Paylaş
Dedik ya, bu talimatlar bir gazeteci için tam bir derya diye... Gerçekten öyle. Geçen hafta ‘Futbol ailesinin üvey evlatları hakemler’ başlıklı yazımızda da değindiğimiz gibi, bireyden bireye, kurumdan kuruma farklılık gösteren, çelişkilerle dolu bir futbol talimatımız var, ne yazık ki önümüzde. Tabii sık sık, hatır gönül işi yapılarak gelinmiş bugünlere! Mesela teknik adamlığa kabul şartının ‘zamanında’ birileri adına revize edilmesi gibi! Hemen hemen futbol ailesinin her kesimine ‘kabul için’ aranan o ‘sicil’ şartının teknik adamlığa kabulde ‘aranmamasında’ olduğu gibi! Bir futbolcunun, profesyonel futbolculuk hayatında ne kadar men cezası almış, sicili ne kadar bozuk olursa olsun (müsabaka sonucunu etkileme ve bahis dışında) bu durumun, onun teknik adamlığa kabulü için bir engel taşımaması gibi...
HiÇ ŞAŞMAMAK LAZIM
Daha önce teknik adamlık kurslarına katılmak için aranan ‘TFF yargı organları tarafından bir defada altı ay hak mahrumiyeti cezası almamış’ ve ‘kesinleşmiş doping cezası bulunmamak’ şartlarının, arkası sağlam bir teknik adam adayımız için, bir hokus pokusla ortadan kaldırılması gibi... Tabii ki yine ‘görülen lüzum üzerine!’ Yine kişiye özel bir talimat değişikliği ile... Şaşmamak lazım. Yoksa o antrenör arkadaşımız, talimat revize edilmese bugün yedek kulübesinde oturabilir miydi?
65’LiK FEDERASYONA 70’LiK EĞiTiMCi!
Tuhaflıklar, çelişkiler elbette birkaç şeyle sınırlı değil talimatımızda. Mesela TFF yönetim kurulu üyesi olmak için ‘2 yıldan fazla hak mahrumiyeti cezası almamak’ şartının arandığı bir yerde; MHK Başkanı ve üyeliği için bu yönde hiçbir şartın aranmaması normal midir, Allah aşkına? Hele hele gözlemci, eğitimci, mentör, bölgesel veya il hakem kurulu üyesi olabilmek için ‘TFF yargı kurulları tarafından 45 gün ceza almamış olmak’ şartının konduğu bir yerde.
ÇARPIKLIK DEĞiL DE NE?
Yine TFF Tahkim Kurulu Başkanı ve üyesi olmak için aranan ‘6 ay hak mahrumiyeti cezası almamış olmak’ şartının bulunduğu bir yerde TFF’nin diğer yargı organları için aynı şartın konmaması. Çarpıklık değil midir, peki? Tabii konu ‘kişiye özel talimat değişiklikleri’ olunca mentörler için yapılan değişikliği de es geçmek olmaz. Klasman gözlemcisi, il gözlemcisi, il eğitimcisi ve klasman temsilcisi gibi tüm alanlarda maksimum 65 olarak konan yaş sınırının, yine bir hokus pokusla sadece mentörler için 70 yaş olarak revize edilmesini. Neden mi? Vardır bunun da bir hikmeti!
SINIR VAR AMA KiME?
Tabii bu arada, hakem eğitimi kadroları için talimatlarına 65 yaş sınırı koyan bir zihniyetin, uluslararası eğitimcisinin de 70’lik Jaap Uilenberg olmasına dikkat çekmekte fayda var. Bu ne perhiz, bu ne lahana turşusu misali!
KiŞiYE ÖZEL TALiMAT DEĞiŞiKLiĞiNiN 1 NUMARASI
ŞiMDi gelelim zurnanın zırt dediği yere... Yani kişiye özel talimat değişikliklerinin ağababasına! Bana göre bu işin ağababası; 2007-2008 sezonu devre arası transfer döneminin bitimine 48 saat kala yabancı kontenjanı konusunda talimatta yapılan değişikliktir. Bunu, bırakın ‘maç oynanırken kural değişmez’ tezi ile ifade etmeyi, adeta uzatma dakikalarında yapılan değişiklik gibi bir şeydi tam anlamıyla...
ADRESE TESLiM
Dönemin Futbol Federasyonu yönetimi, Maldonado ile her konuda anlaşmış ancak Appiah’ın fesih işlemlerinde sürpriz bir şekilde yan çizmesiyle Şilili transferi skandala dönüşecek olan Fenerbahçe’nin imdadına son dakikada talimatta yaptığı değişiklikle
yetişmişti. Hemen hemen tüm takımların transferini mevcut olan 6+1 yabancı kontenjanına göre yapıp tamamladığı, transfer penceresinin kapanmasına adeta saatler kaldığı bir anda (29 Ocak 2008 günü) dönemin Futbol Federasyonu, yabancı kontenjanını 6+2’ye çıkartarak adeta adrese teslim bir talimat değişikliği yapmıştı.
YAPBOZA DÖNDÜ
Belki de tam 14 gün sonra toplanacak olan TFF Genel Kurulu uğrunadır, bilemem! Sonrası mı? Bu emsalle TFF’nin kapısına dayanan diğer kulüplere de ‘mecburen’ verilen tavizler. Ve o günlerden bu günlere adeta yapboz tahtasına dönerek gelen yabancı kontenjanı meselesi.
AN SiMiDi; YiNE HAKEMLER
Görünen o ki, bırakın hakemler olmadan maçların oynanmamasını, hakemler olmadan spor sayfalarının da dolması mümkün değilmiş! Maçlar varken de sayfaları kurtaran onlar. Yokken de... Bu defa da evlerinin kapılarını gazetecilere açarak spor medyasına adeta can simidi oldular! Hem de sık sık ‘ahlâksız, düzenbaz, terbiyesiz, gaspçı’ gibi ağır hakaretlere maruz kaldıkları bazı sayfalara. Bir defa daha, bravo size!
GALATASARAY’DAKi GiZEMLi AYRILIŞ
Çocuk değiliz... Sadece bu meslekte 32 yılı devirmişiz. Hande Hanım’ın (Sümertaş) ayrılığı normal bir ayrılık değildir arkadaşlar. Kimse kimseyi kandırmasın, içinde kavga-gürültü olan bir hadise var ortada. Mesela; Galatasaray muhabiri ve yazarı birçok arkadaşımızın, bu şok ve sürpriz ayrılıkla ilgili tek bir satır edememeleri tuhaf değil midir sizce? Keza Fatih Terim’in, ailesinin bir parçası olarak gördüğü Hande kızı için ortada hâlâ emekleri için bir teşekkür mesajının bulunmaması. Bunlar bir ipucu vermiyor mu sizlere? Geçin o ‘kulüp teşekkür etti ya, yetmez mi?’ demeleri. Çünkü Hande Sümertaş, kulüpten önce hocanın ayrılmaz bir parçasıydı.
Paylaş