Paylaş
Kalmak üzere olduğumuz bir dersin hep kurtarma sınavına çalışırız gece gündüz. Ya da terfi etmemizi sağlayacak raporu, son gün hazırlamak için sabahlarız bilgisayar başında.
Grup maçlarında ilk maçları hiç önemsemez de son maçlarda yırtarız kendimizi gruptan çıkmak için. Ya da ligde play off hesapları yaparken rahatızdır da, kime düşme hattına geldiğimizde formada kuru yer bırakmayız.
Sezon başından beri birçok sorunla uğraştı Eskişehirspor. Başkan bulamadığı için kapanma tehlikesi yaşadı bir kere. Kongreye saatler kala çıktı başkan adayı ve rahat bir nefes aldı takım.
Bundan beş maç öncesinde Gaziantepspor’a 7 gol attığında başlanmıştı play off hesapları yapılmaya. Takım konsantrasyonunu bozmuyor, içinde bulunduğu tüm zorlu koşullara rağmen sahada takım olmayı başarıyordu.
Ancak bu 7 golün büyük bir anlamı olacağını belirtmiştik daha önce. Ya takımı rehavete sokup dibe sürükleyecek, ya da havaya sokup yukarı çıkaracaktı. Bu iki seçenekten başka bir orta yol olmayacaktı.
Sonrasında alınan arka arkaya dört maçlık mağlubiyet serisiyle, hiç hesapta yokken küme düşme hattı hesabı yapılır oldu. Sahadaki takım bütünlüğü bozuldu, konsantrasyon takıma hiç uğramadı.
Bu hafta düşme hattının sınırındaki bir diğer takıma sıra geldi. Arada bir puan fark vardı ve bu takım, geçen sezon iki maçta da Eskişehirspor’u mağlup ederek Süper Lig’e çıkamamasına neden olmuştu.
Rakip Denizlispordu.
Bu maça, bundan önceki dört maça çıkan takımdan daha farklı çıkmıştı Eskişehirspor. Sahadaki isimler hemen hemen aynıydı ama sahaya ayak basanlarda bir farklılık vardı.
Yine takım ruhunda sorunlar vardı, yine oyun kurulamıyor ve topa sahip olunamıyordu. Ama daha atak oynamak isteyen, gol yemeden gol atmak isteyen bir takım vardı sahada.
Maçın başlarında yapılan baskılarla Denizlispor savunması hataya zorlanmış ve bulunan fırsatlar gole çevrilmişti. Yakalanan iki farklı skor, bozuk olan moralleri düzeltmeye yeterdi yetmesine ama takımın sezon başından beri en büyük problemiydi savunma yerleşimi. Bu bölge mutlaka desteklenmeliydi. Yoksa atılan iki golün hiçbir anlamı kalmayacaktı, tıpkı diğer maçlarda olduğu gibi.
Orta sahadan yardımlarla savunma toparlanmaya çalışıldı. Kaçırılan toplarda kaleci Kayacan devreye girip topun kaleye girmesini engelledi. Ama Eskişehirspor’a en büyük yardımı yine Denizlispor hücum oyuncularının beceriksiz oluşları yaptı.
Atılan iki golden sonra Eskişehirspor’un bir diğer sorunu olan gol noktalarındaki bitirici vuruşu yapacak oyuncu problemi baş gösterdi ve farkın açılmasını sağlayamadılar.
Ancak bugün şöyle bir gerçek vardı ki, sahaya çıkan herkes uzun bir aradan sonra ilk defa kazanmak istediklerini gösterdi ve kazandı.
Yani bu takım, bu ligde istediği her sonucu alabilecek güçte ve kalitede. Yeter ki, bunu istesin ve sahaya yansıtsın. Yumurtanın kapıya dayanmasını beklemesin.
Paylaş