Erol Bulut'un listesi kaybetti

Konyaspor, tipik bir İsmail Kartal takımı: Bir kuş sürüsü nizamında hareket ediyorlar, asla şemalarını-duruşlarını bozmuyorlar. Zaten ilk 7 haftada rakiplerine verdikleri sadece 7 net fırsatla bu alanda liderlerdi. Ayrıca 540 dakikada akan oyunda yalnızca 2 gol yemişti Konya ekibi. Yani Antalya’yı çözdüğünüz gibi çözmenizin kolay olmayacağı bir rakipti Konya. Böyle bir organizasyona karşı mücadele ediyorsanız, ya oyun ya da oyuncu anlamında şaşırtmanız lazım rakibinizi. Mesela geçtiğimiz hafta Gökhan-Samatta’nın taç organizasyonlarından pozisyonlar üretmişti Fenerbahçe. Dün yapamadılar bunu. Benzer şekilde Caner-Gökhan kornerleri için de hazırlıklıydı İsmail Kartal’ın talebeleri. Bugüne kadar attığı 12 golün 7’sini duran toplardan bulan Fenerbahçe, o departmanda kilitlenince akan oyunda farklılık yaratması şarttı dün. 

Dün akan oyunda fark yaratmak, ya hafta içi değişik varyasyonlar çalışmışsanız, ya da bir-iki özel oyuncunuz şapkadan tavşan çıkarırsa mümkün olabilirdi. Oyun seti anlamında bir yenilik göremedim ben. Gökhan-Caner’in kanat bindirmeleri, Ozan’ın dripling denemeleri, Altay’dan Samatta’ya uzun toplar... Hemen her şey aynıydı. Mesela bu kadar kapalı bir savunmaya karşı uzaktan şutlar denenebilirdi. Denenmedi... Şapkadan tavşan çıkarabilecek oyuncuların da durgun olduğu bir akşamdı bu: Thiam solda mutsuz gibi. Valencia’nın pili erken bitiyor.

ADEMI GEÇ ALINDI

Pelkas ekstra işler yapmaya yatkın, ancak o da iki haftadır iyi oynarken oyundan alınıyor. Samatta’nın da aslında iki haftadır ikinci santrfor oyuna girince etkinliği artıyor. Ama Erol Bulut onu da iyi oynarken çıkardı yine. Belki 2 metrelik Ademi, böyle kapalı savunmalara karşı daha erken oyuna alınabilir. Samatta-Ademi daha uzun süre denenebilir. Ama Erol Bulut’un sanki hazır bir listesi var ve o listeye göre sırasıyla oyuncu değiştiriyor gibi! Bulut’un bence hafta içinde bolca üzerine düşünmesi ve çalışması gereken bir yenilgi bu.

VALENCIA-THIAM YEtERSiZ

Legends Cup’taki Antalyaspor karşılaşmasınra hat-trick yapan Thiam, belki de o akşamın, hayatının en güzel günlerinden biri olduğunu düşünmüştü. Ama o hat-trick, adeta kâbusu oldu Thiam’ın. Santrfor oynayabileceği unutuldu, sadece sol açık alternatifi olarak düşünülüyor. Ekvadorlu yıldız Enner Valencia’nın da enerjisi maçın bütününe yetmiyor. İki kanatta da sorunluydu dün Fenerbahçe.

MHK KENDi VAR PROTOKOLÜNÜ YARATMIŞ

Aslında Uilenberg, Bein yayınında VAR’ın müdahale alanını pozisyon pozisyon anlatınca içim umut dolmuştu. Eğer eğitimlerde de global ölçüler bu açıklıkla anlatılırsa, hakemlerimiz uluslararası standartları yakalar diye düşünmüştüm.

Yanılmışım. Zira tv’de global standartları anlatan Uilenberg, MHK eğitimlerinde başka bir ölçü tarif ediyormuş! Global değil yerel, buraya özgü bir standart. Tv’de Bayern-Paris maçında Coman’ın penaltı beklediği pozisyonda (hakem pozisyonu net gördüğü ve yorumladığı için) VAR’a söz düşmeyeceğini anlatmıştı mesela.

Ancak eğitimlerde Denizli’deki nwakaeme pozisyonuna VAR müdahalesinin doğru olduğunu söylüyorlarmış! Halbuki bire bir Coman’la aynı durum: Hakem görüyor, darbeyi yeterli buluyor. VAR’ın müdahale edebileceği bir durum değil asla. Yine Karagümrük-Malatya maçındaki penaltıya da VAR’ın müdahil olması gerektiğini söylüyorlarmış. Açıkça “IFAB protokolüne uymayın, burada size yerel bir ölçü koyuyoruz” diyorlar yani.

iPTAL SKANDALI

Ardından Galatasaray-Alanya maçındaki iptal skandalı geldi. Hakem monitöre gidip izlemeden Belhanda’nın golünü iptal etti. Hakemin izlemeden iptali şu anlama geliyor: Babel’in eli, golün oluşumu içinde. Oysa asla golün atılmasına ya da attırılmasına dahli yoktu Babel’in elinin. Üzerine 4 dokunuş daha vardı. Hakem monitöre gidip-izleyip iptal etse sıkıntı yoktu. Ama monitöre gitmeden iptal, büyük bir skandaldı. Bunun da üstünü örttüler hep birlikte.

Dün de Valencia’nın el pozisyonunda VAR’ın hakemi monitöre davet etmesi için global ölçülere göre NET ve BARİZ bir kanıtı olması gerekiyor. Ama VAR’daki Gençerler biliyor ki burada IFAB’ın kitabı değil, başka bir kitap geçerli. Üzülerek söylüyorum ki, Türkiye’de VAR konusunda izlenen strateji, doğru bir strateji değil.