Paylaş
1- İspanya’da top ortalama 53:05 oyunda kalırken Fransa, Almanya, İngiltere ve İtalya liglerinde ise 56 dakika barajı zorlukla aşılmış.
2- Önerim şu: VAR odasında biri 45’te hakeme topun oyunda kalma süresini iletir. Hakem de süreyi ona göre ekler ve topun her devrede 30 dakika oyunda kalması sağlanabilir.
Her ne kadar resmi bir yazıyla yalanlansa da, futbolda müsabaka süresinin 100 dakikaya çıkarılma fikrinin FIFA koridorlarında konuşulduğu doğrulandı. FIFA’ya göre oyun çok fazla duruyor, topun net 60 dakika oyunda kalması sağlanamıyor. O yüzden de müsabaka süresini 100 dakikaya çıkarmayı getirdiler gündeme. Oysa bence esas mesele BRÜT süreyi değil, NET süreyi artırmak...
ENDiŞELER ARTIYOR
Geçtiğimiz sezon Avrupa’nın 5 büyük ligindeki topun oyunda kalma süresi ortalamaları endişe verici. İspanya’da top ortalama 53:05 oyunda kalırken, Fransa, Almanya, İngiltere ve İtalya’da 56 dakika barajı zorlukla aşılmış.
1 SAAT iZLENMiYOR
Bir futbol maçı için asgari 1 saat 45 dakika ekran başında kalıyoruz, zaman zaman bu süre 2 saati buluyor. Ama bu iki saatin aslında bir saatinde bile futbol izlemiyoruz. Bu da elbette sürat yüzyılında yepyeni, taptaze bir kaos sebebi.
VOLEYBOL HIZLANDI
Artık Netflix çağındayız, Amazon çağındayız. 120 dakikalık sinema filmlerinin yerini toplam aksiyonu 40 dakikaya sığdıran diziler alıyor. Voleybol, bir seti 25 sayıya çıkaran kural değişikliği ile olağanüstü hızlandı ve izlemesi kolaylaştı. NBA ve NFL, sürekli mekanizmalarını geliştiriyor, hızlandırıyor. Futbolsa hem 150 yıllık geleneğini koruma, hem de çağa ayak uydurma peşinde.
ÇAĞA UYGUN OLMALI
Ben de IFAB’ın gelenekçi tavrını kısmen benimseyenlerdenim. Eski kafalılardanım galiba! Yani futbol sahasının ölçülerinin, oyuncu sayısının ya da müsabaka süresinin değişmesi bana ürkütücü geliyor. Temel kuralların değişip, geçmişle bağın kopması fikri bana acı veriyor. Ancak pekala ufak rötuşlarla futbolun Netflix çağına daha uygun hale getirilebileceğini düşünüyorum.
BiR GÖREVLi YETER
Müsabaka süresi konusundaki fikrim şu: VAR odasına bir teknik görevli yerleştirilir. O görevli, OPTA’dan (ya da bir başka istatistik firmasından) topun oyunda kalma süresini almakla görevlendirilir. Maçın 45’inci dakikasına girildiğinde hakeme kulaklığından topun o devrede oyunda ne kadar kaldığı bildirilir. Diyelim ki top, maçın o devresinde 23 dakika oyunda kaldı. Bu durumda hakem müsabakanın sonuna en az 7 dakika ekler. Dilerse daha fazlasını... Amaç, topun oyunda net 30 dakika kalmasını sağlamak. İkinci devrede de aynı uygulama tekrarlanır elbette.
NET SÜRE ARTMALI
Böylece, her bir futbol müsabakasında topun 60 dakika civarında oyunda kalması garanti edilir. Yani futbolda brüt müsabaka süresini değiştirmeden, net oyun süresini artırmak olmalı amaç.
60 DAKiKA FORMÜLÜ iÇiN iKi FARKLI ARAÇ
Topun oyunda kaldığı süreyi artırmak için (Süper Lig özelinde) işe yarayacak bir formül önermiştim: Sakatlanıp kenara gelen futbolcu, girmek için bir sonraki düdüğü beklemeli. Böylece abartılı sakatlıkların önünü kesilecektir.
MONiTÖR KORUNMALI
İki değerli okuyucumuzdan da iki güzel öneri aldım bu konuda:
1- Bu sütuna düzenli katkı veren ODTÜ’lü iktisat profesörü Fikret Şenses’in önerisi, VAR incelemesinde kaybedilen zamanı minimize etmekle ilgili. Futbolcuların, hatta daha çok teknik ekiplerin hakemin inceleme alanını taciz etmemeleri için o bölgenin bir yarım çemberle güvence altına alınması. Montörün etrafına 2-3 metre yarıçaplı bir yarım daire çizilmesi. Çizgiyi ihlal edenin sarı kartla cezalandırılması.
KALECi ÖNLEMi
2- İkinci öneri de bir başka dikkatli okurumuz Turhan Helvacı’dan. O da kalecilerin kaybettirdiği zamanı minimize edecek bir öneride bulunmuş: Kendisine gelen topu bilinçli olarak ayağıyla kontrol eden bir kaleci, topu tekrar eline alamamalı. Bu da her maçta belki 4-5 defa yaşanan bir acı sahne gerçekten.
Paylaş