Paylaş
Dün Trabzon’da sahaya çıkan iki takım için sanırım rahatlıkla şunu söyleyebiliriz: Top ayağında olan taraf tehlike yaratabilecek kalibrede. Ancak top rakipte olduğunda ikisi de sıradanlaşıyorlar. Basel’in merkezde Xhaka-Frei, önlerinde Stocker-Bua ve Ademi’li ofans grubu, kaliteli bir karma. Özellikle ilk 45’te bordo mavili savunmada biraz şaşkın olunca önemli fırsatlar yakaladılar. Zaten Trabzonspor’un sağ bekte Hüseyin ve stoperde Campi ile savunmada bir organizasyon problemi yaşayacağı açıktı. Nihayet 20’de Widmer’in sıradan bir ön direk koşusuna Hüseyin ayak uyduramayınca basit bir gol yiyerek başladı maça Trabzonspor. Basel’in ikinci golünde de 30 metreden gelen bir ortaya Stocker’in Hüseyin’in üstünden çıkıp vurması üzücü.
TRABZON KEYİF VERDİ
Ancak top Trabzonspor’da olduğunda çok keyif veren bir Avrupa Ligi takımı izledik hepimiz. Özellikle 46’da Nwakaeme oyuna girdikten sonra hücumda çok daha ne yaptığını bilen, çok daha akılcı bir ekip vardı. Lâkin maalesef Türk takımlarının Avrupa’daki şu rotasyon hastalığı sebebiyle yine maçın tümüne yayamadık iyi oyunu. İnsan dün kaçan 2 puanı görünce düşünmeden edemiyor: Sosa ve Nwakaeme 11’de başlayamazlar mıydı? Eğer gerçekten çok yorulurlarsa pazar günü Rize’de dinlendirilemezler miydi? Basel’le Trabzonspor aynı fikstürü oynuyorlar doğal olarak. Basel’in Krasnodar maçı 11’inden sadece 1 oyuncu farklıydı dün. Santrfor Ademi, Cabral’ın yerini almış. Ligdeki Luzern maçında da sadece sol bek farklıymış. Galatasaray’ın karşısına çıkan PSG bile ligdeki 11’ini tek bir mecburiyet dışında (IcardiNeymar) değiştirmemişti. Bizim takımlarımız niyeyse hafta sonu-hafta içi aynı 11 adamla (ya da 9-10 adamla) oynamayı başaramıyorlar. Şu kaçan puanlara üzülüyor insan.
Paylaş