Paylaş
1- EMILIANO 'GOYCOCHEA' MARTINEZ
Bundan tam 32 yıl önce İtalya’90’a River Plate’in yedek kalecisi olarak giden Goycochea, muhtemelen turnuvada 1 dakika bile almayı ummuyordu. Ancak kader ağlarını Arjantin için örmüştü, as kaleci Pumpido’nun ayağı kırılınca Goycochea kendini bir anda ilk 11’de buldu. Goycochea, belli ki Maradona ve arkadaşlarına yardım etmeye hazırdı: Çeyrek finalde Yugoslavya, yarı finalde de İtalya maçlarında seri penaltılarda kahramanlaşarak Maradona’yı finale taşıdı. Goycochea’nın o turnuvadan 32 yıl sonra ruhunu ve eldivenlerini teslim ettiği Martinez de Messi’ye hem Hollanda hem de Fransa maçlarında yaptı aynı yardımı.
2- WALID 'GÜNEŞ' REGRAGUI
Kore-Japonya 2002’nin en iyi teknik adamı Şenol Güneş’ti; 2022’ye de Faslı Walid Regragui damga vurdu. Fas’ın İspanya, Portekiz ve hatta Fransa karşısında oynadığı cesur futbol taraflı tarafsız herkesin takdirini topladı. 2002’de Türkiye’nin kazandığı hayali ‘iyi futbol kupası’ bu kez Fas’ın oldu bence. Ancak Güneş’ten tam 20 yıl sonra Regragui de, çok benzer bir hata yaptı Dünya Kupası’nda. Genelde dörtlü savunma oynayan takımını turnuvanın en kritik maçına (Fransa önüne) beşli çıkardı. Güneş de 2002’nin açılış maçında Alpay-Bülent’in arkasına libero olarak Ümit Özat’ı monte ederek şaşırtmıştı hepimizi.
3- ARTHUT 'NEYMAR' ZICO
Yaş itibariyle 1982 Dünya Kupası’nı canlı izleme şansım yoktu, ancak sonradan İtalya’nın kupa yolculuğunda Arthur Zico ve Maradona’yı nasıl alt ettiğini seyretme fırsatım oldu. İtalya-Brezilya çeyrek finalinde Gentile’nin faul stratejisiyle durdurulan Zico o maçı “futbolun öldüğü gün” olarak tanımlar. Gentile’nin o gün Maradona ve Zico’ya bir araba faul yaptığı kesin. O turnuvadan 40 yıl sonra, Neymar’ın da idolünün yaşadıklarını aynen tecrübe ettiğini söylemek mümkün: Grupların ilk haftasında Sırbistan’ın maç boyu yaptığı 12 faulün 9’unun Neymar’a olması ve sakatlanması futbol adına gerçekten üzücüydü.
4- GABRIEL 'RONALDO' MARTINELLI
Carlos Alberto Parreira, Amerika’94’te Romario’lu-Bebeto’lu Brezilya’yı kupaya taşırken hücum gücüyle değil savunmasıyla takdir toplamıştı. O Brezilya, eleme turlarında Amerika ve İsveç’i 1-0’la geçmiş, ardından da Dünya Kupası tarihinin 0-0 biten tek finaline imza atmıştı. Fenomen Ronaldo henüz 18 yaşında o Brezilya kadrosuna girmeyi başarmış ama tek bir dakika alamamıştı. Katar’da da Martinelli’nin Tite rotasyonundaki 8 forvet içinde neredeyse 8’inci konumda değerlendirilmesi bana Ronaldo’yu anımsattı ister istemez.
5- LUIS 'DOMENECH' ENRIQUE
2022 Dünya Kupası’nın anti-kahraman koltuğunu Luis Enrique’ye verebiliriz. Ben İspanya konusunda feci yanıldım, 2021’deki olumlu futbollarını 2022’de de sürdüreceklerini zannediyordum itiraf etmek gerekirse. Ancak Luis Enrique’nin kendi doğrularına adeta tapması, De Gea, Ramos, Thiago Alcantara, Moreno gibi opsiyonlardan faydalanmayı reddetmesi kendi hikayesinin de sonunu getirdi. Bu tavır bana fena halde Domenech’i hatırlattı. Zira Domenech’in Fransa’nın Dünya Kupası 2006 kadrosunu seçerken burçlardan faydalanmasına ve bir akrep olan Pires’e hiç sıcak bakmamasına benziyor Luis Enrique’nin kararları.
6- TOTO 'FÜLLKRUG' SCHILLACI
Schilacci'nin İtalya’nın 1990 Dünya Kupası kadrosuna çağırılması herkese sürpriz olmuştu zira Toto lakaplı santrfor, kupadan sadece 1 yıl önce bir ikinci lig oyuncusuydu. Schillaci ilk iki maçına kulübede başladığı İtalya 90’ı altın ayakkabı ve altın topla bitirdi. O turnuvada 6 gol atan Schillaci’nin milli formayla toplam gol sayısı ise 7... Niclas Füllkrug da geçtiğimiz sezon bir ikinci lig oyuncusuydu. O da Flick’in sürpriz tercihiydi. Turnuvada sadece 66 dakika forma giydi ve 3 gol katkısı yaptı. Bunu görünce şunu sorguluyor insan: Flick onu düzenli oynatsaydı, Almanya klasik dokuz numarayla daha farklı performans gösterir miydi?
7- DIEGO ARMANDO MESSI
Gary Lineker, Meksika’86 çeyrek finalindeki Arjantin-İngiltere maçında Maradona’nın attığı slalom golünü saha içinde alkışlamamak için kendini zor tuttuğunu söyler. Messi’nin Gvardiol’ü tüm o doğru savunma hamlelerine rağmen çaresiz bırakıp yaptığı asist de Maradona’ya bir saygı duruşu gibidir aslında. O maçtan sonra La Gazzetta’nın manşeti de “MaraMessi” idi zaten. Benim hayatımda canlı izlediğim için kendimi şanslı hissettiğim iki futbolcudur Maradona ve Messi... Bu iki ismi ayıran en önemli faktörse devamlılık. Maradona 7-8 yıl boyunca Maradona’ydı. Messi ise 15 seneye taşıdı Messi’liğini. Elbette devamlılık deyince bir “devamlılık heykeli” olarak Cristiano Ronaldo’yu da anmak lazım bu noktada. 15 yıl boyunca Messi ile birbirlerini ittiler, limitlerinin en sonuna kadar zorladılar. Ve bu rekabet her iki futbolcuya da muazzam birer kariyer hediye etti, biz sporseverlere de unutulmaz bir spor keyfi yaşattı. Messi’yi bence Ronaldo’dan ayıran faktör de şuydu: Ronaldo’dan gollerini çıkardığınızda geriye ne kalır, siz karar verin. Ancak Messi’den golleri çıkardığınızda Kevin de Bruyne kalıyor geriye. Sanırım Messi’yi “tüm zamanların en iyisi” yapan da bu.
Paylaş