Paylaş
Türk futbolu son bir haftadır federasyonumuzun Kulüpler Birliği toplantısında gündeme getirdiği hükmen yenilgi meselesini tartışıyor. Haklı olarak ertelenen maç sayısının giderek artmasının önüne geçmenin çabasındalar. Ve bu konuda da ilk akıllarına gelen çözüm; erteleme yerine hükmen yenilgi getirilmesiymiş. Ertelemeden hükmen yenilgiye... Enteresan bir geçiş!
FARKLI YOL OLABiLiR
Böyle bir geçişin sebebi sanırım bazı kulüplerin bu işi suistimal ettiklerini düşünmeleri. Unutmayın bunu suistimal eden o hükmen yenilgiyi haydi haydi eder. Hatta bu iş daha tehlikeyi boyutlara gider. Tabii değişim şu yönden de ilginç; sen sezon başı takımlara, “Covid-19 nedeniyle küme düşürmeyi kaldırıyoruz” de, şimdi de Covid-19’dan etkileneni hükmen yenik ilan edip ‘küme düşerse düşsün’ de!.. Olur mu? Olur. Olaya sadece hükmen mağlubiyet gibi bakmamak gerekir. Şöyle ki; tek vaka 14 gün demek. Bu da 2 maç yani eksi 6 puana tekabül eder. Kalan maçlar belli, tasarlayın bir olabilecekleri.
Açıkçası ben bu çözümün doğru ve uygulanabilir olduğu kanaatinde değilim. Sanırım farklı bir yol bulunacak. Bu işin çözümü testleri tek elden aynı kurum üzerinden geçirmektir. Tıpkı UEFA’daki gibi. Peki bugün kulüplerine güvenemediğinden olsa gerek ligi bitirme uğruna, ucunda küme düşme tehlikesi de olsa hükmen yenilgi çözümü bulanlar, acaba tüm bu suiistimallerin önüne geçmek için kendi laboratuvarını kurmayı neden düşünmez?
Bugün VAR sistemi gibi bir operasyonu gerçekleştiren, bir günde haydi haydi Covid-19 test laboratuvarı kurabilir ki, buna en çok ihtiyacı olan yer de futbol ailemiz. 145 profesyonel kulübün yer aldığı ve her maç öncesi futbolcusundan şöförüne yüze yakın kişinin teste tabi olduğu kocaman bir aile için bu şart. Bence biz bu hükmeni bir tarafa bırakıp, bu işi nasıl kurarız ona bakalım.
TAHKiM KURULU’NDAN ‘TAKDiR’ KURULUNA!
PFDK, Beşiktaş’ın genç file bekçisi Ersin’i 2 maç men cezasına çarptırınca gözler bir anda Tahkim Kurulu’na döndü. Tabii bu dönüş diğerlerinden ‘biraz daha’ farklıydı!
Sebebi de; iki hafta önce Josef de Souza’nın ‘otomatik’ 2 maçlık cezasını ‘takdiren’ 1 maça indiren o Tahkim Kurulu; acaba Ersin için de, bu defa “Ne cezası arkadaş zaten çocuk haksız yere atılmış” der mi beklentisiydi! Çünkü onlar; Josef için, “Olayın oluş şekli dikkate alınarak, cezanın 1 maça indirilmesine...” kararıyla Tahkim literatörüne yeni bir ‘gerekçe’ eklemişlerdi!
Kısaca onlar; ortada ciddi faul olup olmadığı konusunda yeni bir karar vererek, bir nevi hakemliğe soyunmuşlardı. Kararlarında “Olayın oluş biçimini dikkate aldığımızda...” ifadesi kullandıklarına göre; vakaya farklı farklı kamera açılarından bakarak (!) hakemin sahada göremediğini masada görmüş ve bir nevi VAR görevini de üstlenmişlerdi.
Haliyle Ersin ve onun gibi haksız atıldıklarını düşünenlerin, bugün böyle bir kuruldan, “Lütfen bizim olayın da oluş şekline bir bakar mısınız?” diyerek, benzer bir beklenti içine girmeleri gayet normal olsa gerek!
