Paylaş
Hoca herkesi rahat bırakır, kenara çekilip izler daha çok. Arada uyarılar yapar sadece. Çok fazla şamata istemez çünkü.
Bir senenin en çok konuşanları, en çok yorulanları son derse gelmez genelde. Bütün bir sene konuşmayanlarındır son derste sınıf.
Son ders, hocasıyla öğrencisiyle son sözleri söylenir o yılın. Tıpkı Adanaspor karşısında Eskişehirspor’un yaptığı gibi.
Alt yapıdan yetişen 8 oyuncusu vardı “Son 11”de. Yani mahallenin çocuklarıydı sahadakiler. O formaya büyük aşk duyan çocuklar. Tecrübesizdi, birçok konuda da yetersizlerdi belki ama son dersin rahatlığı vardı üzerlerinde. Son derste söz almanın özgüveni bir de.
İki takımın da antrenman havasında olması maç için söylenecek kelimeleri azaltsa da, bünyesindeki gençlerin hepsine şans veren Eskişehirspor için bir avantaj maçı oldu diyebiliriz. Hatta hayalleri biraz daha geliştirip Yılmaz Vural’ın gelecek sezon hazırlığı da diyebiliriz.
Öyle ya, son 5 haftada hepimiz gördük ki, takımın başında alt lige büyük gelecek bir hoca olduğunda oynadığınız futbol ligin sınırlarını zorlamaya başlıyor. Kalitesi belli oyuncular ancak iyi bir hoca ile parlayabiliyor sahada.
Takımın gelecek sezon hedefi şampiyonluksa eğer, bir kez daha zorlanmalı belki tüm şartlar. Çünkü en kötü anında bile takımı yalnız bırakmayan efsane taraftar bunu hak ediyor.
Acısıyla tatlısıyla sezon bitti. Sıkılan dişler, tutulan nefesler rahatladı. Gülündü ağlandı, acılar çekildi.
Çok büyük acılar ve yalnızlıklar vardı. Her duygu da birbirine kenetlenen bir camia vardı. Futbolcusu, yönetimi ve taraftarı birbirine daha sıkı sarıldı, takımı daha da sahiplendi. Bir şehir takımı nasıl olur, bir “Kentspor” nasıl başarılı olur herkese gösterdi.
Bu sezon alınacak derslerle doluydu, futbol adına. Neredeyse her maç bir ders verildi farklı konularda. Sesimizi duyanların, anlayanların anladığı dersler vardı.
Biz de elimizden geldiğince anlatmaya duyurmaya çalıştık bir şehir takımının sessiz çığlığını.
Şimdi tuttuğumuz nefesin biraz rahatlama zamanı.
Paylaş