Paylaş
Fransa 1998’de duran toptan atılan gol sayısı 61’miş. Kore-Japonya 2002’de 56, Almanya 2006’da 55, Afrika 2010’da 46 olmuş. Brezilya 2014’te 49’da kalmış. Rusya 2018 bu konuda rekora doğru gidiyor, bu yazıyı kaleme aldığım sırada duran top golleri, “karşılaşma başına 1” ortalamanın üstünde seyrediyordu.
Üstelik mesele sadece penaltı noktası üstüne atılan şandel kornerler ve orada yaratılan kaostan ibaret değil. Hatta VAR’ın hayatımıza girişiyle itiş-kakıştan doğan o kaos gollerinin sayısı azaldı bile. İtiş-kakışın yerini idman konuşmaları, zekâ ve organizasyon aldı. Koreliler, Almanya karşısında duran top kullanmadan önce 7 kişilik bir toplantı yaptılar. Benzer bir tablo İngiltere-Panama maçında yaşandı, 6 kişi duran topun başına gelip tartıştılar. Sonra Trippier, Henderson’a kısa oynadı; Henderson görerek ve bilerek Kane’in kafasına attı. Bu muhteşem organizasyonu Sterling tamamlıyordu, kaleci ona engel olduysa da Stones’u durduramadı.
Bu kupa, VAR’ın da katkısıyla “Futbol 4.0”ın izlerini taşıyor. Artık daha fazla ön çalışma, teknoloji, daha az emprovizasyon... Duran toplar da bunun için harika fırsat. Senegal’in altılı trenleri, Uruguaylılar’ın Suarez’e şut yolunu açmak için Rus futbolcuya itilmeleri... Hepsi, idmanda onlarca tekrar, saatlerce konuşma ve bolca bilgisayar demonstrasyonunun sonucu. Futbol 4.0, taçtan gol yemeyi eksiklik sayanların değil, taçtan gol planlayanların oyunu galiba.
OYUN KURULUMU GÜNCELLENİYOR
Rusya 2018’de top hareketliyken oyun kurulumu nasıldı pekâlâ? Benim en çok dikkatimi çeken uygulama, Tunus’tan geldi. Belçika karşısında geriden pasla çıkma ısrarları, 5 gol yemelerine yol açsa da maçın sonuna kadar bundan vazgeçmemeleri dikkat çekiciydi. Tunus’un sağlıklı uygulayamadığı düşüncesini Güney Kore başarıyla uyguladı, Almanlar’ın presine rağmen geriden oyunla çıktılar ve hak edilmiş bir galibiyet aldılar.
PASIN KISASI UZUNU YOK
Şahsi kanaatimse, pasın kısası-uzunu yok; doğrusu-yanlışı var. Yani ileride yüksek topu indirebilecek Dzyuba’sı olan Rusya’nın Mısır’a karşı bu yöntemi kullanmasını lanetlemiyorum, doğru buluyorum. Ama Kore gibi yüksek top indirebilecek bir santrforunuz yoksa, kısa ve seri paslaşan adamlardan kurulu bir takımsanız pasla çıkmakta ısrar etmeniz de doğru. Belçika ve Brezilya da ilk turda geriden pasla iyi çıkan iki takım görüntüsü verdiler. Sanki 2018’de oyun kurulumu da güncelleniyor ve heyecanla izliyoruz bu dönüşümü...
SOUTHGATE’İN İZCİ KAMPI
Southgate’le hem futbolcu hem de antrenör olarak omuz omuza çalışmış bir isim Jermaine Defoe... 2004’ten 2017’ye uzanan acayip bir milli takım kariyeri var. Defoe’ya göre Gareth Southgate bu turnuvada ne sonuç alırsa alsın, ulusal takımdaki kibir sorununu çözdü. Herkesi eşitledi. “Futbolcuları 3 gün ormanda kampa götürdüğünde delirdiğini düşünmüştüm. Cep telefonsuz 3 gün. Ama delirmemişti, onlara sıradan birer insan olduklarını hatırlattı” diyor Defoe...
Bir dönemin, “Adam gibi adamlar milli takımı”nı 3 gün cep telefonsuz düşündüm de... Tüylerim ürperdi.
İLK TURUN YILDIZI
Hırvat Modric, Rus Golovin, Kolombiyalı Mina ve Brezilyalı Coutinho kare asım. Skora katkı avantajıyla Coutinho kürsüde. Barcelona’nın sistemine girmek onu ehlileştirmiş. Daha gerçekçi oynuyor. Bu Coutinho’yu sevdim.
İLK TURUN GOLÜ
Benim oyum iyi vuruşlardan değil, organizasyonlardan yanadır hep. İngiltere’nin Panama’ya Stones’un kafasıyla tamamlanan o harika duran top organizasyonu golü, bence ilk turun en iyisiydi. Keşke Sterling’in kafasıyla bitseydi.
İLK TURUN HAREKETİ
İlk turda birçok sihirli an izledik ama belki de onların en sihirlisi H Grubu’nda Kolombiya’nın Polonya’yı 3-0 mağlup ettiği James Rodriguez’in Cuadrado’ya yaptığı servisti. Güç, zeka, yetenek, emprovizasyon. Benim için o gol, tek başına 5 gole bedel.
İLK TURUN KARESİ
İran-İspanya maçının son anlarında Milad Mohammedi’nin başarısızlıkla sonuçlanan taç atışı denemesini unutmak zor. Giresunsporlu Anton muazzam yapıyordu o hareketi. Keşke Mohammedi de başarıyla sonuçlandırabilseydi.
Paylaş