Paylaş
O sezon sahanın içinde yaşanan Bowyer-Dyer kavgasını her birimiz kare kare hatırlıyoruz oysa... Ya da 2011 kışında City’nin United’ı sürklase ettiği o müthiş derbinin skorunu anımsamakta zorlanırız ama Balotelli’nin o maçtaki “Why always me (neden hep ben)?” yazılı tişörtü, herhalde yüz yıl kalacak hafızalarda. Peki bu korona senesinden geriye ne kalacak acaba? Aradan 15-20 yıl geçtikten sonra bize neler 2020’yi hatırlatacak? En popüler olayları değil, zaman geçtikçe değer kazanacaklarına inandıklarımı aldığım, tamamen sübjektif bir liste yaptım 2020’den...
BİR FAULDEN FAZLASI: FEDERICO VALVERDE
12 Ocak 2020 akşamı, Real’le Atletico arasında Cidde’de oynanan İspanya Süper Kupa finali, düşük tempolu futbolu ve kısır pozisyonlarıyla tarihin en kötülerinden biriydi belki de. Ama dakikalar 115’i gösterirken gole giden Morata’yı Valverde’nin indirişi, uzun yıllar hafızalarda tazeliğini koruyacak sanırım. Elbette hiçbir faulü savunmak mümkün değil. Futbol ayakta güzel. Ama Valverde, öyle kritik bir anda öyle bir faul yapıp takımına kupayı getirdi ki, sanırım bu an onun 10-15 yıl sürecek zirve yolculuğunun bir kilometre taşıydı.
SÜPER BİR YILDIZIN DOĞUŞU: FERRAN TORRES
2020’nin Sevgililer Günü, iki süper yıldızın gecesiydi aslında: Önce saat 20’de Başakşehir’in Beşiktaş’ı 1-0 yendiği maçta Sergen Yalçın’ın yarattığı farkı izledik. Beşiktaş, Avcı dönemindeki reaktif oyunu bırakmış, artık ritmi kendisinin belirleyeceği proaktif oyuna geçmişti. Tabelada kaybetti ama kalpleri kazandı o gece Sergen Yalçın... O maçtan 1 saat sonraysa Mestalla’da bir genç adamın şovu vardı. Valencia’nın 19 yaşındaki kanat oyuncusu Ferran Torres, belki de 10 yıldır Atletico Madrid savunmasını hiç düşmedikleri durumlara düşürdü. Simeone’nin o sert duvarını özellikle maçın ikinci yarısında paramparça etti. Ve sanırım bir süper yıldız doğdu o akşam.
FUTBOL TARİHİNE İSYAN: JÜRGEN KLOPP
20 yıl sonra bu maçın sonucunu vikipedi’den okuyanlar, Liverpool için sıradan bir galibiyet olduğunu düşünecekler muhtemelen. Ama 5 Şubat 2020 akşamı İngiltere Federasyon Kupası dördüncü tur tekrar maçında Liverpool ile Shrewsbury’yi karşı karşıya getiren maç, bundan biraz daha fazlasıydı. Belki de futbolda bazı şeyleri kökten değiştirecek bir maçtı bu. Klopp, lig arasına denk gelen fikstürü protesto edip maça çıkmadı, A takım oyuncularının da iznini iptal etmedi. Kamuoyunun bir kısmı bu sivil itaatsizliği ‘futbolcuların yoğun fikstür yüküne karşı atılmış tarihi bir adım’ olarak değerlendirdi. Bir kısmı ise, ‘futbol tarihinin en eski turnuvasına karşı yapılan bir saygısızlık.’ Ancak şu kesin ki, Klopp’un bu tavrından sonra futbolcuların ağır yükü çok daha fazla konuşulacak ve bir şeyler değişecek dünya futbolunda.
BİR TRANSFER AYIBI: MARTIN BRAITHWAITE
Braithwaite, belki de çeyrek yüzyıl sonra pek az futbolseverin ismini hatırlayacağı orta sınıf bir santrfor. Ancak Suarez ve Dembele’nin uzun süreli sakatlıkları sonrası, İspanya Futbol Federasyonu’nun sağladığı özel izni kullanarak Barcelona’nın onu transfer etmesi, muhtemelen Braithwaite’in hatırasını kuşaktan kuşağa taşıyacak. Barcelona, 20 Şubat günü, Braithwaite’in kulübü Leganes’le hiç diyaloga girmeden, sadece oyuncunun kontratındaki 18 milyonluk çıkış opsiyonunu bankaya yatırarak yaptı bu transferi. Tabii ki böyle bir imzayı, rutin transfer döneminde atarsanız herhangi bir sıkıntı yok, zira Leganes de onun alternatifini katabilir kadrosuna. Ancak bunu transfer sezonunun dışında özel bir izinle yaptığınızda, Leganes’i tarihi bir haksızlığa uğratmış oluyorsunuz. Ben eğer İspanya’da bu sezon oynanabilir ve Leganes küme düşerse, bu konuda kesinlikle İspanya Futbol Federasyonu’nu dava etmeleri gerektiğini düşünüyorum.
BİR SAĞLIK KAHRAMANI: DIETMAR HOPP
29 Şubat 2020 günü oynanan Hoffenheim-Bayern maçı sırasında bir grup taraftarın Dietmar Hopp’a yönelik açtığı küfürlü pankartı hatırlarsınız. Müsabaka durmuş, sporcular son 13 dakika futbol oynamayı reddetmiş ve Başkan Hopp’a destek vermişlerdi. Hayat ne garip ki, bu olaydan sadece bir hafta sonra ligler durdu ve Hopp, bu kez Almanya gündemine Covid-19 aşısı çabasıyla oturdu. Dünyaca ünlü SAP yazılımının patronu Hopp, coronavirüs aşısı çalışmalarına yaptığı 800 milyon Euro’luk yatırımla, sadece Almanlar’ın değil global toplumun da umudu şu sıralar. Bazı sporseverlere göre bir hain olan Dietmar Hopp’un, aynı sporseverler birer can taşıdığı için şimdi de onlara umut haline gelmesi, ironik bir ders bence insanoğluna...
Paylaş