Paylaş
Liglerin başlamasına adeta ramak kalmış ama ortada daha yayıncı yok. Mart ayından bu yana yeni sezonla ilgili yapılan müzakereler de bir gram ilerlemedi. Konu ilk masaya oturulduğunda neyse bugün de aynıymış. Çünkü daha pazarlığa filan geçilememiş. Peki sebep?
Sebep; Digitürk cephesinin 2020-21 sezonuyla ilgili pazarlık masasına, bu sezon yapılan ‘indirimli’ fiyat üzerinden oturmak istemesi. Kulüplerin ise buna karşın “Masaya oturulacaksa ana sözleşme şartlarıyla yani 500 milyon dolar üzerinden oturulur, müzakereler başlayacaksa buradan başlar” diye diretmesi.
Meğerse Digitürk’çülerimizin bu taleplerinin altında, TFF’den geçen sezon için uygulanan indirimli fiyatın kalan iki sezonda da geçerli olacağına dair aldıkları imzalı kağıt yatıyormuş. Onlara göre o 500 milyon dolarlık sözleşme artık çöp olmuş...
Haliyle bizimkiler de (kulüpler) küplere binmiş ve “Biz bu indirimi bir sezona mahsus yapılmasını istedik, üç sezon için değil. O bir sezon da oynandı bitti. Bizim bu taahhütten haberimiz yok. Müzakereler başlayacaksa söylediğiniz gibi bu sezonun (2019-20 sezonun) indirilmiş fiyatı üzerinden değil ana sözleşmedeki fiyat üzerinden başlar” diyerek resti çekmişler.
FEDERASYON KULÜPLERE SORMADAN MI İMZA ATTI?
Kulüplerin bu konudaki iddiası ilginç... Gerçekten Futbol Federasyonu kulüplerin izni ve onayı olmadan indirimi bir yıl yerine kalan üç yıl geçerli olacak şekilde mi yaptı? Kulüplere göre böyle.
Tıkanıklığın ana sebebi de buymuş. Önceki akşam sayın Gençlik ve Spor Bakanı Mehmet Kasapoğlu ile yapılan; kulüpler ile federasyon yetkililerinin katıldığı üçlü zirvenin tek konusu da zaten bu olmuş. Kulüpler tam bir birlik içinde “Bugüne kadar yeteri kadar taviz verdik, bundan sonra taviz yok” görüşünde birleşmiş.
Bakan’dan da bu konuda ‘destek alan’ kulüpler, TFF cephesine “Digitürk bu yükü tek başına kaldıramıyorsa bir parçası olarak devam edebilir. Diğer yayıncılarla birlikte bir konsensusla yola devam etmek en doğru yol olur” görüşünü iletmişler. Bu arada yayıncı kuruluş adına masaya oturulacak yöneticilerin de ülkemizde olmaması ve bu işi hâlâ çözüme kavuşturmamaları toplantıya katılanların tepkisini almış, yadırganmış. Yayıncının kalan iki yıllık sözleşmeyle ilgili olarak tüm bedelin TL üzerinden ödenmesi ve 2+1 yıllık ek sözleşme yapılmasını şart koşması kulüplerin sabrını taşıran son damlalar olmuş.
BAKANLIK'TAN DESTEK
Bu konuda Gençlik ve Spor Bakanlığı kanadından da ‘destek’’ gören kulüpler ipler kopma pahasına restin çekilmesinden yana hemfikir olmuşlar. Onları öfkelendiren konu başlıklarından biri de yayıncının bugüne kadar yayın sözleşmesine sadık kalmaması. Hemen hemen tüm ödemeleri çekilen ihtarnameler sonrası yapması.
YAYINCIDAN TEK KURUŞ YOK
Mesela bunun son halkası... Sözleşme gereği 2020-21 sezonunun yayın ücretinin yüzde 25’lik kısmını transfer döneminin başlangıcıyla birlikte kulüplere ödemesi gereken yayıncının bunu hâlâ ödememiş olması. Her ne kadar sözleşme “Yayıncı o yıl ödeyeceği paranın yüzde 25’ini haziran ayı başında kulüplere öder (transfer dönemi başlangıcında). Kalan meblağı da eylül ayından başlayarak 9 eşit taksitte kulüplere ödemek zorundadır” demesine karşılık gel gör ki, lig başladı başlayacak yayıncıdan yeni sezona ait kasaya giren delikli bir kuruş dahi yok.
TAHKİM KURULU KRİZİ KAPIDA
Malumunuz bir önceki yazımızda Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin (AiHM) önce Adalet Bakanlığı’na oradan da Riva’ya postalanan yazısından bahsetmiştik. Yani TFF nezdinde yürütülen disiplin yargılamalarının bağımsız ve tarafsız olmadığına karar veren AiHM, davalı Türkiye’ye gönderdiği yazıyla, bu ihlale yol açan sistematik sorunu ortadan kaldıracak düzenlemenin yapılmasını istemişti.
STATÜ DEĞİŞİKLİĞİ
Öğreniyoruz ki, konuyla ilgili TFF’nin hazırladığı ve mali genel kurulda delegelerin onayına sunacağı statü değişikliği hem kulüpleri hem de kamuoyunu pek tatmin edecek gibi değil. Yani dün TFF Başkanı’nın belirlediği seçtiği kişi veya kişileri, yarın TFF Yönetim Kurulu’nun seçmesi ‘bir değişiklik’ değildir. Keza görev sürelerinin ‘farklı’ olması da. Veya kurul başkanının ve üyelerinin yemin ederek, imza atarak görev alacak olmaları vs.
ÖDENEK OLUŞMALI
Bu konuda bazı kulüplerin ve hukukçuların görüşü; kurulları genel kurul delegelerinin belirlemesi ve yine kurulların huzur hakkı gibi tüm masraflarının TFF’nin yürütme organı konumundaki yönetim kurulu tarafından karşılanmasına son verilmesi. Kısaca kurulun ekonomik yönden bağımsızlığına kavuşacak bir ödeneğin oluşturulması. Sanırım bu konuda da taraflar (TFF ve kulüpler) henüz ortak bir noktada buluşmuş değiller.
RİVA'NIN DERDİ BİTMEZ
Dedik ya Riva’nın derdi bitmez. Biri bitse diğeri başlar. Bu arada takım harcama limitleri meselesinin gölgesinde kalanlar da var tabii. Yayın krizini yakından izliyoruz. Kapıdaki kriz de, yukarıda anlattığımız üzere mali genel kurulda patlayacak olan Tahkim Kurulu krizi.
Asıl bu arada kulüplerin lisans çıkartmaları için şart olan SGK ve vergi borçlarına karşılık sunmaları gereken ‘borçsuzluk yazısı’ mevzusu var. Kulüpler “Paramız yok ki, neyle kapatacağız” diyor.
Bu konuda yine iki gün önce bakan Sayın Berat albayrak’tan destek istemişler. Bizimkilerin (kulüplerin) Albayrak’tan bir diğer talepleri de bu altyapı için kullanılan fonlar konusunda olmuş. Kulüp Lisans Talimatı’na göre TFF’nin bu konuda nihai kararı verme süresi çoktan geçti.
GEÇİCİ MADDE
Ancak bazı kulüplerin Bankalar Birliği ile yürüttüğü sürecin uzaması, yayıncı konusunun netlik kazanmaması vergi ve SGK meselelerinin çözüme kavuşmaması bir defa daha ilgili talimatımızın altına ‘geçici madde’ ilave etmemize ve süreyi uzatmamıza sebep oldu.
Paylaş