Güneş matı

Maç öncesi talihsizlikler Beşiktaş adına geçen haftadan itibaren başlamıştı. Konyaspor maçında takımın en önemli iki parçası olan Pepe ve Talisca’yı sarı kart cezasına kurban eden Siyah Beyazlılar, karşılaşma öncesi büyük bir handikapla, ligde 21 maçtır mağlubiyet yüzü görmeyen Fenerbahçe’yi ağırladı. Yetmezmiş gibi, Oğuzhan Özyakup ısınmaya çıkmadan hemen önce mide rahatsızlığı yaşadı ve kadrodan çıkartıldı. Şenol Güneş adına işler hiç iyi gitmediği gibi sürekli çizdiği senaryoyu baştan yazması gerekli kılınıyordu Yazdı da. Sezon genelinde ligde formsuz olduğunu tartıştığımız Şenol Güneş, Fenerbahçe’nin erken gelen golünün ardından oyuncu değiştirmeden takımının dizilişini değiştirdi ve o andan itibaren ipleri eline aldı. Maça 10 numara pozisyonunda başlayan Tolgay’ı, 20.dakikadan itibaren 8 numara pozisyonuna çekerek Babel’i ileri uca, Vagner Love’ın yanına atan Güneş; orta sahadan başlayan Medel’i stopere, stoper başlayan Tosic’i sol beke, sol bek başlayan Adriano’yu ise sol açığa ilerletti. İşte bu hamleler, Aykut Kocaman’a çekilmiş bir şah tehditiydi.

Fenerbahçe için o dakikaya kadar her şey yolunda gidiyordu. Başakşehir maçında olduğu gibi Beşiktaş deplasmanında da rakibinin üç önemli göbek oyuncusu çeşitli nedenler dolayısıyla kadroda yer almıyordu. Sarı Lacivertliler, bunun da verdiği avantajla “nizami olmayan” golü bulsa da skor üstünlüğünü ancak ilk devre boyunca elinde tutabildi. Ölüm kalım maçına çıkan Beşiktaş için saldırmaktan başka çare yoktu. Öyle ki, Şenol Güneş öğrencilerini topyekun hücuma göndererek ikinci yarının başında Vida’nın şahane kafa vuruşuyla beraberliği de yakalamış oldu. Ancak bu da yetmedi. Tecrübeli teknik adam, büyük ama alması gereken bir riski daha alarak Vida-Negredo değişikliği yaptı ve tahtada taşlar yine yerinden oynadı. Tosiç ve Adriano tekrar mevkilerine dönerken, Negredo forveti Love ile çiftledi. İspanyol forvetin girişiyle daha akıllı hücum eden Kartal, Matador’un bizzat katkılarıyla da Quaresma’nın ayağından iki gol buldu. Diğer tarafta Aykut Kocaman, Şenol Güneş’in bu hamlelerine karşılık veremeyince de mağlubiyet kaçınılmaz oldu.

Karşılaşmanın hakemi Cüneyt Çakır ise beklentilerin altında bir performans göstererek hayal kırıklığı yaratsa da bir bakıma Beşiktaş galibiyetinin gölgesine sığındı. Fenerbahçe’nin 79 santim ofsayt olan golü, sarı kartı bulunan Isla’nın 37.dakikada Quaresma’yı ceza sahasında çok net bir şekilde düşürmesi, Beşiktaş skoru çeviremeseydi şampiyonluk yarışını doğrudan etkileyecek ve haftalarca konuşulacaktı. Üstüne üstlük, 2-1’den sonra Quaresma’nın Valbuena’ya arkadan yapmış olduğu futbol tabiriyle makas faulüne de kırmızı kart çıkaramadı. Gel gelelim, burası Süper Lig, hakemlerimize sahip çıkalım bahanesiyle bunlar da saklanmaya çalışılacak.  FIFA standartlarında, Dünya Kupası’na göndereceğimiz hakemlerin kendi ülkesinde hâlâ derbi kaldıramaması, üstüne ayrıca düşünülmesi gereken konulardan biri olsa gerek.

Ve maçın duygusal anı, Quaresma’nın başlama düdüğünden itibaren almış olduğu sorumluluk ve akabinde kaydettiği iki harikulade galibiyet golü, kendisine muhteşem bir hayranlık besleyen taraftarlarının 8 yıllık hayaliydi. Portekizli futbolcu geç de olsa onların isteğini yerine getirebildi. Maçın kırılma anıysa kuşkusuz Fabri’nin gereksiz yere açıldığı pozisyonda Şener’in boş kaleye gönderdiği aşırtma vuruşunu yerden 39 santim uzayarak engelleyen Medel’in müdahalesiydi. Şilili yıldız, dün akşam da 1.70’lik boyuna rağmen stopere geçtiği andan itibaren harikalar yarattı ve Pepe-Tosiç-Vida üçlüsüne “Yeriniz garanti değil.” mesajı verdi. Beşiktaş, özellikle ikinci yarıda oynadığı futbolla evinde yine “En büyük benim!” mesajı verdi. Lakin kendilerinin de bildiği üzere şampiyonluk yolunda deplasmanlara da uğramak ve oralardan da kayıpsız ayrılmak zorundalar. Kara Kartal, dün akşam itibariyle kopmak üzere olduğu yarışa “Güneş Matı” ile tekrar tutundu. Ama oyun henüz bitmedi. Şenol Güneş ve öğrencilerini halihazırda zorlu bir fikstür bekliyor.