FIFA TALiMATLARI ÇiĞNENiYOR
Görünen o ki; FIFA’nın ‘hiçbir yargı organı hakemin sahada verdiği kararı masada değiştiremez’ ilkesinden, o ‘kırmızı çizgisinden’ bihaber olan bir Tahkim Kurulu’na sahibiz. Peki ya, ortada görüntü filan olmadığı için ‘olayın oluş şeklini göremediğiniz’ o alt liglerden sevk olunan mağdurlarımız?.. Onlara gelince; ‘hakemin raporu esastır’; büyüklerimize gelince ‘olay yeri inceleme.’ Böyle mi adalet dağıtacaksınız?
TAHRiK YERiNE TAKDiR KRiTERi
Tahkim Kurulu bu... Elbette bir cezayı indirir de kaldırır da. Ama böyle “Olayın oluş biçimine baktığımız da...” veya “Takdiren...” filan diyerek değil tabii ki.
Örneğin ilgili talimat “Haksız tahrik halinde kurul cezayı yarı oranında indirebilir” der. Ki, bugüne kadar bunun uygulandığı çokça karara rastlamışınızdır.
Ama aynı talimat, o kurula takdir indirimi sebebini kararında açıklama zorunluğu getirmektedir ki, bu da size şimdiki gibi “Ben böyle takdir ettim, oldu bitti” deme hakkını vermez.
Eğer siz çıkıp, hakemin raporu karşılığında talimatlar gereği ne ceza alacağı belli olan bir futbolcu için ortaya hiçbir geçerli (hukuki) gerekçe koymadan sadece “Olayın oluş şekli dikkate alınarak cezanın takdiren indirilmesine...” derseniz; o zaman sizin temsil ettiğiniz o kurumun adı ‘tahkim’ değil ‘takdir’ kurulu olur beyler...
ANLAŞMA TAMAM AMA BiZiMKiLER BURUK
NEYSE, aylardır süren yayın krizi sonunda bitti. Allah’ı var krizin epey ekmeğini yedik!. İşin esprisi bir yana krizle ilgili tüm gelişmeleri detaylarıyla öncesinden ilk veren yine bizdik. Günler öncesinden yine bu satırlardan bugünkü anlaşmanın rakamı ve uzlaşmanın mimarını buradan duyurduğumuz gibi...
Geçen yıl olduğu gibi bu yıl da krizi bitiren taraf yine Gençlik ve Spor Bakanı Sayın Mehmet Muharrem Kasapoğlu oldu.
2.85 MiLYAR TL iSTEDiLER
Peki kopma noktasına gelinen bu kriz nasıl çözüldü? Asıl soru bu. Onu da izah edelim...
Malumunuz Nihat Özdemir geçen hafta Kulüpler Birliği toplantısında, “Arkadaşlar düşündüğünüz son rakam nedir?” diye sordu. Kulüpler de, “2 milyar 850 milyon lira” dedi. Özdemir“Bu iş 24 Kasım’dan önce bitmeli. İmza atmadan önce size rakamı bildiririm” diyerek, bir nevi kulüplere artık bu konuda resen karar vereceğini söyledi. Ki öyle de oldu. Özdemir önceki gün İstanbul’a gelen beIN CEO’su Yousef Al-Obaidly ile görüştü. Kendisine öncelikle kulüplerin bu anlaşmanın sadece bu yılı kapsaması şartını iletti. Ardından rakamlar konuşulmaya başlandı ve bu arada Bakan Kasapoğlu’ndan randevu alındı. Sonunda lig isim sponsorluğu desteği ile 2 milyar 650 milyona el sıkışıldı.
GEÇEN YIL 2.35 MiLYAR TL iDi
Geçen yıl 2 milyar 350 veren beIN, bugünün ekonomik koşullarında daha az bir paraya işi bitirdi. Kulüplerin pek memnun olduğu söylenemez. Bu konuda onların da sanırım Ankara’dan önümüzdeki günlerde takım başına 15-20 milyon lira düşecek şekilde bir kaynak talebi olacak. Bu da yaklaşık 350 milyon liralık bir bütçe anlamına geliyor. Tek umutları bu. Anlaşmaya onay verme şartlardan biri de beIN’in yarın için kulüplere ciddi miktar da para aktaracak olması...
Misli.com'a üye ol, sanal oyun kuponu yap, 10 TL kazan! Sadece Misli'de, hemen üye ol...
Paylaş