Paylaş
Özellikle de geçmişte verilen hakem ve TFF kararları açısından... Örneğin bir kulübün bir eylem veya söylemle ilgili disiplinlik bir vakası olduğunda yapılan ilk işin; avukatı çağırıp “Bak bakalım, PFDK geçmişte kime ne vermiş? İşe yarar bir şey bul da getir?” talimatı verilmesi gibi. Ve ‘işlerine gelen’ o emsal kararı “Bak burada ne verilmiş” diyerek, bir ölçü imiş gibi toplumun önüne konmasıdır. Kararın hangi döneme ya da federasyona ait olduğu onlar için fark etmez, benzemesi yeter! Bugüne kadar böyle oldu, bundan sonra da böyle olmaya devam edecek.
ELMA VE YER ELMASI
Örneğin ta 2016-17 sezonunda yaşanan bir Mete Kalkavan-Caner Erkin vakasıyla ilgili verilen bir kararın o günden bu yana birçok yerde emsal olarak önümüze konması gibi. Ve maalesef gerekçesiyle ilgili ‘doğru’ bilinen ‘yanlışın’ o günden bu yana yanlış olarak gelmesi gibi. Yarın da şüphesiz son dönemlere damga vuran ve içinde de birçok ‘ilk’i barındıran özellikle Fatih Terim ve Rafael kararları benzer vakalarda ortaya ‘emsal’ olarak ortaya konacaktır. Konabilir. Ama asıl sıkıntı; bugün toplumun önemli bir kesiminin bu iki kritik kararla ilgili; tıpkı geçmişteki Caner Erkin-Mete Kalkavan örneğinde olduğu gibi ‘doğru’ olarak bilinen birçok şeyin ‘yanlış’ olmasıdır. Bunun sebeplerinden biri PFDK ise, diğeri de TV ekranlarında uzman olarak (!) lanse edilen fakat konudan bihaber olanların adeta ‘elma ile yer elmasını karıştırarak’ toplumu yanlış bilgilendirilmesidir. Ve yıllarca hakemlik yapmasına rağmen bugün hâlâ ’gözlemci’ ile ‘temsilci’yi ayırt edemeyen ve onların görev alanlarını bilemeyecek kadar ‘cahil’ olan o zatı muhteremler yüzündendir.
HAKEMİ ES GEÇİP TEMSİLCİNİN RAPORUNA İTİBAR ETTİLER
Şimdi, uzun yıllar tartışılacağından ve ileride birçok kararla ilgili emsal olacağından zerre şüphe duymadığımız şu meşhur Fatih Terim ve Rafael kararlarını, doğru ve yanlışlarını elimizdeki belge ve bilgilerle en azından tarihe not düşme adına yazalım istedik... Mesela; Tahkim Kurulu’nun; müsabaka esnasında hakem ile yedek kulübesindeki teknik adam (Fatih Terim) arasında yaşanan olayda kullanılan, hem orta hakem hem de 4. hakem raporunda ‘sabit olan’ bir sözle ilgili, temsilcinin raporuna itibar ederek, sonuca gitmesi gibi.
CİBİLLİYET-CİDDİYET
Dahası; her iki raporda da (hakem ve temsilci) yer alan “... ahlaksız, terbiyesiz, maçın içine ettin, sen ne biçim hakemsiz ulan” hakaretlerini sıralayan Terim’le ilgili, bir raporda ‘cibilliyetsiz’, diğer raporda ‘ciddiyetsiz’ yazan söz konusunda, kurulun, ‘ciddiyetsiz’de karar kılması gibi.
ÇELİŞEN KELİMELER!
Dahası; her biri tek başına suç teşkil eden (bugüne kadar hakaret sayılan) onca ifadeye karşı PFDK’nın kestiği toplam 2 maçlık o komik cezanın, sadece bir şüpheli kelimeden ötürü 1 maça indirilerek daha komik hale getirilmesi gibi! Demek ki, hakem ile temsilcinin raporları arasında çelişen kelime sayısı bugünkü gibi 1 adet değil de 2 adet olsaydı o zaman o Tahkim’in vereceği karar galiba ‘ceza tayinine yer olmadığına’ şeklinde olacaktı.
HANGİ İYİ NİYET?
