Paylaş
Hani Gary Lineker’in o meşhur sözü var ya, “Futbol 22 kişiyle oynanan ve sonunda Almanlar’ın kazandığı bir oyundur” diye... Lineker bu yıl bizim ligi izlese herhalde şunu söyleyebilirdi: “Süper Lig’de futbol, 100 dakika süren zira VAR incelemeleri sebebiyle her iki devreye en az 5’er dakika eklenen bir oyundur” Ancak benim derdim VAR’la değil. Zaten ben VAR’ın hâlâ emekleme dönemini yaşadığına, ufak tefek rötuşlar olabileceğine, Şubat’ta Şampiyonlar Ligi’nde, Ağustos’ta da Premier Lig’de kullanılmaya başlanmasıyla mükemmele yakın bir hal alacağına inanıyorum. Benim derdim, Süper Lig’deki 500 küsur futbolcunun önemi kısmının, hakemler artık monitör de kullanabiliyor olmasına rağmen aldatmacı tavırlarından vazgeçmemeleriyle. En ufak darbede yerde taklalar atmaları, göğüslerine gelen bir temasta yüzlerini tutarak kendilerini yere bırakmalarıyla. Zaten Süper Lig’de her devrenin 50 dakika sürmesinin sebebi de aslında bu. Futbolda uzun yıllardır bir ‘fair-play (âdil oyun)’ hareketi söz konusu. Bence bizim ligin de şu anda acil ihtiyacı bir ‘mert oyun’ hareketi... Futbolda rakibinden bir taç atışı çalmakla, marketten elma çalmak arasında fark olmadığını anlama hareketi. Hafta içi sosyal medya hesapları ‘ayet, hadis, özlü sözler’le dolu futbolcuların, hafta sonu onlarca kameranın önünde açıkça birer penaltı hırsızına dönüşmelerinin çelişkisinin altını çizme hareketi.
SAYGI iSTiYORSANIZ
Gençler... Lütfen 2019’da bu ‘mert oyun’ hareketinin yanında olun. Kaldırımlarında sağdan yürünen, yaya geçidinde yayaya saygı gösterilen bir ülke istiyorsanız... Kırmızı ışıkta durulan, markette sıraya girmeyi becerebilen bir kent hayal ediyorsanız, lütfen hayatta bulunduğunuz yeri bir sorgulayın: Gerçekten de şu fani hayatta en önemli şey, Beşiktaşlılık, Fenerbahçelilik, Galatasaraylılık olabilir mi? 4 milyar yıllık dünya tarihinde şu saçmasapan 21’inci yüzyıla denk geldik diye bütün bir ömrü, bütün bir etik anlayışını tek bir spor kulübü uğruna heba etmeye değer mi gerçekten? Hayattaki bütün meseleniz bir futbol takımının galibiyeti olacak kadar sığ mısınız sahi? Kâinatın hiçbir yerinde kazanamayacağı milyonları bu ülkede kazanmayı sürdürmek için bütün değerlerinden feragat etmiş bazı ahlaksız sporcuların hayranı olacak kadar mı dar vizyonunuz? Mülkün temeli adalettir arkadaşlar, güç değil. “Kendi tuttuğunuz takımın ahlaksızı, diğer takımın ahlaksızından daha ahlaklıdır” yarışını bırakıp; her türlü ahlaksızlığın karşısında, mert oyunun yanında durunuz. 2019’un ‘mert oyun’ yılı olması umuduyla. İyi seneler.
HAFTANIN SORUSU
Ben farkında değildim, arkadaşlarımın uyarısıyla fark ettim. Fenerbahçe halen Süper Lig maçları öncesi kamp kadrosunu yani 21 kişilik geniş listeyi internet sayfasından paylaşmıyormuş. Ben yeni başkan Ali Koç’un bunun farkında olduğunu zannetmiyorum. Bu çağda olmamalı artık böyle şeyler.
HAFTANIN RİCASI
Türk futbolunun dijital dünyadaki önemli eksiği, Süper Lig’e özgü bir web sitesi ve sosyal medya hesaplarının olmayışı... TFF. org, çok güzel bir bilgi kaynağı elbette. Ama Süper Lig’e özel web sayfası ve sosyal medya hesaplarının da hayata geçmesi, 2019’da biz sporseverleri mutlu edecektir.
FUTBOLDA ÇOK ŞAİRLER VAR
İki sezon önceki UEFA Avrupa Ligi finalini kazanan Mourinho, M.United’ın sıkıcı futbolunu beğenmeyen rakip Ajax’ın koçu Bosz’un sözlerine şöyle yanıt vermişti: “Futbolda çok şairler var. Anlatıp duruyorlar. Ama hiç kupa kazanamıyorlar” Geçtiğimiz bir hafta içinde Mourinho Manchester’dan kovulup, Bosz da Leverkusen’da göreve getirilince aklıma geldi o sözler. Üstelik zaman da Mourinho’yu haksız çıkarmaya başlıyor sanki. İngiltere’de, Almanya’da, Fransa’da lider olan takımların oyununa ve koçuna bakınca, bu sene pragmatistlerin değil, şairlerin senesi gibi sanki futbolda.
Paylaş