Paylaş
İlk yarıda artık klasikleşen şekilde alanı açma problemi yaşayan Efes, hücum ribaundlarında çok fazla etkili olamayınca Dunston-Stimaç ikilisinden istediği verimi alamadı. Bununla birlikte takımın sayısız “backdoor cut” yemesi savunmanın da problemli olduğunun göstergesiydi. Atlet oyunculardan oluşan PAO’nun ilk yarıda 50 sayı barajına yaklaşması ise hareketli uzunlarının Efes’in uzunlarını yaya kadar sürüklemesi ve Efes’in rakip kısalara yay çevresinde hareket imkânı tanımasıyla ilgiliydi.
İkinci yarıda Muric’in savunmada getirdiği direnç ve Motum’un da hücumda getirdiği çeşitlilik ile fark yaratan Efes maçın bitimine sekiz dakika kala skoru 69-62 yaparak büyük bir avantaj ele geçirdi. Bu noktada Perasovic takımın dört dakikada 13-4 seri yemesine engel olamayınca maç ortaya geldi ve sonunda bu dakikaları oynama deneyimi olan PAO maçı kazandı. Bu seri dikkatli incelenirse Efes için önemli ipuçları elde edebiliriz. Örneğin; Pascual’in takımı kısaltmasına cevap olarak sakin kalabilecek ve tempoyu ayarlayabilecek tek bir oyuncusu bile yoktu Efes’in. Bununla birlikte Efes’in kısalarının Dunston’a topu doğru anda indirmeyi bir türlü becerememesi nedeniyle Singleton’un faul problemine rağmen rahat oynaması da tamamen takımın basketbol IQ’su seviyesiyle ile ilgili.
Efes’in bu maç özelinde iyice görünen temel problemi Simon sahada değilken geleneksel anlamda dahi oyun kurmayı becerememesi. Perasovic’in, bu maçta parkede kaldığı anlarda sürekli hatalar yapan ve oyun algısı kapalı olan Simon’da ısrar etmesinin nedeni de bu. Üstelik bu zorunluluk Efes’in takım olarak en paylaşımcı hücum gecesini yaşamasına rağmen ortaya çıktı. 18 asistle bu sezonki EuroLeague rekorunu kıran Efes, PAO kadar çok yönlü bir takım değil. Çünkü Yunan ekibinin daha çok atak noktası var ve Pascual’in elindeki kadro Perasovic’in kadrosuna göre çok daha esnek. Bu durum Dunston-Stimac ikilisine karşı Singleton-Gist-Gabriel gibi hareketli ve şutör uzunlarla oynama veya gerektiğinde Calathes-Pappas-Rivers şeklinde üç guarda dönebilme gibi noktalarda fazlasıyla ortaya çıktı.
Bu sorunların yanında Motum’un modern dört numara tanımını dolduran oyunu, Muric’in sayı atmamasına rağmen savunmadaki olağanüstü çabası ileriye doğru atılmış adımlar olarak kabul edilebilir. Nitekim Efes’in fark yaratan, +,-‘de önde olan beşlerinin hepsinde Motum vardı. Ancak bunlar yeterli değil. Ledo ve McCollum’un günlük performanslarından öte (İkisi yay gerisinden Maccabi’ye karşı 8/17 ile oynarken bu maçta 0/6 ile oynadılar.) hücumda Simon’a göbekten bağlı olma hali takımı çok öngörülebilir hale getiriyor. (Son topta McCollum’un “isolation” oynayacağını herkes tahmin ediyordu sanırım. Nitekim basit bir “Jordan Rules” uygulaması ile getirilen yardım hemen sonuç verdi PAO için.) Saha görüşü olmasına rağmen ayakları yavaş olan ve kariyeri boyunca istikrarlı oynayamayan Simon’un bu yükü sezon boyunca taşıması imkânsız. Adams’ın da böyle bir yeteneği olmadığından Efes’in oyun kurucu bölgesinde büyük bir yara var. Bu yara da pansuman ile iyileştirilebilecek cinsten değil. Sorunu şöyle netleştirebilirim; Fenerbahçe-Olympiacos maçında süre alamayan Sinan Güler, Efes’te rahatlıkla 20 dakikadan fazla süre alır. Bir başka ifadeyle Efes’in acilen top dağıtıcı bir oyuncuya ihtiyacı var.
Tüm bu problemlere rağmen Efes maçı kazanma noktasına getirmeyi başardı. Ancak 13’ü son çeyrekte olmak üzere 29 sayı, 10 asist ve 8 ribaund ile “triple-double”ın kıyısına gelen Calathes maçı söküp aldı. Calathes’in 42 verimlilik puanı ürettiği bu gecede birkaç küçük noktanın kazananı belirlediği bu maçı Efes umarım çok fazla aramaz. Dahası Calathes gibi şutu problemli olan oyuncunun Efes potasına 20’den fazla şut/faul atmasına ve yürüyerek penetre etmesine izin verilmesi asla kabul edilebilir bir durum değil.
Orta ve uzun vadeli bakarsak bu kadronun kötü gününde maç kazanması neredeyse imkansızken iyi gününde maç kazanması da hiç kolay değil. Efes’in ligin elit takımlarını devirebilmesi için tüm parçaların kusursuz performans sergilemesi gerekiyor. Çünkü bir sorunu çözmek için sahaya sürülen oyuncu yeni bir sorunun ortaya çıkmasına neden oluyor. (Motum’un ribaund sorunu, Ledo’nun savrukluğu, Simon’un yavaşlığı vb.) Bu da Efes’in yetenek problemini açıkça ortaya koyuyor olsa gerek.
Paylaş