Dahası; oyundan ihraç olduktan sonra uzatmalarla birlikte yaklaşık 35 dakika tribünde oturan, bitiş düdüğünden sonra çıkış tüneline kadar gelip burada da yaklaşık 3 dakika orta sahadaki hakemi bekleyen ve sonrasında ona “Kartı kendine göster de selfie çek” diyerekten söylenmeye devam eden biri için ‘tedbiri ihlal’den verilmesi gereken o 4 maçlık ceza, hocanın buradaki hangi iyi niyeti (!) çerçevesinde takdiri indirim kullanılarak 2 maça indirilmiştir? Eğer kurul adına bunun savunması Covid-19 ile ilgili kendilerine sunulan noter tasdikli doktor raporu ise; cezanın tamamı neden kalkmamıştır? Ve PFDK’ya bu konuda geniş kapsamlı bir rapor sunan kulüp sağlık heyeti, ortada ‘ihraç olunan teknik adam tribüne çıkar’ gibi bir zorunluluğu yokken hocayı neden tribüne çıkartarak veya bitişte 5 dakika daha tribünde bekletmeyerek onu riske sokmuştur? Ve neden bitiş düdüğünde Terim’in kenarda 5 dakika boyunca PCR testine tabi olmayan kişiler arasında hakem triosunu beklemesine izin verilmiştir de direkt çıkartılmamıştır? Kısacası Terim konusunda ne kurulların kararları talimatlar ile ne de kulübün savunması yaşananlar ile örtüşmektedir.
MARCAO, İRFAN CAN VE BURUK'A VERİLEN CEZALAR
Tıpku maç sonu ihraç gerekçesini raporunda ‘rakibinin sağlığını tehlikeye sokacak şekildeki şiddetli hareketiyle...’ diye yazan hakemin raporuna karşılık PFDK’nın Marcao’ya 3 maç yerine sadece 1 maç vermesi gibi... Ve yine o kurulun, hakem raporunda kendisine hakaret ve küfür ettiğini yazmasına karşılık Başakşehirli İrfan Can Kahveci’ye talimatlar gereği vermesi gereken minimum 3-4 maçlık ceza yerine 1 maç ceza kesmesi gibi... Ve yine talimat ve emsallerine göre direkt ‘sevklik’ olan başkan Göksel Gümüşdağ’ın o açıklamalarıyla ilgili PFDK’ya sevkine gerek görülmemesi gibi. Ve tıpkı hakeme yönelik sözlü ve fiili müdahalesi sebebiyle ihraç olunan Başakşehir teknik direktörü Okan Buruk’un ihraç sonrası 4. hakeme yönelik cezası minimum 3 maç olan ‘fiili müdahalesi’nin es geçilmesi gibi... Ve yine o kurulun, ihraç sonrası aleni bir şekilde tedbiri ihlal eden Buruk konusunda ‘gördüğü lüzum üzerine’ 4 maçlık cezada 2 maçlık indirime gitmesi gibi. Ve belki de en acısı Tahkim Kurulu’nun üç farklı fiilden sevk olunan Buruk’la ilgili ‘tahrik’ten yaptığı ekstra 2 maçlık indirimi hangi eylemden dolayı kararına yazamayarak bu konuda bir ‘ilk’e daha imza atması gibi... Kısacası hakem tarafından sahadan atılan Okan Buruk konusunda kurulun bir nevi “Hakem onu tahrik etti” demesi!
606 DOSYA İÇİNDE TEK!
Rafael'e ayrıca sözlü eylemlerinden dolayı konulan tedbirin kaldırılmasının da yine Başakşehir’le ilgili olması ve bir ‘ilk’e daha imza atılması gibi. Hem de o kurulun sezon başından bu yana karara bağladığı 606 dosya içinde! Ve yine 1 hafta sonra Vanspor’un itirazıyla ilgili MHK’dan görüş alan o PFDK’nın, Rafael konusunda buna ihtiyaç duymaması gibi. Kimden mi bahsediyoruz... Başkasının akreditasyon kartı ile sahtecilik yapan bir kişi için bile ‘iyi niyet’ indirimine gidebilen bir disiplin kurulundan. Evet onlar çok kalmayacaklar. Ama zihniyet değişmedikçe kurullar değişse ne olur!
Paylaş