Besiktas, rehabilitasyon merkezine donmemeli

Yıllardır Türk spor programlarının meşhur açmazlarından biridir şu cümle:

Haberin Devamı

 

“Türkiye’den niye bir Ajax, bir Lyon, bir Porto çıkmıyor? Onlar genç oyuncuları keşfedip-yetiştirip 30’a-40’a satabiliyor da biz neden yapamıyoruz?”


Öncelikle doğru yanıtı alabilmek için doğru soruyu sormak gerekiyor: Beşiktaş, Fenerbahçe ya da Galatasaray’ın kurtuluşu, Ajax olmaktan mı, Porto olmaktan mı geçiyor? Yani Ajax gibi, ya da bir büyük modeli olan Arsenal gibi “yetiştirici takım” düzeni mi benimsemeli Türkler? 10 yaşında altyapılarına girmiş gençleri, ya da en geç 15-16’sında başka altyapılardan iyi paralara transfer ettikleri büyük yıldız adaylarını yetiştirmeye mi odaklanmalı? Yoksa bir diğer alternatif model olan Porto gibi, Lyon gibi, 10 yıldır Shahktar’ın, son 2-3 yıldır da Monaco’nun yaptığı gibi 20-21’lik olmuş/olmak üzere oyuncuyu bulup-geliştirip 40-50 milyonluk oyuncuya dönüştürmeye mi odaklanmalı?


Bu sorunun tek bir doğru cevabı yok; hangisini yapabiliyorsanız büyük bir başarı öyküsü yaratırsınız. Hatta keşke ikisini birden yapabilseniz... Lâkin yıllardır öykündüğümüz bu modellerin birini sessiz-sedasız başaran bir kulüp var Türkiye’de şu anda: O da Beşiktaş... Özellikle 16-17’sinde sükseli çıkış yapmış, 20’lerine geldiğinde itibar kaybetmiş gençleri ucuza topluyor, tedavi ediyor ve tekrar hayata kazandırıyor siyah-beyazlılar...

 

Haberin Devamı

16’sında Chelsea’nin umut bağladığı Töre’nin düşüş anını yakalayıp, ona tekrar özgüven kazandırıp 13 milyona Premier Lig’e geri dönebilecek konuma getiriyor mesela. 17’sinde Hollanda kaptanı olan Oğuzhan’ı düştüğü anda elinden tutuyor, rehabilite edip bir yıldız yaratıyor. Aslında yaşa bakmaksızın her nesilden var düşüş ivmesinde yakalayıp yükselişe geçirdiği adamlar: Quaresma, Kerim Frei, Ba, Aras Özbiliz, Mario Gomez, Sosa hep bu tür hamleler. Beşiktaş, adı konmamış bir Porto modeli geliştirdi Türkiye’de. Ve başarıyla uyguluyor şu anda bu modeli.

 

Tabii ki bu modelin en önemli handikabı “geliştirici takım” olayım derken, “yarışmacı takım” hüviyetini kaybetme riski. Beşiktaş, geliştirici takım modeli benimsediği için siyah-beyazlıların satılamayacak oyuncusu yok. Ama fiyatını bulduğunu düşündüğünüz her oyuncuyu satarsanız, şampiyonluk yarışını satma riskiyle de karşı karşıya kalıyorsunuz. O yüzden Fikret Orman’ı bu geliştirdiği model nedeniyle can-ı gönülden tebrik edip, Beşiktaş’ın şu üç konuda da hassas olması gerektiğini anımsayalım:

Haberin Devamı


TEDAVİ EDİP KAYBETMEMELİ

 

“GeliŞtirici kulüp” Beşiktaş, 5 yıldır geliştirici antrenörlerle çalışıyor: Aybaba, Biliç, Güneş hep geliştirdiler oyuncuları. Madem bu kadar değerli geliştiricilerle çalışıyorsunuz, düşüşteki oyuncuları tedavi edip tekrar markete çıkarıyorsunuz; o zaman rehabilite edip kaybetme riskini almamalı. Kiralanan oyuncuya muhakkak bir satın alma opsiyonu eklenmeli. Beşiktaş Gomez’i tedavi edip kaybetti. Şimdi aynı risk Talisca’da var. Talisca’yı da tamir edip bedavaya kaybederse üzücü olacak doğrusu. Ümraniye, rehabilitasyon merkezine dönmemeli.

 

ZENİT GİBİ DAVRANMAMALI

 

Şenol Güneş Hoca, bu takımın geliştirici hüviyetini anlamalı ve benimsemeli. Bu takım, markette değerini bulan Sosa’yı satmak zorunda ki onun yerine bir 20’lik koyabilsin. Eğer Şenol Hoca bu modele itiraz ederse kendi varlık nedenini sorgulatmış olur. Beşiktaş’ın yolu Porto olmaksa Porto olmalı. Zenit gibi Hulk’u, Witsel’i yıllarca kadrosunda tutamaz siyah-beyazlılar... Ben, 7 buçuğa Sosa’nın, 13 milyon opsiyonla Gökhan’ın markette değerlendirilmesini doğru bulanlardanım. Benim itirazım Gomez’in ya da belki Talisca’nın tedavi edilip kaybedilmesine.

 

 

Haberin Devamı

BİR SON VURUŞ HOCASI BULUNMALI

 

Güneş, şu sıralar Gomez ayarında bir santrafor transfer edilmesi gerektiğini dile getiriyor. Dileğini anlıyorum ama bu işin de o kadar kolay olmadığını söylemeliyim. Şu anda Gomez ayarında başka Alman vatandaşı santrafor var mı? Yok...

 

O yüzden de Almanya’nın 23 kişilik kadrosunda tek gerçek santrafor Gomez’di. İtalyan var mı? Yok... Portekizli var mı? Yok... İspanyol var mı? Sadece Morata... Hollandalı var mı? Belki sadece Janssen... Fransız var mı? Sadece Benzema ve Giroud. Dünya futbolunun dev ülkeleri Euro 2016’ya götürecek santrafor bulamadılar bu yaz! Öyleyse her sene bir kulübün Gomez ayarında bir santrafor bulacağını düşünmek fazla iyimser bir bakış açısı.
Beşiktaş bu açmazdan kalıcı olarak çıkmak istiyorsa, gol yükünü santraforunun sırtından alacak modeli yaratmalı. Olcay’ın gol vuruşu neden hiç gelişmez? Kerim neden daha fazla gol atmaz? Oğuzhan neden hep yerden köşeye vurur? Hatta Tolgay da sadece Henry plasesi yapıyor sürekli. Beşiktaş 5 yıldır stoper Aybaba, stoper Biliç, kaleci Güneş tarafından çalıştırılıyor. Acaba Beşiktaş teknik kadrosuna Feyyaz Uçar gibi bir golcü çalıştırıcı eklemlenemez mi? O zaman her yıl bir Gomez bulmak zorunda kalmazsınız belki.

 

 

Yazarın Tüm Yazıları