Paylaş
2011 yılı bu açıdan her şeyin başlangıcıydı Cenk için, daha 19'unda Frankfurt'tan Gaziantepspor'a transfer olan Tosun Paşa Süper Lig'de boy gösterecek ve büyük takımların ilgisini çekecekti. Nitekim öyle de oldu, genç yaşına rağmen siyah kırmızılılarda aldığı süreyi çok iyi değerlendiren ve kısa süre içerisinde takımının lideri olan Cenk, başta Beşiktaş olmak üzere büyüklerin radarına girdi. 2013/2014 sezonunun ikinci devresi, Cenk'in geleceği açısından çok önemli bir yere sahipti çünkü sene sonunda genç oyuncu serbest kalacaktı.
Aynı zaman diliminde serbest kalacak olan Beşiktaş'ın o dönemki forveti Almeida, siyah beyazlıları sözleşme açısından zorlayarak para koparmaya çalışıyordu. Nihayetinde, Beşiktaş'ın 2 milyon küsüratlı şişirilmiş sözleşme teklifini reddeden Portekizli yıldız takımdan ayrılacak ve Cenk için hayalinin kapısı aralanacaktı. Gel gelelim bu da kolay olmadı. Çünkü başta Fenerbahçe olmak üzere birçok büyük kulüp bonservis ücretiyle birlikte Cenk'i almak için savaş veriyordu. Ancak Cenk, Gaziantepspor yönetiminin baskısına inadıyla karşılık vererek kalbinin yolundan gitti ve kariyeri için en doğru kararı verdi. Paşa, Beşiktaş formasıyla ilk golünü gelmeden atmıştı.
Cenk'i buralara kadar getiren en önemli özelliği, hiçbir zaman pes etmemesi ve her zaman dünden bir adım önde olmasıydı. 22 yaşındaki genç futbolcunun Beşiktaş'a gelir gelmez ilk rakibi Chelsea'den transfer edilen Demba Ba'ydı. Artık büyük bir kulüpteydi ve bununla savaşmak zorundaydı. Ancak o zaten rekabetin onu daha büyük bir oyuncu yapacağını biliyordu. Bilic'in son dönemi olan 2014/2015 sezonunda vasat Mustafa Pektemek'in dahi arkasındaydı Cenk Tosun. Buna rağmen süre aldığı her dakikada elinden gelenin en iyisini yaptı. En önemli gollerinden biri, şampiyonluk yolunda Karabükspor deplasmanında 90+5'te attığı galibiyeti getiren harikulade kafa golüydü. O andan itibaren Cenk, Beşiktaş tarihinin belki de dönüm noktalarına imza atacak gollere adını yazdırdı. Tosun Paşa, Beşiktaş'ın cankurtaranı olmuştu. O sezon şampiyon olunamasa da bir sonraki sezon Şenol Güneş'in gelişi ve Demba Ba'nın takımdan ayrılışı Cenk için çok iyi bir fırsattı. Çünkü Şenol Hoca'nın gelmesiyle Cenk, Mustafa Pektemek'in önüne yazıldı. Gomez gelip form tutana kadar, Beşiktaş'ın efsane forveti olmanın provalarını yaptı. Lige üç golle şahane bir açılış yaptı. Ardından formayı Gomez'e devretmeye başladı.
Cenk'in şimdiki görevi, Gomez yetersiz kaldığında yaptığı en iyi işi yapmaktı: ağları havalandırmak. Yaptı da. Beşiktaş'ın 7 yıl aradan sonra şampiyonluğa ulaştığı o yıl, en az ilk 11 oyuncuları kadar katkısı vardı. Özellikle siyah beyazlıların korkulu rüyası Akhisar deplasmanındaki skoru eşitleyen golü, tüm sezonun kaderini etkilemişti. Eğer NBA'deki "En iyi altıncı adam" ödülü futbolda "En iyi onikinci adam" olarak verilseydi, Cenk kesinlikle bu ödülün sahibi olurdu. Her sezona ayrı yön veren gollere imzasını attı. Yeni sezonda sazı eline alan ve Aboubakar'ı arkasına iten Paşa ligde sezonu 20 golle bitirirken, Şampiyonlar Ligi'ndeki Benfica maçında attığı şahane vole golüyle efsanevi geri dönüşün kıvılcımını başlatan isim de olmuştu. Başrolde yine, Tosun Paşa vardı. O sezon Beşiktaş, Şampiyonlar Ligi'nde yalnızca bir mağlubiyet almasına karşın gruptan çıkamasa da bu gelecek için iyiye işaretti.
Çünkü işini doğru yaptığın sürece başarıya er ya da geç ulaşırsın. Ve işlerin güçleşmesi, sonunda elde ettiğin başarının kusursuz olmasını sağlar. Beşiktaş, bu sezon Şampiyonlar Ligi'nde bunu yaşadı. Her düşüşten bir ders çıkararak, aynı hataları yapmamayı öğrendi ve grup aşamaları sonucunda tabloya bakıldığında, daha şimdiden Türk futbol tarihine altın harflerle yeni bir hikaye yazdı. Elbette ki Cenk Tosun'un 6 maçta verdiği 4 gollük katkı, bu hikayedeki başrolü kendisi yapıyordu. Tüm bu olayların ışığında Cenk'in gidişinin yaklaştığını da herkes biliyordu.
Stat açılışında taraftarla beraber gözyaşı döken, sahada her zaman terinin son damlasına kadar savaşıp pes etmeyen ve aşık olduğu takımın taraftarlarının yüzünü hiçbir zaman kara çıkarmayan Cenk, kendisine yeni bir sayfa açmak zorundaydı. O teklif İngiltere Premier Ligi'nin kült takımlarından biri olan Everton'dan Türk futbol tarihinin rekor tekliflerinden biriyle geldi. Bonuslarla birlikte 28 milyon Euro'ya kadar dayanan bir bonservis bedeli. Ne kulüp için ne de oyuncu için reddetmesi zor bir karardı ve ayrılık gerçekleşti. Beşiktaş, evladını yurtdışında okumaya gönderen babanın o buruk gururunu yaşayarak veda etti Tosun Paşa'sına. Beşiktaş taraftarı yalnız kaldı çünkü Cenk, Beşiktaş taraftarının saha içindeki temsilcisiydi. Hırsı, duygusallığı ve bitmek bilmeyen enerjisiyle. Belki başka bir zamanda, yine aynı yerde buluşacağımız güne kadar, yolun açık olsun Paşa'm!
Paylaş