Paylaş
Daha bismillah, sezon başı; düşmanlar, profesyonel hamleler, şer odakları, bariyerler, kükremeler vs... Futbol literatürümüze yeni terimler ekliyoruz. Tabii bu arada futbolumuzda yenilikler de yok değil. Örneğin, TFF’nin ‘yargı kararlarını açıklama saatinin önemi’ gibi!..
FIFA sıralamasında kaç olduk bilmiyorum ama, sanırım maçların ‘başlama saatinin’ yanına, ‘kurul kararlarının açıklama saatini’ de futbol literatürüne sokmakla ‘ilk’ olduğumuz kesin. Bu artık hepimiz için ciddi bir tehlike. Öyle ki, baktım geçen hafta bir gazetemiz PFDK’nın Galatasaraylı Seri kararını web sitesine tam 19.07’de girmiş! O kafalar bunu nasıl atlamış, anlamadım! Yarın, bir gün, bir kulübümüz de çıkıp, “Tahkim Kurulu kararını bize saat tam 19.07’de bildiriliyor” gibi bir email görselini önümüze koyarsa şaşırmayın. Hadi arkadaş gel şimdi 19.03’te, 19.07’de karar açıkla!
Bıraktım saat 19.05’i artık Fatih Terim’le ilgili bir kararı 19.53’te de açıklama şansın kalmadı sanırım! O da hocanın doğum tarihi... Direkt mesaj!
00.01’de açıklayayım desen o da sıkıntı. En iyisi mi siz, tüm kararları 00.00’da açıklayın da kimse alınmasın
TERiM'İN CEZASI VE O TALiMAT
NEYMİŞ efendim, Rizespor Başkanı başta olmak üzere birçok kulüp başkanın yaptığı o açıklamaların komik kararlarla geçiştirildiği bir yerde Fatih Terim hocaya bu ceza reva mı? Herkesin dilinde aynı örnekler. Neyi, neyle kıyaslıyoruz, beyler? Dünkü federasyonu, dünkü yargı organlarını, bugünkü yeni federasyon ve yeni kurullarıyla. Madem öyle, Rizespor Başkanı’nın açıklaması ve verilen karar ne ki?
Arkadaşlar, biz bu ülkede, değil TFF talimatlarını, futbol oyun kurallarının hiçe sayılarak, kırmızı kartla ihraç olmuş, bir futbolcunun (Galatasaraylı Gökhan Zan) dönemin Tahkim Kurulu’nun marifetiyle bir sonraki resmi maçta forma giydirildiğini de gördük. Tahkim Kurulu tarafından verilmiş kesinleşmiş puan silme cezasının (Gaziantepspor) ve seyircisiz oynama cezasının (Bursaspor), ortadan kaldırılması gibi daha fahiş çarpıklıklar da gördük. Saydıklarınız ve Fatih hocaya çıkan ceza bunların yanında devede kulak kalır beyler. Siz siz olun, geçmişe fazla takılı kalmayın. Bugüne bakın.
Örneğin hocanın ne söylediğine, karşılığında talimatın ne dediğine. Zor değil, her şey bir tık ötede. Dünden bu yana, ilgili sevk maddesine bakmadan sallıyoruz, “PFDK Fatih hocaya para cezası verebilirdi, hadi bilemedin 1 maç, 2 maç. 4 maçta da ne?” diye... Ama sevk maddesi olan 38’e 1’i görsek, ne para cezasından bahsedebiliriz, ne de 1 maçtan 2 maçtan… Çünkü talimat maddesinde öyle bir ceza yok. Talimat açık ve net. “Ceza 3 maçtan başlar” diyor. Minimumu bu. Para, pul değil...
Haliyle Fatih hocanın sevkinin ve işlem gördüğü maddenin 38’e 1 olmasından dolayı, ya kurul ‘ceza tayinine yer olmadığına’ kararı verebilirdi ya da minimum 3 maç veya üzeri bir ceza. Sonuçta da 4 maç oldu..
Bazı hukukçular, hocanın basın toplantısında kullandığı sözleri ifade özgürlüğü içinde söylenebilecek laflar olarak görebilir, bazıları da “Hayır öyle değil” diyebilir. Bu, spor yargısında da, genel yargıda da hâkimden hâkime değişir.
KAFANIZI KALDIRIP BAKIN
Hele şu ‘saatten kafanızı kaldırıp’ şu talimat maddesine ve karşılığında hocanın yaptığı açıklamalarına bir baksanız.
Belki de, hocanın aldığı cezayı, başkalarının aldığı cezalarla değil de, yine Fatih hocanın geçen sezon TFF’nin olaylı derbi maçının sevklerini Schalke 04 maçının olduğu gün açıklamasına tepki olarak söylediği, “TFF’den bir de Schalke 04’e bir destek mesajı beklerdim” sözüne karşı, yine aynı madde kapsamında aldığı o 3 maçlık ceza ile kıyaslardınız; ‘acaba o 3’se, Kayseri maçı sonrası söylenenler 4 olur mu’ diye?
Etrafınıza baksanız, belki de Fatih hocanın son 10 ayda sadece 38. madde kapsamında (açıklamalarından dolayı) 3 farklı eylemden toplam 10 maçlık bir cezaya çarptırıldığını görebileceksiniz.
Görünen o ki, hocanın sevkinde de, aldığı cezada da bir hukuksuzluk yok. Ceza miktarı tabii ki tartışılır. Geçmişe baktığınız da abartılı sayılabilir. Ama belli ki bu federasyon “Ben yeni bir sayfa açmak istiyorum ve bu marka değerini korumakta iddialıyım” diyor. Bundan sonraki kararları bunu gösterecek. Öyle mi, yoksa bu iş geçmişte olduğu gibi yine kişi ve kurumlara göre değişkenlik mi gösterecek, göreceğiz.
Peki şimdi Tahkim ne der?..
Bu konuda elimizdeki tek veri, mevcut Tahkim’in PFDK’nın kararlarını onama yüzdesi. Henüz içtihatlarını bilmiyoruz çünkü. Baktığımızda da Tahkim Kurulu, PFDK’nın kararlarının neredeyse tamamını onamış. Tahminim, Tahkim, ‘onanmasına veya düzeltilerek 3 maça indirilmesine’ diyecektir.
DAVALA’NIN CEZASI DÜŞMELİ
“Ümit Davala neden 19500 tl ceza aldı” diye sorgulayan var ama “Neden 3 maç aldı?” diye sorgulayan yok. Evet soruyorum; Ümit hoca neden 3 maç ceza aldı, bileniniz var mı? Söyleyelim o zaman. Attıkları gol sonrası rakip tribünlere dirseğini kırarak koluyla yaptığı o yumruklu gol sevincinden. Bu nedenle hakaretten sevk edildi. Karşılığında 3 maç ve 19 bin 500 TL para cezasına çarptırıldı. Ama yanlış. Nedeni de bunun ‘hakaret’ sayılmaması. Tıpkı geçmişte Fenerbahçeli Van Persie’nin Beşiktaş tribünlere yaptığı dil hareketinden dolayı ‘hakaretten’ aldığı 3 maçlık cezanın Tahkim Kurulu tarafından ‘hakaret’ kapsamından çıkartılarak 1 maça düşürülmesi gibi. Bugünkü Tahkim Kurulu da Ümit Davala ile ilgili bu yanlışı düzeltecektir. Çünkü hakaret belli bir kişiye karşı yapılır, tribünlere karşı yapılan sportmenliğe aykırı harekettir.
Paylaş