Paylaş
19 yaşında olimpiyat takımında oynamış. 20 yaşında İngiliz milli olmuş, ilk ulusal maçında gol atmış. Jürgen Klopp’un Liverpool’a transfer ettiği ilk oyuncu. Caulker eğer Fenerbahçe’de Attila Szalai ile ideal savunma ikilisini oluşturacaksa; liderlik ve soğukkanlılığıyla da önemli katkı yapacaktır. Zira bu tarz ikililerde stoperlerden birinin yönetmen-lider, diğerinin cüretkar-maceracı olması ciddi şekilde avantaja dönüşebilir.
Steven Caulker, özellikle İngiliz medyası tarafından her sene en az bir kez manşete taşınan olağanüstü bir hikâyenin kahramanı. 15 yaşında keşfedilen, basamakları ikişer üçer tırmanarak 20’lerinin başında Tottenham ve İngiltere formasını sırtına geçiren özel bir yetenek. Ancak Caulker’ın kendi deyimiyle ‘özel yetenek, aynı zamanda büyük bir beladır’...
DEDESiNi KAYBEDiNCE MANEVi BOŞLUĞA DÜŞTÜ
Ve genç yaşlarında o bela ile baş edemeyen, çok sevdiği dedesini kaybettiği için de manevi boşluğa düşen Steven, kendini alkol ve kumar bataklığında buluyor bir anda. Gündüz futbolculuk, gece kumarbazlıkla geçen birkaç sene elinde avucunda ne varsa kaybettiriyor, mafyaya bile borçlandırıyor genç adamı. Kulübündeki formasını, milli takımı, fiziksel seviyesini, parasını, arkadaşlarını ve hatta ailesini de kaybediyor bu süreçte.
ALANYASPOR’DA YENiDEN DOĞUŞ
Caulker’ı uçuruma sürükleyen bu hikâye, dedesinin kaybıyla başlamıştı. Onu uçurumdan çıkaran da yine dedesinin yolunu izlemesi oluyor. 2016 yazında dedesinin kökenlerinin peşine düşüyor, tüm arkadaşları tropik tatiller yaparken, o Batı Afrika’nın en fakir ülkelerinden birinin, Sierra Leone’nin yolunu tutuyor.
SiERRA LEONE’DE KÖKLERiNi ARAMAYA GiTTi, KENDiNi BULDU
11 yıl süren iç savaşın ve son iki senelerini mahveden Ebola’nın izlerini silmeye çalışan Sierra Leone’de su kuyuları açıyor, evsizlere ev, babasızlara baba olmaya çalışıyor. Hayatı da orada değişiyor zaten. Birkaç yıl süren rehabilitasyon süreci sonrası Alanya’da yeniden doğuşuna şahit oluyoruz Caulker’ın... Londra doğumlu, henüz 29 yaşında olan 1,91’lik bu dev İngiliz milli stoperin hayatında bir kilometretaşı oluyor Alanya.
ÇAĞDAŞ ATAN’IN SiSTEMiNE UYUYORDU
Fenerbahçe’nin Alanyaspor’dan transfer ettiği Caulker, her zaman güçlü bir stoperdi elbette. Zaten Roy Hodgson onu 20 yaşında İbrahimovic’in karşısına o yüzden çıkarmıştı milli takımla. Alanya’nın kendine özgü oyun stili sebebiyle Türkiye’de bir özelliği daha ön plana çıktı: O da, oyun kurma becerisi. Çağdaş Atan’ın ısrarla geride pas yapan takımında (artık Yunanistan’ın yolunu tutan) Tzavellas’ın da, Caulker’ın da oyun kurma becerileriyle ön plana çıktıklarını söyleyebiliriz rahatlıkla. Caulker eğer Fenerbahçe’de Szalai ile ideal savunma ikilisini oluşturacaksa liderlik ve soğukkanlılığıyla da katkı yapacaktır.
ATTiLA SZALAi iLE BiRLiKTE iYi BiR iKiLi OLACAKLAR
Zira bu tarz ikililerde stoperlerden birinin yönetmen-lider, diğerinin cüretkar-maceracı olması avantaja dönüşebilir. Ben Caulker’ın Szalai ile ideal bir ikili oluşturacağını ve Kadıköy ekibinin tarihinde fena olmayan bir iz bırakacağını da tahmin ediyorum doğrusu.
TRANSFER POLİTİKASI MAKUL
Fenerbahçe 2018 yazında 11, 2019 yazında 13, 2020 yazında da 17 transfer yaptı. Üç sene üst üste kadroda bu denli reorganizasyon olması elbette bir şeylerin yanlış gittiğinin kanıtı. Ancak bence bu yaz Fenerbahçe kadrosunun 4-5 transferden fazlasına ihtiyacı yok, Serdar ve Caulker da ihtiyaç olan bölgelere yapılmış takviyeler.
NUNO ESPiRiTO SANTO BüYüK KAZANÇ OLURDU
Emre Belözoğlu Fenerbahçe’de teknik adam olarak 10 hafta çalıştı ama bence bir oyun kılavuzu bıraktı giderken. Fenerbahçe’nin yetenekli bir kadrosu var, özellikle orta sahası çok renkli. Fenerbahçe’nin bu kadro listesiyle gri bir oyun oynaması imkânsız. Pragmatik oyunun A planı olması akılcı değil. Bu kadronun Belözoğlu döneminde olduğu gibi topa sahip olan, oyunu yöneten, önlem alan değil aldıran bir strateji benimsemesi gerek. Yeni hocanın da bu mantalitede olması lazım bence.
FAVRE VE RANGNiCK DE AYNI ETKiYi YARATABiLiR
Eğer Nuno Espirito Santo ikna edilebilseydi, onun her kadroya uygun oyun repertuvarı olduğuna inanıyordum. Evet Wolves’ta daha pragmatik bir anlayış benimsedi, ama Premier Lig koşullarında o kadronun kapasitesi ona müsaitti. Fenerbahçe kadrosuyla Süper Lig’de Santo’nun rotasının bambaşka olacağına emindim. Olmadı. Favre ve Rangnick de o etkiyi yaratabilecek hocalar. Ama diğer anılan isimler ciddi bir kumar gibi geliyor bana.
Paylaş