın geçen sezona göre ofansif olarak gerilemesi, savunmadaki zafiyete de ayna tuttu diye düşünüyorum ben. Rakipler daha fazla topla oynayıp, daha fazla pozisyon buldukça Tosiç’in sıradanlığı, Rhodolfo’nun yavaşlığı, Beck’teki gerileme, Marcelo’daki iniş-çıkışlar fark edildi. Beşiktaş, zirve dörtlüsü içinde en az pas arası yapan ve en az sahipsiz top kazanan ekip. Quaresma ve Cenk’in geri dönüşleri sıkıntılı olduğu için takım boyu diğer 3 rakibinden uzun, savunmayı da G.Saray’a göre geride kurmalarına rağmen. Beşiktaş’ın bir savunma aklına ihtiyacı olduğu açık. Tabii ki Rakitskiy olabilir bu.
ETO’O, BESİKTAŞ’A İLAC OLUR MU?
LiGiN ilk yarısında Cenk’in penaltılar dışında attığı gol sayısı 5, Aboubakar’ınsa 3... Quaresma ligde henüz siftah yapamadı. Evet, kamuoyunun Beşiktaş’la ilgili “pozisyon verimsizliği” tespitinde haklılık payı var. Cenk ve Aboubakar, Gomez’in yarısı kadar verimle atamıyorlar. Ve bütün bir futbol kariyerini çerçeveye dürtme üstüne kurmuş, İspanya’da, İtalya’da, İngiltere’de, Türkiye’de hemen hemen hiçbir kaleyi boş geçmemiş Eto’o’nun Beşiktaş’ta da atacağını tahmin etmek güç değil.
HERKES GOL DÜŞÜNMELİ
Ancak sanırım gözden kaçan bir küçük detay daha var: Koca devreyi Oğuzhan 5, Atiba 2, Tolgay 3 isabetli şutla tamamladılar. Beşiktaş’ta pozisyon verimsizliği kadar, düşünsel verimsizlik de var. Siyah beyazlılarda maç gecesi rüyasında gol attığını gören oyuncu sayısı azaldı. Güneş’in markette santrfor aramakla kalmaması gerek. Soyunma odasında herkesten gol düşünmesini istemesi de lazım.
İlk devrenin sonunda ligi 13’üncü sırada tamamlayan Trabzon’un kaleye gönderdiği toplam şut sayısı 188’ken, Beşiktaş 178’de kalmış. Oysa hepimiz Beşiktaş’ın daha iyi futbol oynadığını, daha fazla pozisyon ürettiğini düşünüyorduk değil mi? Gerçekler bundan ibaret değil sanırım.
SÜPER LiG’DE iLK YARI ANALiZi’NDE YARIN:
GALATASARAY◊ SON 15 kupanın 10’unu müzesine götüren Galatasaray, yolun sonuna mı geldi? Riekerink’le şampiyonluk şansları var mı? Serdar’ın sakatlığında takviye gerekli mi, Ahmet Çalık doğru hedef mi? Poldi gönderilmeli mi?
Paylaş