Paylaş
Fransa’nın 1998 kadrosu, tüm zamanların en komple kadrolarından biriydi. Harika bir kalecileri (Barthez), muazzam bir tandemleri vardı (Desailly-Blanc). Orta sahanın yükünü Deschamps çekiyor, Zidane yaratıcı rolü üstleniyordu. Djorkaeff ve Dugarry gibi çok yönlü hücumcuları, Henry ve Trezeguet gibi genç yetenekleri vardı. Tek bir sorunu vardı o muhteşem kadronun: Santrforu.
O sırada 20’li yaşlarda olan Henry ve Trezeguet’nin ikisi de muhteşem kariyerler yaptılar, dünya çapında santrforlar oldular. Ama 98’de henüz birer süperstar değillerdi. Jacquet de tercihini Guivarch’tan yana kullandı. Guivarch, 97-98’de Ligue 1’in de, UEFA Kupası’nın da gol kralıydı. Yani Jacquet’yi anlıyorduk bir yandan da...
Ama olmuyordu. Guivarch’ın milli formayla performansı sıradandı. Özgüveni eksikti. Kulüp takımlarında attıklarını atamıyordu. Ama Jacquet sonuna kadar ısrar etti Guivarch’ta. Çeyrek finale, yarı finale ve finale tek santrfor Guivarch’la çıktı. Çeyrek finali getiren gol libero Blanc’dan, finali getiren 2 gol sağ bek Thuram’dan geldi. 27 yaşındaki Auxerre’li Guivarch’sa turnuvayı 0 golle, dünya şampiyonu olarak kapadı.
20 yıl sonra... O takımın kaptanı Deschamps’ın yönetimindeki Fransa, benzer bir santrfora sahip. Giroud, sıfır gol, sıfır isabetli şutla geldi finale kadar. Çeyrek finali sağ bek Pavard, yarı final ve finali stoperler Varane’la Umtiti getirdiler.
Acaba finalde de böyle mi olacak Deschamps’ın tercihi? Aynı filmi yaşar mıyız bir daha?
DURAN TOP KUPASI
O GuIvarch, nadir de olsa duran toplarda tehlike yaratmıştı Fransa 98’de. Bu Giroud da, muazzam özgüven eksikliğine rağmen zaman zaman duran toplarda tehlikeli olabiliyor. Onu da bu “duran top kupası”nda bir “duran top finali” kurtarabilir ancak zaten.
Finale çıkan 2 ülkenin de şu ana kadar 4’er duran top golleri var. Ancak fark, duran top savunmasında. Fransızlar, 6 maçta yalnızca bir duran top organizasyonuyla gol yediler. Hırvatlar’sa duran toplardan 4 gol gördüler kalelerinde. Yani Varane, Umtiti, Giroud gibi hava silahları yine etkin olabilir finalde.
İki ekip de kontra atakla çok sonuç alamadılar; Hırvatlar 6, Fransızlar 5 sayıyı yerleşik hücumda buldular. Hırvatlar merkezden, Fransızlar soldan tehlikeli. Kupada akan oyunda sol kanattan en fazla gol organizasyonu yapan iki ekip; Brezilya (4) ve Fransa (3) olmuş. Fransa daha çok Mbappe üstünden oyun kurmasına rağmen, Lukas Hernandez’in hakkını teslim etmek gerekiyor sanırım burada.
YARI FİNALİN SÜRPRİZİ
Hırvatlar’ın peş peşe iki 120 dakika oynamalarına rağmen maçın sonunda diri kalan taraf olup, İngilizler’in dökülmesi... Bunu İngilizler’in yetersizliğine mi, yoksa Hırvatlar’ın fizik kalitesine mi yormalı, zaman gösterecek.
YARI FİNALİN YILDIZI
O, benim yeryüzünde en beğendiğim oyunculardan biri: Ivan Perisic... Dirk Kuyt’ın ruh ikizi olduğunu düşünürüm, çalışkanlığı, dinamizmi, savunma katkısı ve gol yollarında en gerektiği anda bitişiyle. Büyük turnuvada büyüdü.
İKİ FİNALİST DE FAULCÜ
Daha önce bir Dünya Kupası finalinde böylesi görülmüş müdür, bilmiyorum: “Kendilerine yapılan faul” ortalamasında 32 takım içinde Fransa sonuncu, Hırvatistan’sa 29’uncu! Ayrıca Hırvatlar, maç başına yaptıkları 16,5 faulle, kupanın en faulcü dördüncü ekibi.
İngilizler, yarı final yöneten gururumuz Cüneyt Çakır’ı faul düdükleri konusunda başarısız bulmuşlardı. Zira Hırvatlar çok faulcü ve çok fazla da yerde kalıyorlar. Finalin hakemi, Arjantinli Nestor Pitana olacak. Pitana, Hırvatlar’ın faul stratejisi hususunda daha dikkatli olmak zorunda sanki...
BASKI DESCHAMPS’IN ÜSTÜNDE
100’üncü dakikalardan sonra Danimarka önünde penaltıyı bulan, Ruslar ve İngilizler’e gol atan Hırvatlar’a karşı müsabakayı uzatmama fikri oluşacaktır Fransızlar’da. Acaba bu düşünce Deschamps’da bir baskı oluşturur mu?
BU DETAYA DİKKAT
Fransa’nın 6 maçta toplam sadece 2 ofsayta düşmüş olması enteresan. Mbappe ve Griezmann çok çabuk oldukları kadar çok da akıllı oyuncular. Ben Vrsaljko ve Strinic (Pivaric) arkasında pozisyon bulacaklarını düşünüyorum.
Paylaş